Başbuğ iddianamesinde çok konuşulacak bölüm
İnternet andıcı davası sanığı Genelkurmay Eski Başkanı İlker Başbuğ hakkında hazırlanan iddianamenin detayları ortaya çıkmaya başladı.
İddianameden: Başbuğ, Balbay'ın haber kaynağını öğrenmeye çalışmış
İnternet andıcı davası sanığı eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Ergenekon davasında tutuklu yargılanan Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Mustafa Balbay ile kendilerini zor durumda bırakan haber yapmaması için görüşmüş. Başbuğ, yazdığı bir köşe yazısı kendilerini rahatsız eden Balbay'ın kaynağını öğrenmeye çalışmış.
İddianamede, Mustafa Ali Balbay'a ait günlüklerde Başbuğ'un Genelkurmay ikinci başkanı olduğı dönemde Balbay ile görüşmelerinin olduğunu gösterir bilgilerin yer aldığı belirtildi. Başbuğ'un Balbay ile görüşmelerinin olduğunu 5 Ocak 2012 tarihli savcılık ifadesinde doğruladığı anlatıldı. 9 Ocak 2004 tarihli görüşmenin Balbay'ın 'Köşk zirvesinin sonuçları' başlıklı köşe yazısı ile ilgili olduğu kaydedildi. Yazıdaki kaynağın TSK'dan Mustafa Balbay'a sızdırılan Kıbrıs ile ilgili gizli bazı belgeler olduğu ve bu bilgilerin kurumu zor durumda bıraktığı, Başbuğ'un ise Balbay'dan haber kaynağını öğrenmeye çalıştığı belirtildi.
Balbay'ın ise kaynağını söylemediği ve elinde bu konu ile ilgili daha çok belge olduğunu belirttiği anlatıldı. Balbay'ın yazısının kendilerini çok yaraladığını ve zarar verdiğini belirten Başbuğ'un, "Sayın Balbay, biz sizi seviyoruz. Cumhuriyeti seviyoruz. Kendi içimizde yaptığımız değerlendirmelere sizlerin Türk Silahlı Kuvvetleri'nin zarar görmemesi gerektiğine inanan, yurtsever insanlar olduğunuzu konuştuk. TSK'ya zarar vermek isteyen bir yığın çevre var. Bunları siz de biliyorsunuz. Şimdi karşıda onlar varken, bizim sizi karşımıza almamız, Cumhuriyetle karşı karşıya gelmemiz istenmeyen bir durum. Olayı şöyle alın, devam eden bir süreç var. Bizim çalışmalarımız var. Ve tam bu sırada sizin haber çıkıyor. Ben sizin bunu kötü bir niyetle yapmadığınızı biliyorum ama, biz çok yaralandık." dediği ifade edildi.
Savcının konuyla ilgili değerlendirmesinde, "Bu haliyle şüpheli İlker Başbuğ'un bağlı bulunduğu kurumu zor durumda bırakan bir bilgi sızması neticesinde ortaya çıkan durum karşısında kurumun menfaatlerini savunmaması, Mustafa Balbay ve Cumhuriyet gazetesine yönelik görüşmenin başında dile getirdiği hususların şüphelinin örgütsel ilişki ve irtibatının bir sonucu olduğu anlaşılmıştır" denildi.
İddianameden: Soruşturulan sitedeki haber, kapatma davasına delil oldu
İnternet andıcı iddianamesinde soruşturma konusu sitelerden birinden alınan bir haberin, AK Parti'nin kapatılma davasına delil olarak konduğu belirtildi.
İddianamede 'AK Parti'ye açılan kapatma davası ek delil klasörlerinin dosya muhteviyatı ile karşılaştırması' başlığı altında, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin gönderdiği AK Parti hakkında 2007 yılında açılan kapatma davası iddianamesinin ek delil klasörlerinin incelendiği anlatıldı. İncelemede, "Soruşturma konusu internet sitelerinden olan irtica.org isimli sitenin 2 Ekim 2007 tarihli ana sayfasının, kapatma davası 14. ek klasör 94. dizisinde delil olarak dosyaya eklendiği, bu ana sayfada yer alan haberin ise 'Apronda Namaz Şovu' başlıklı olduğu tespit edilmiştir." denildi.
Yine farklı tarihlerde farklı basın yayın kuruluşlarında yer alan, aynı zamanda irtica.org isimli sitede de yayınlanan, "İşte AKP'nin Meclisi, AKP'nin Türban Planı, AKP türbana dolandı, Kız Yurdunda Zikir Sesleri, Fatih Camisinde Laiklik Karşıtı Gösteri, Cami Önünde Cihat Çağrısı, Lisede Toplu Namaz, Yurtlarda Mescit dönemi gibi başlıklara sahip yazıların AK Parti hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca açılan kapatma davasının ek delil klasörlerinde de delil olarak yer aldığı tespit edilmiştir" denildi.
