Batı'nın Gündemi 'Tanrı Var Mı' Tartışması!
Batıda ateşli bir din ve Tanrı davası görülüyor. Bir yanda dindarlık yükseliyor, bir yanda dine katı bir materyalizmle yaklaşan yeni ateizm akımı... İşte taraflar ve savları:
Yeni ateistlerin karizması ve ukala tavrı, seslerini uluslararası camiada daha kolay duyurmalarını, daha çok insanı dinin insanlık için hiç de iyi bir şey olmadığına inandırmalarını kolaylaştırıyor. Bundan tedirgin olan ilahiyatçılar ve entelektüeller de kalemlerini kuşanıp onlara cevap veriyor, dinin gerekliliğini savunuyor. Bir tarafta dindarlar, bir tarafta bilim adamları, bir tarafta ateistler...
Hayali bir mahkemede ’Tanrı var mıdır, yok mudur’ tartışıyorlar, kitaplar yazıyorlar. Bazıları propaganda kokuyor, bazıları zeká. Bazıları kolay anlaşılıyor, bazıları bilmece gibi. Bazıları ikna ediyor, bazıları iyice arafta bırakıyor. Kesin olan, Batı’da ateşli bir din ve Tanrı davasının görülüyor olduğu. Sadece bu sene içinde 30’dan fazla kitabın Tanrı’yı tartışıyor olması bunun en somut kanıtı. İşte bu tartışmanın tarafları ve savları.
Dengeleri değiştirecek kadın KAREN ARMSTRONG
Tanrı’yı tartışmaya dilimiz el vermez Karen Armstrong dinlerin tarihi konusunda saygın ve yetkin bir entelektüel, uluslararası bir duayen. Öyle ki Birleşmiş Milletler’de yapılan ilk din konulu toplantıya çağrılan üç isimden biriydi. Gençlik yıllarında bir Katolik rahibeydi. Sonra edebiyat eğitimi aldı ve kendisini tamamıyla karşılaştırmalı din çalışmalarına adadı. Aralarında "Tanrı’nın Tarihi", "İslam", "İncil", "Hz. Muhammed’in Hayatı" da olan 19 kitap yazdı. O nedenle son bir senedir giderek sertleşen ateistler-dindarlar kavgasına Eylül ayı sonunda çıkan "Tanrı Meselesi" adlı kitapla girmesi çok önemli. Çünkü o bir bakıma dengeleri değiştirecek kadar güçlü bir ses. Armstrong, Tanrı Meselesi’nde doğrudan ateist argümanlara cevap yetiştirmiyor. Tanrı’nın varlığını kanıtlamaya da girişmiyor. Dinin mantığını ve Tanrı’yı anlatmak için farklı kültürlerdeki ibadet yöntemlerinin, mistisizmin ve ritüellerin tarihinde yolculuğa çıkarıyor bizi. Ateistlerin Tanrı’yı tartışmak için yeterli ilahiyat bilgisi olmadığını, tamamen yanlış kriterler kullanarak Tanrı’nın yokluğunu kanıtlamaya çalıştıklarını söylüyor. Armstrong’a göre dil, zaten Tanrı’yı anlatmak için yetersiz, dolayısıyla düz mantıkla onu anlamaya çalışmak da beyhude bir çaba.
Hedefteki üç silahşorlar
DAWKINS, HITCHENS, HARIS
"Out" adlı ateizm kampanyasını başlattılar
Türkiye’den web sitesine giriş yasaklandı
0Biyolog Richard Dawkins, gazeteci Christopher Hitchens ve nörobilimci Sam Harris yeni ateizm akımının öncüleri. Dawkins’in son kitabı "Tanrı Yanılgısı" uluslararası bestseller. Harris’in "İnancın Sonu" kitabına, dinle ilgili bütün büyük tartışmalarda atıfta bulunuluyor. Hitchens ise "Tanrı Yüce Değildir" kitabında ve çağırıldığı neredeyse her toplantıda teokratik rejimlerden ve savaşlardan örnekler vererek dinin insanlığı zehirlediğini iddia ediyor. Onlara göre bir orta yol yok: "Dinler kötüdür, Tanrı yoktur ve eğer hálá bunu göremiyorsak yeterince akıllı değiliz." Böyle bir tavırları olmasına rağmen kimse onları görmezden gelemiyor. İngiltere’de yürüttükleri ateizm kampanyası "OUT" çok başarılı oldu. Kitapları çok satılıyor ve üçü de çok zeki olmalarının yanında çok eğitimliler. Neden bahsettiklerini biliyorlar. Birçok ateist dururken Dawkins’in web sitesine Türkiye’den girişin yasaklanması ondandır. Herkesi tedirgin ediyorlar argümanlarıyla. Doğrudan onlara hitaben yazılmış kitaplar bile var. Mesela "Tanrı ve Yeni Ateizm: Dawkins, Harris ve Hitchens’a Eleştirel Cevap" ya da Scott Hahn’ın yazdığı "Yeni Ateizme Cevap: Dawkins’in Tanrı Karşıtı Teorilerini Parçalamak."
