Baykal kendisini koltuktan edenleri açıkladı
CHP'nin eski lideri Baykal, kendisini koltuktan eden gücün adını koydu, onlar için "22 Mayıs mutabakatçıları" dedi!
CHP'nin eski lideri Baykal, kendisini koltuktan eden gücün adını koydu, onlar için "22 Mayıs mutabakatçıları" dedi! İlk kez genel başkanlıktan ayrıldığı süreci ve o dönemde yapılan görüşmeleri açıklayan Baykal, o süreçte Kılıçdaroğlu'nun ismini gündeme getiren ilk kişilerden olduğunu söyledi. Kurultay sonrası Kılıçdaroğlu'na, iki önemli uyarı yaptığını; ancak bunların dikkate alınmadığını söyleyen Baykal, mutabakatçılar sonra birbirlerine düştü diyerek Önder SAV'ı işaret etti!
CHP'nin eski lideri Baykal'dan, halefi Kılıçdaroğlu'na kurultay uyarısı! 1992'de parti oyunun 4.70 olduğunu söyleyen Baykal, 18 yıllık zorlu bir sürecin ardından CHP'yi bugünkü noktaya getirdiklerini ifade etti.
NTV'de katıldığı programda, parti içindeki yaşananlara; güç tartışması penceresinden bakmadığını ve bunun böyle izah edilmemesini isteyen Baykal, "sıkıntılı dönemin sorumluluğunu gururla taşıyan bir insan olarak bu bana yapılmış en büyük haksızlıktır" diye konuştu. Baykal, Kılıçdaroğlu'nun başarıya ulaşması öncelikle kendisini gururlandıracağını söyledi. Baykal şöyle konuştu:
"Yaşanan süreçte Sayın Kılıçdaroğlu'nun, genel başkan olmasını ilk öngörenlerden biriyim. Bu konuda hiçbir sorun olmamıştır. Onun gelmesine tüm arkadaşlarımın katkı sağlamasına çalıştım. Geldikten sonra, her türlü güçlüğün üstesinden gelinmesi için çaba sarfettim, katkı sağladım. Neden böyle yaptığıma gelince de çünkü CHP'ye bu kadar emek vermişim. Yani iktidara karşı 8 yıllık dönemin 7.5 yıllık bir döneminde mücadeleyi ben verdim. Onlar 6 aydır mücadeleyi yeni yönetim veriyor. Onların başarıya ulaşmasını onlardan önce beni mutlu eder.
"KILIÇDAROĞLU BANA GELDİĞİNDE UYARDIM"
Bu konudaki samimiyetinin bazı insanların algılamakta güçlük çektiğini ifade eden Baykal, kurultay sonrası tüzük tartışmaları konusunda da Kılıçdaroğlu'nu kendisini ziyaret ettiğinde uyardığını söyledi. İşte Baykal'ın o sözleri:
"CHP’deki sorunları gördüğüm zaman bunları gerekli mercilere aktarıyorum. Bunu partililer tarafından paylaşılmasını sağlıyorum ve bu konudaki tavrımı da partimi rencide etmeden deklare ediyorum. Şu ana kadar bunu böyle götürdüm. Bakın 22 Mayıs’ta ben görevi devrettim. Kurultay’dan sonra beni ziyaret etti. O ziyarette kendisine ilk söylediğim şey şu oldu: Niye yeni tüzüğü yürürlüğe koymadınız, çok yanlış oldu! Çünkü yeni bir tüzük yapılmıştı, yetkili organlar bunu karara bağlamıştı ve yürürlüğe girmişti. Yürürlüğe girmiş tüzüğü, onu kaldırmaya hukuken bir kararla kaldırdılar. Bu yanlıştı, bunu Sayın Kılıçdaroğlu’na söyledim ancak kamuoyuyla bunu paylaşmadım. Bana da bir şey söylemedi.
