Baro'dan Danıştay'a Tepki
"Danıştay'ın kararı adalete ve yargıya güven zafiyeti oluşturdu"
Gümüşhane Bayburt Bölge Barosu Başkan Vekili Avukat Akın Demir, Danıştay 8. Dairesi'nin, YÖK'ün almış olduğu katsayı uygulamasının kaldırılmasına ilişkin kararının yürütmesini durdurmasının, toplumsal anlamda ve ferdi ölçekte adalete ve yargıya karşı büyük bir güven zafiyeti oluşturduğunu vurguladı.
Yaptığı yazılı açıklamada, bireysel ve toplumsal anlamda en hayati kavramlardan birinin güvenmek olduğuna dikkat çeken Demir, "Kişilere karşı güven, sosyal gruplara karşı güven, sosyal kurumlara karşı güven ve devamında sosyal ilişkilere yansıyan bir davranış yapı taşı karşımıza çıkmaktadır. Güven ortamı bir kaybolmaya yüz tuttuğu zaman o zaman her şeyin ahengi de bozulmaya yüz tutmuş demektir. Güven, hangi ortamda ve şartta olursa olsun o kişinin veya kişilerin hep adaletle muamele edeceğine, hep haktan ve hakikatten yana tavır takınılacağına olan inancı ifade etmektedir." dedi.
Demir, gelinen son noktada Danıştay 8. Dairesi'nin almış olduğu kararın vicdanları sızlattığı gibi yargıya olan güveni de azalttığını belirterek, İstanbul gibi dünyanın en sayılı ve hatırlı bir baro yönetiminin yasakçı bir tavırla bu yöndeki müracaatı üzerine alınan kararın hem müracaatçı hem de karar mercii bakımından insanların yargıya ve bağımsız meslek olan avukatlığa karşı bakış açısını değiştirdiğini vurguladı.
Hukuk adamlarının her zaman insan haklarının ve özgürlüklerin yanında yer aldıklarına işaret eden Demir, şunları kaydetti: "Tarihin hiçbir döneminde yasakçılar, cuntacılar, darbeciler, rantiyecilerin yanında yer almadıklar. Ünlü bir düşünür ve hukuk adamı olan Molierac'ın deyişi ile 'Hukuk adamları görevlerini yaparken kimseye, ne müvekkile ne hâkime, hele ne iktidara tabiyiz.' Evet işte hukuk adamları tamamen adaletin yaşaması ve gerçekleşmesi, özgürlüklerin ve insan haklarının korunması için göğsünü siper eden kimselerdir. Hukuk adamları özgür ve özgün kişiler olması gerekirken İstanbul Baro Başkanlığı'nın YÖK'ün milletten, özgürlüklerden, eğitim eşitliğinden, halktan ve haktan yana olan bir kararının iptali için dava açmasını anlamak ve hukuk literatüründe bunu bir yere oturtmak mümkün değildir."
Eğitimde fırsat eşitliğinin ülkeye ve ülkenin temel dinamiklerine aykırı olabileceğini düşünmenin akıl kârı olmadığının altını çizen, "Katsayı zulmü dönemin devrik hükümeti olan Anasol-M hükümeti tarafından getirilmiş bir uygulamadır. Yani bir klasik 28 Şubat uygulamasının devamıdır. Bu neden ile anti demokratik yol ve yöntemlerle milletin önüne taşınan bu problemin kaldırılması ve eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması bu millete ve demokratik rejime yapılabilecek iyiliklerden biridir. Özgür bireylerin fırsat eşitliğinin sağlandığı bir ortamda yetişmesini sağlayacak çözümler her zaman adalete ve yargıya olan güveni artıracaktır." ifadesini kullandı.