ATEİSTLER CEPHESİNİN DİĞER ÜRÜNLERİ TANRI ÇÜRÜTÜLMÜŞ BİR HİPOTEZ
Amerikalı fizikçi Victor J. Stenger, "Tanrı yoktur" diyen bilim adamlarından. 2008’de ateist lobisini çok memnun eden "Çürütülmüş Bir Hipotez Olarak Tanrı" kitabını yazmıştı. Bu kitapta Tanrı’nın varlığı konusuna bilimsel bir hipotez olarak yaklaşmış, eldeki bütün kanıtları değerlendirmiş ve sonuçta "Yoktur, var olsaydı bilim bunu bir biçimde kanıtlayabilirdi" demişti. Mayıs 2009’da çıkardığı son kitabı Kuantum Tanrılar’da da son birkaç yıldır çok moda olan Kuantum fizik kavramının aslı astarı nedir anlatıyor. Kuantum fizikle mistisizm arasında bir bağ kurup "Kendi gerçeğinizi kendiniz yaratırsınız" diyenlere kibarca ve bilimsel kanıtlarla "Saçmalamayın lütfen" diyor
TANRI VİRÜSÜ
Darrel Ray yeni çıkan kitabı "Tanrı Virüsü"nde dinin çok güçlü bir virüs olduğunu, mikroskobu eline alıp virüslerin nasıl yayıldığını inceleyerek anlatıyor. "Tanrı’yı virüs paradigması üzerinden tanımlarsanız pedofil rahipleri, radikal dincileri veya 11 Eylül’ü daha rahat anlarsınız" diyor. Ray’e göre din ve Tanrı kavramı insanoğlunun IQ’sunu bile düşürüyor.
TANRI’NIN YOKLUĞUYLA İLGİLİ KANITLAR
Cambridge Üniversitesi’nden Geoffrey Berg’ün Mayıs 2009’da çıkardığı "Ateizmin 6 Yolu: Tanrı’nın Yokluğuyla İlgili Yeni Kanıtlar" kitabı herkesin anlayabileceği bir dilde, son derece basit yazılmış. Özetle şunu söylüyor: "Tanrı’nın varlığına inanmak bütün mantık kurallarıyla çelişir. Yani dindarsanız mantığınız çalışmıyordur."
TANRI’NIN AVUKATLARI
Tanrı’nın mantığı: Tanınmış bir teolog ve New York’un en popüler kiliselerinden Redeemer’in kurucusu olan Timothy J. Keller’in Ağustos 2009’da çıkardığı "Tanrı’nın Sebebi: Şüphecilik Çağında İnanç" başlıklı kitabını kimse öylesine bir "Hıristiyanlığa övgü" metni gibi okuyamadı. Çünkü Tanrı’nın varlığıyla ilgili son derece etkileyici ve entelektüel olarak doyurucu kanıtlar sunuyor, Dawkins’den Dan Brown’a kadar bütün popüler figürlerin din ve Tanrı’yla ilgili sözlerini değerlendiriyordu. Eleştirmenler bu kitap için "Ateist cephenin elini zayıflatacak" diyor.
TANRI HİKAYELERİ:
Tanrı’nın varlığını hep bilimsel ve entelektüel argümanlarla tartışacak değiliz. CNN muhabiri Jennifer Skiff, Ekim 2009’da çıkardığı "Tanrı Hikayeleri: İlahi Güçle İlham Veren Karşılaşmalar" başlıklı kitabında okuyucularından gelen hikayeleri paylaşmış. Tedavisi yok denilen bir hastalığın ansızın geçmesi, tehlikelere karşı uyaran bir ses duyanlar tarzı mucizevi hikayeler bunlar. Çok da tutuldular.
