Başörtülü öğrencilerin 28 Şubat'ı sürüyor!
Özgür Eğitim-Sen Tokat Temsilciliği, bir basın açıklaması yayımlayarak yeni eğitim öğretim yılında da başörtüsü yasağının sürdüğünü belirtti.
Özgür Eğitim-Sen Tokat İl Temsilcisi Yunis Akkoç, tarafından yayınlanan basın açıklamasında Milli Eğitim sisteminin yasakçı uygulamalarını sürdürerek temel zihniyetinde bir değişikliğe gitmediğini gösterdiğini vurguladı. Yurdun değişik yerlerinde başörtüleriyle okullara alınmayan ve aileleriyle birlikte okul yöneticilerinin hakaretlerine uğrayan öğrencilerden örnekler veren Yunis Akkoç, ayrıca Trakya, Akdeniz, Erciyes, Hacettepe, ODTÜ, Gazi, Ankara, Başkent, Atılım gibi birçok üniversitede de başörtüsü yasağının uygulandığını dile getirdi.
“Kılık-kıyafet yönetmeliğini kaldırmak yerine sadece başörtülü öğrenciler ve öğretmenler için uygulamak açık bir çifte standarttır. Ayrıca, öğrencileri disiplin yönetmeliklerinde yer almadığı halde, derse ya da okula almayan okul yönetimleri suç işlemektedir. Eğitimin, eğitimcilerin ve öğrencilerin hakkını, onurunu ve özgürlüğünü korumakla yükümlü bulunanları 12 Eylül’ün, 28 Şubat’ın kötü mirasından uzak durmaya davet ediyoruz.” sözleriyle iktidarı yasakçı kılık kıyafet yönetmeliğini kaldırmaya çağıran Akkoç, başörtüsü yasağının başta eğitim sistemi olmak üzere, tüm kamu hayatında, hizmet alan-veren gibi ayrımlara tabi tutulmadan, şartsız-sınırsız kaldırılmadığı sürece yasağın bittiğini söylemeyeceklerini ifade etti.
Eğitim-öğretim kurumlarında devam eden yasağı “başörtülü öğrencilerin 28 Şubatı” olarak değerlendiren basın açıklamasının tam metni şu şekilde:
Başörtülü öğrencilerin 28 Şubat’ı sürüyor!
2011–2012 Eğitim-Öğretim yılı başladığından bugüne başörtüsü yasağında yaşanan gelişmeler Milli Eğitim Sistemi’nin yasakçı ve baskıcı özünden herhangi bir şey kaybetmediğini ortaya koymaktadır. Yasak özelinde her gün farklı bir devlet okulundan gelen yasak haberi, sorunun zorbalık boyutuna ulaştığını göstermesi açısından kaygı vericidir.
YÖK inisiyatifiyle başlayan süreçte hâlâ Trakya, Akdeniz, Erciyes, Hacettepe, ODTÜ, Gazi, Ankara, Başkent, Atılım gibi üniversitelerde bölüm veya öğretim görevlisi bazında yasak devam ederken, diğer taraftan maalesef ilköğretim öğrencileri ve velileri 28 Şubat sürecini aratmayan günler yaşamaktadır.
Kamuoyunun dikkatinden kaçmaması için ilk ders zilinin çaldığı günden bugüne kadar sergilenen yasakçı tutumun boyutlarını hatırlatmak istiyoruz:
İstanbul’un Zeytinburnu ilçesinde başörtülü ilköğretim öğrencileri, okula sokulmamıştır.
Osmaniye’de Sedanur Uçar adlı ilköğretim öğrencisinin başörtüsü zorla başından alınmıştır.
Şanlıurfa Hilvan’da başörtülü bir öğrenci ve velisi sözlü ve fiziksel saldırıya uğramıştır.
İzmir’in Menemen İlçesinde, okula başörtülü giden Melek ve Mümine Kalkan kardeşler okul müdürü tarafından zorla dışarı atılmışlardır.
İskenderun’da, 7. Sınıf öğrencisi Sümeyye Ocakoğlu, derse başörtülü girmek isteyince sınıfa sokulmamış ve evine gönderilmiştir. Öğrenci, adeta ‘İkna Odası’na alınmış, babasının hapse gönderilmesiyle korkutularak başını açması istenmiştir.
Gaziantep’de 7 ilköğretim öğrencisi, başörtülü oldukları gerekçesi ile okullarına alınmamıştır.
Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde, Gazipaşa İlköğretim Okulu’na giden Kevser Temur adlı öğrenci, başörtülü okula gittiği için “okulun huzurunu bozma” gerekçesiyle ceza almış, başını açması için zorlanmış ve hakaretlere maruz kalmıştır.
Adana’da 8. sınıf öğrencisi Kerimenur Turğay ile 7. Sınıf öğrencisi Rabia Bozkurt’un başörtülü okula girmeleri engellenmiştir.
Yukarıdaki örneklerin hepsinde ortak noktalar dikkat çekmektedir: İkna odası, sözlü saldırı, darp, okuldan kovma, disiplin cezası, tehdit, hakaret… Soruyoruz, 28 Şubat’ın bittiği iddiası bu gerçekliğin neresinde durmaktadır?
Kılık-kıyafet yönetmeliğini kaldırmak yerine sadece başörtülü öğrenciler ve öğretmenler için uygulamak açık bir çifte standarttır. Ayrıca, öğrencileri disiplin yönetmeliklerinde yer almadığı halde, derse ya da okula almayan okul yönetimleri suç işlemektedir. Eğitimin, eğitimcilerin ve öğrencilerin hakkını, onurunu ve özgürlüğünü korumakla yükümlü bulunanları 12 Eylül’ün, 28 Şubat’ın kötü mirasından uzak durmaya davet ediyoruz.
Milli Eğitim Bakanlığı, öğrencilerin hakarete uğradığı, yönetmeliklerde karşılığı bulunmayan yaptırımlara maruz kaldığı bir süreçte sessiz kalarak sorumluluğundan kurtulamayacaktır. Bir yandan KHK ile teşkilatın amacını değiştirme iddiasında bulunup, diğer yandan aynı zihniyetin hüküm sürdüğünü gösteren uygulamaları devam ettirmek büyük bir tutarsızlıktır. Bu durum sadece başörtüsü konusunda değil, eğitim programlarından ders içi-dışı faaliyetlerinde de geçerlidir. Okullarda dağıtılan ders kitapları hâlâ tek tipçidir, dayatmacıdır, aldatıcıdır.
İlk ve ortaöğretim okullarına başörtülü öğrencilerin ve öğretmenlerin alınmadığı, girmek isteyenlerin baskıya maruz kaldığı bir süreçte, seçmeli ders olarak Arapça dersini gündeme getirmek nasıl bir mantıktır? Vahyin dilini öğretip, emirlerini yasaklamanın izahı yapılabilir mi?
Başörtüsü yasağının, başta eğitim sistemi olmak üzere, tüm kamu hayatında, hizmet alan-veren gibi ayrımlara tabi tutulmadan, şartsız-sınırsız kaldırılmadığı sürece yasak bitti demeyeceğiz.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.