"BELKİ DE MUTABAKATLA GELMİŞTİ, ASIL YANLIŞ BUDUR"
Belki bir mutabakatla gelmişti, yeni tüzüğü yürürlüğe koymayacağım diye. Eğer öyleyse asıl yanlış budur, böyle bir mutabakatla gelmek yanlıştır. Ama ben bunun ayrıntılarına girmedim ancak söyledim tüzük konusunda yanlış yapıldığını ama kimse aldırış etmedi.
Sonra bunu tekrar söyledim, hukuki olarak mutlaka bir kurultay gerekliliğini söyledim. Kabul görmedi- böylesi iyidir seçime gidiyoruz- diye fazla dikkate alınmadı. İyi niyetle yapıldığını düşünüyorum; ancak bu yanlışı ne yazik ki doğru kılmıyor. Söyledim ancak takip etmedim. O sırada bazıları dedi ki kurultay istiyorsun, imza mı toplayacaksın diye. Hayır dedim, imza toplamayacağım. Ben kurultayın toplanması gerektiğini partime söyledim, yetkili kurullarına anlattım."
"22 MAYIS MUTABAKATÇILARI, KENDİ İÇİNDE ÇATIŞTI"
O dönemde yaptığı uyarılara kulak asmayan, 22 Mayıs mutabakatçılarının sonradan birbirine düştüğünü ve kavga ettiğini kaydeden Baykal, yeni kurultay konusunda da parti yönetimini uyardı. Baykal, Parti Meclisi seçiminin blok liste değil çarşaf listeyle yapılması gerektiğini söyleyerek, Kılıçdaroğlu'na çizmeleri yeniden giymeyeceği hususunda söz verdi.
Baykal şöyle konuştu:
"İkinci talebim parti meclisini değiştirmeleriydi. Bu parti meclisi, 22 Mayıs’ın kendine özgü şartları içinde parti potensiyeli yansıtan partinin hak ettiği başarıyı ortaya koymaktan uzaktır maalesef, bunu partimiz yapabilir dedim, toplayın. Parti Meclisi’nin nasıl oluştuğunu, bizi izleyen gazeteciler, kulisleri takip edenler iyi bilirler. Bundan kurtulun dedim, açılın anlamında. Kimseye düşmanlık önermiyorum, kimseyi dışlayın da istemiyorum. Herkes hakkını alsın, hakkını. Bu da kabul edilmedi, tereddütle karşılandı bir anda. Peki dedik bir süre sonra, 22 Mayıs mutabakatını sağlayan iki güç birbiriyle çatışmaya başladı. Kendi aralarında çatışmaya başladı, tüzük konusunda. Başsavcı mektup yazdı, değiştirin diye. Ben 22 Mayıs sabahı zaten bunu söylemişim. Bizim bu tüzüğü uygulamak için o mektuba ihtiyacımız yok. Başsavcı mektup yazdı diye, yeni tüzük otomatik olarak yürürlüğe girmez. O uyarı yaptı sadece, doğru tespit.
"ŞU ANDA YAŞANANLAR TUHAF ŞÖYLER"
"Bu noktada tüzük için kurultay toplayıp bunu düzeltilmesi gerektiğini söylüyoruz. Şimdi ise bunu tartışıyoruz; ancak bunlar tuhaf işler. Ben bunları yetkili kurullara anlattım. Mesala bu kurultayda dahi bu meseleyi çözmeye yönelik bir madde yok. Umarım kurultayda bir önerge verirler ve "biz hala kurultayda eski tüzüğe bağlı gibi gözüküyoruz ama 3 Kasım’dan itibaren değiştirdik, bu geçerlidir" diye kurultay kararı alın düşüncesindeyim. Bunun keşke kurultay gündeminde yer alması sağlanabilseydi.
Böyle bir durumda iki başlık çıkıyor karşımıza. Bir yeni tüzüğü uygulayın demişim diğeri de parti meclisini yenileyin demişim. Onlar bunları tuzak gibi onları sabote etmeye yönelik bir teklif gibi algıladılar. Şimdi ise şartlar onlara hem yeni tüzüğü dayattı hem seçimli kurultayı geldi dayattı.