UNUTULMUŞ TANRI:
ABD’nin çok satan kitaplar yazan rahiplerinden Francis Chan, Eylül ’2009’da çıkardığı "Unutulmuş Tanrı" kitabında Kutsal Ruh’u ihmal eden Hıristiyanlara onunla tekrar nasıl buluşabilecekleri konusunda yol gösteriyor.
MANTIKLI BİR TANRI:
Yale Üniversitesi’nden felsefe profesörü Gregory Gnassle’ın Eylül ayında çıkan kitabı "Mantıklı Bir Tanrı", ateistlerin argümanlarına felsefe yoluyla cevap veriyor, inanç ve mantık arasındaki bağın gücünden bahsediyor ve sonuçta "Tanrı vardır" diyor.
TANRI GÜVENİLİR Mİ
Katolik rahip Thomas D. Williams, insanların Tanrı’ya güveni ne zaman ve nasıl azalır, anketler yaptırarak araştırmış. Ekim 2009’da çıkardığı "Tanrı Güvenilir mi: Zor Zamanlarda İnanç" başlıklı kitapta hem bu araştırmanın sonuçlarını paylaşıyor hem de Tanrı’dan neleri beklemek mantıklıdır, neleri beklememek gerekir, anlatıyor.
EĞER TANRI İYİYSE
Çok satan bir romancı olan Randy Alcorn da "Eğer Tanrı İyiyse" başlıklı edebiyat dışı bir kitap yazarak ateistler ve inananlar arasındaki tartışmaya girmiş oldu geçen ay. Ateistlerin "Eğer Tanrı olsaydı dünyada bu kadar açlık, sefalet, kötülük olmazdı" tezini çürütmeye çalışıyor: "Tanrı insanoğluna iyi ve kötü arasında seçim yapması için irade verdi. Bu özgür iradeyi bahşetmesi bile tek başına Tanrı’nın iyiliğini ve yüceliğini gösterir."
TANRI’YA SABIR
Frank Schaeffer geçen ay piyasaya çıkan "Tanrı’ya Sabır: Dini ya da Ateizmi Sevmeyenler İçin İnanç" başlıklı kitabıyla hem ateistler cephesine hem de radikal dincilere savaş açıyor. Schaeffer’e göre iki taraf da son derece katı ve agresif.
ŞEYTANIN YANILGISI
İsminden de anlayacağınız gibi David Berlinski’nin yazdığı bu kitap Richard Dawkins’in çok satan kitabı Tanrı Yanılgısı’na bir cevap. Ateistlerin argümanlarıyla ince ince dalga geçiyor ve onları dini eleştirmek için hiç de yetkin bulmadığını söylüyor.
ORTA YOLU ARAYAN MAKULLER TANRI’NIN EVRİMİ
Yakın zamanda bir agnostik (bilinmezci) olduğunu gururla açıklamasına rağmen Amerikalı gazeteci Robert Wright’ın son kitabı "Tanrı’nın Evrimi", Tanrı yoktur demiyor da "Tanrı mükemmel değildir" diyor. Tabii bu da yeterince provokatif bir düşünce. Kitabı saldırgan ateistlerin söylemlerinden farklı bir yere oturtan, Tanrı kavramının avcı-toplayıcılardan, tek Tanrılı dinlerin doğuşuna nasıl evrildiğini antropoloji ve sosyolojiden yararlanarak anlatıyor olması. Kültürel ve ahlaki bir fenomen, beşeri bir gelenek olarak ele alıyor dini.
TANRI GERİ DÖNDÜ
Nisan 2009’da yayınlanan "Tanrı Geri Döndü" kitabı İngiltere’de çok konuşuldu. Bunda yazarı John Micklethwait’in saygın siyaset dergisi The Economist’in editörü olmasının da payı var. Micklethwait şunu söylüyor: "Dünya hálá Tanrı’ya inanıyor, değişen tek şey yeni inanç ve ibadet eğilimleri olması. Dinin moderniteyle bir problemi yok ve ateistlerin hep iddia ettiği gibi din ortadan kalksa bile dünyada şiddet azalmazdı.