İddianameden: Başbuğ, örgütün TSK'daki üst düzey yöneticilerinden
İnternet andıcı iddianamesinde sanık İlker Başbuğ'un Türk Silahlı Kuvvetleri'ne (TSK) sızan ve bazısı üst düzey konumlara kadar ilerleyen Ergenekon yapılanmasının üst düzey yöneticilerinden olduğu ifade edildi.
Ergenekon silahlı terör örgütünün devletin birçok kurumuna sızdığına vurgu yapılan iddianamede, "Örgüt mensuplarının sızdığı devlet kurumlarından birisi de TSK'dır. Yürütülen soruşturmalar sonucunda örgüt mensubu olup TSK içerisine sızdığı anlaşılan bazı kişiler hakkında işlem yapılmasının ardından, örgütün yürütülen soruşturmayı TSK'ne karşı yürütülüyormuş gibi göstererek kamuoyu oluşturmaya çalıştığı, bu yolla bir yandan suçlarının ortaya çıkmasını engellemek isterken diğer yandan yürütülen soruşturmaları kamuoyu nezdinde itibarsızlaştırmak istediği tespit olunmuştur" denildi.
Örgüt hakkında soruşturma devam ettiği esnada elde edilen delillerin, TSK içerisine sızan, üst düzey görevlere kadar ilerleme imkanı bulan ve birlikte hareket eden örgüt mensuplarının, devletin imkan ve kabiliyetlerini kullanarak kurulan internet siteleri üzerinden hükümete ve millete yönelik psikolojik harekat faaliyetleri uygulandığını gösterdiği vurgulandı.
Başbuğ'un örgütun TSK'daki üst düzey yöneticilerinden olduğu ifade edilen iddianamede, "Şüpheli İlker Başbuğ'un halen devam eden internet andıcı davası sanıkları ve dosyada mevcut deliller ile fiili ve hukuki irtibatının olduğu, TSK içerisine sızan ve kimisi üst düzey konumlara kadar ilerleyen Ergenekon silahlı terör örgütünün bu kurum içerisindeki yapılanmasının üst düzey yöneticilerinden olduğu anlaşılmıştır" ifadeleri yer aldı.
İddianameden: Başbuğ, Kara Kuvvetleri komutanıyken darbe planladı
İnternet andıcı iddianamesinde sanık İlker Başbuğ'un Kara Kuvvetleri Komutanı olduğu dönemden itibaren darbe yapmayı planladığı, Genelkurmay Başkanı olduğu dönemde ise elinde olmayan sebeplerle kadroyu oluşturamadığı için planı hayata geçiremediği ifade edildi.
İddianamede; Başbuğ'un Ergenekon sanığı Mustafa Levent Göktaş'tan elde edilen 'bilgi notu' isimli belge içerisinde yer alan hususları inkar etmesine karşın, söz konusu belgenin Genelkurmay Başkanlığı tarafından kabul edildiği kaydedildi.
N.Y.'ın Başbuğ'a danışmanlık yaptığı ve Başbuğ'un Anayasa Mahkemesi üyeleriyle görüştüğünü doğrulaması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanık Başbuğ'un henüz Kara Kuvvetleri Komutanı iken halkın demokratik yollarla seçtiği AK Parti hükümetini yasa dışı yollarla devirmeyi planladığı anlatılan iddianamede, "Ancak şüpheli Ufuk Akkaya'dan çıkan belgede yer aldığı üzere de bu eylem planına uygun kadroyu Genelkurmay Başkanlığı döneminde elinde olmayan sebeplerle oluşturamadığı için hayata geçiremediği anlaşılmıştır." denildi.
Ergenekon sanığı Göktaş'tan elde edilen belgede 367 krizinin perde arkasına yönelik notlar yer alıyordu. Buna göre, dönemin Genelkurmay İstihbarat Şube Müdürü Albay Turgut Ak'ın hazırladığı bilgi notunda, Başbuğ, Anavatan lideri Erkan Mumcu'ya danışmanı Nuran Yıldız aracılığıyla şu mesajı gönderdi: "Anayasa Mahkemesi'yle konuştuk, AKP'yi kapatacaklar. Erdoğan, Gül ya da Arınç seçilirse TSK müdahale edecek. Size yeni oluşum sözü veriyoruz."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.