BAYKAL'DAN ÜÇÜNCÜ UYARI
Şimdi üçüncü uyarımı yapıyorum. Parti Meclisi’ni seçerken, çarşaf liste yapın, blok listeyle yapmayın. Bu tartışmanın bir iktidar kavgası olarak algılanmasından muzdaribim, bu böyle bir olay değildir. Bakın bu konuda iki girişimimin ne anlama geldiğini yaşadık, gördük. Doğruyu ben yaşama geçireceğim diye çizmeyi ayağıma giyeyim, Anadolu’ya çıkıyım, gelin düşün peşime diye bir talebim, niyetim yok. Ben onu aşmışım ve CHP’de kimse benim hasmım değil. Bunu yaşadıklarımla aştım, yaşım itibariyle aştım böyle bir derdim inanın ki yok."
"DEMOKRATİK KÖRLÜK ELEŞTİRİSİ"
Baykal, çarşaf listenin demokratik olduğunu, blok liste yönteminin ise kimin aday olacağına genel başkan ya da genel başkan adına çalışma yapanların karar verdiği için anlamsız olduğunu söyledi. PM seçiminde irade kullanmanın ve tercih etmenin söz konusu olmadığına dikkati çeken Baykal, oy kullananların blok listeyi değiştirmesinin mümkün olmadığını ve seçimin ''göstermelik dekor'' haline geldiğini söyledi.
Baykal, yeni tüzüğe göre PM'yi genel başkanın yapmasını ''demokratik körlük'' olarak niteledi. Baykal, insanların, kendisinin genel başkan olduğu dönemde neden blok liste oluşturulduğunu sorduğunu anımsatarak, genel başkanlık yaptığı yıllar boyunca genel sekreteri kendisinin seçmediğini söyledi. Baykal, yeni tüzükle CHP'nin adeta ABD Başkanlık modeline döndüğünü ifade ederek, genel başkan etrafında bir yönetim öngören tüzük getirildiğini, daha önce ise organlar ve kurullar dengesine dayalı yönetim anlayışının olduğunu anımsattı.
''CHP'Yİ DİZAYN ÇABASI VAR''
Türkiye içinden ve dışından CHP'nin yeniden yapılandırılmak istendiğini öne süren Baykal, şöyle devam etti:
''Bu dünyanın CHP'yi dizayn etme hevesi var, talebi var, baskıları var. Bunlar, yönetim değişikliğini bir fırsat olarak değerlendirip kendi kafalarındaki CHP'yi şekillendirmek istiyorlar. Bu konuda tasavvur edilemez bir sistematik gayret var. Yeni yönetime destek vererek, birden bire sahiplenerek her türlü şey yapılıyor. Ben bundan memnuniyet duyuyorum da sınırının iyi çizilmesi lazım. CHP'nin kimliğinin, ilkelerinin, değerlerinin tahrip olmasına bu işi taşımamak lazım. Dışarıdan bu işi yapanlar içeriden uzantı bulurlar. Birden bire birileri en esaslı CHP'li olarak çıkar. İş, 'Canım o, eskiden beri arkadaşımızdır. Bu son MYK'da kendisini 12. maddeye göre üye yaptık, şimdi genel başkan yardımcısı' noktasına gelmemelidir. Geliyor diye söylemiyorum ama gelmesi ihtimali parti içinde ciddi bir tedirginlik konusudur. Kurultayda seçilme şansı olmayan insanların genel başkanın otoritesinin arkasına saklanıp onun listesinde yer alarak, seçilmeyi denemeleri ve bunun önümüze bir gerçek olarak çıkması çok önemli sonuçlar doğurur. Bunların olmamasının güvencesini çarşaf listede görüyorum.''
İnternethaber.com