TARTIŞMANIN FENCİ AYAĞI
Bilimin ilerlemesi Tanrı’yı zayıflatmaz çünkü... Tanrı tartışmasının bir de fenciler tarafı var. Bazı bilim 0adamları "Tanrı vardır" diyor, bazıları da "Bilimsel olarak kanıt bulamıyoruz diye Tanrı yoktur diyemeyiz" diyor. "Tanrı’nın Dili" kitabını yazan genetikçi Francis S. Collins’e göre Tanrı inancı bilimsel olarak açıklanabilir, bilimin ilerlemesi de Tanrı’yı zayıflatmaz çünkü bunu mümkün kılan Tanrı’nın ta kendisidir. Vardır yoktur tartışmasına hiç girmeden Tanrı’yı savunmak da mümkün. Nörobilimci Andrew Newberg, Mart’ta çıkan kitabı "Tanrı Beyninizi Nasıl Değiştirir"de inanmanın çok faydalı olduğunu MR görüntüleriyle anlatma gayreti içinde. MIT mezunu fizikçi ve ilahiyatçı Gerald Schroeder, Haziran’da piyasaya çıkan "Tanrı’nın Bilimi" kitabında "Eğer İncil’i doğru okur ve bilimin söylediklerini doğru yorumlarsak ikisinin birbiriyle çelişmediğini, aksine tamamladığını görürüz" diyor. Ona göre İncil’deki ayetler görünen anlamlarının dışında bir şeyler ifade eder. Öyle ki, bu ayetler bilimin hayatın anlamını açıklamakta zorlandığı noktalarda insanlığa yol gösterir. Fizikçi Bernard Haisch ise Tanrı’nın varlığını kanıtlamak için ilginç bir yol seçmiş. Nisan 2009’da çıkan kitabı "Tanrı Teorisi"nde ışık ve ışık hızını incelemiş. "Tanrı’yı anlamak için ışık teorilerine göz atın" diyor.
FRANKOFON CEPHE TANINMA DERDİNDE
İhtilalini rahiplerin oluk oluk kanlarıyla kutsayan Fransız dünyası din tartışmalarının öteden beri en kuvvetli yaşandığı ülkelerden. O yüzden de Frankofonlar tartışmada bir tık önde: Fransa’da 2009’da çıkan kitaplar Tanrı’ya inanmamanın bir varoluş biçimi olarak resmiyet kazanmasını tartışıyor. Ateistler Birliği, Ulusal Özgür Düşünce Derneği, Akılcılar Birliği gibi hareketler Katolik imanı yargıladı, giyotine yolladı bile.
YÜKSELİŞTEN KORKMAYIN
Dinlere ve Tanrı’ya en tepeden bakanı "Tanrıları Söküp Atmak"ın yazarı JC Sitzia Le Blond. "Dini inanışların dalga halde yükselişi sizi korkutmasın. Aksine buna gülümsemelisiniz. Tıpkı Sümerlerin, Eski Yunanlıların, Eski Mısırlıların çocukça inanışlarına gülümsediğimiz gibi" diyor.
İÇLERİNDE EN PROVOKATİFİ
Olivier Bach "Amacım provoke etmek değil" diyor ama "Olguların Işığında Tanrı ve Dinler" kitabında en provokatif soruları da o soruyor. Tanrı gerçekten zayıfları korur mu? Hayatın kaynağı olduğu ve ölüme karar verdiği gerçek mi? Dinlerin insanlığın gelişmesine katkıda bulunduğu doğru mu? Dinlerin köleciliğe karşı olduğu, insan haklarının kaynağı olduğu, toplumdaki eşitsizlikleri gidermeye yaradığı hakikat mi?
TANRISIZ DA MUTLU
Bir dini inanca yaslanmadan da mutlu olunabileceğini iddia eden Quebec’li akademisyenler Daniel Baril ve Normand Baillargeon’u "Tanrısız da Mutlu" kitabını yazmaya iten olay okullarda ahlak ve din kültürü dersinde ateizme yer verilmemesi. Savları şu: "Quebec’teki ateistlerin sayısı o müfredatta anlatılan çoğu din ve inancın mensuplarından daha fazla. Ama hiç yokmuşuz gibi davranılıyor."
İSTİKBAL ATEİZMDE Mİ
Adrien Morel bu yıl tartışmaya bir girdi, pir girdi. "Ateizm: İnancın Sonu mu, Geleceği mi" adlı 156 sayfalık ilk kitabında olgunlaşmasını tamamlaması halinde ateizmin inancın sonu değil, yeni inanma biçimi olacağını iddia ediyor.
FRANKOFONLARIN ŞİRİN YÜZÜ
"Küresel Ahlak İçin Kod" serisinin yazarı Rodrigue Tremblay’ın özelliği, Anglosakson yazarlar Dawkins, Harris ve Hitchens negativizmine düşmemesi. Dinlere ve inanışlara doğrudan karşı çıkmak yerine onların evrensel bir ahlak etrafında insanları birleştirilmesini eleştiriyor.