Banu Güven, baskıyı 14 yıl sonra hatırladı
NTV'den olaylı ayrılmasıyla dikkat çeken Banu Güven, 14 yıl çalıştığı kurumda baskı yapıldığını bu süre sonunda anlayabilmiş.
Kimi programlarını sezon bitmeden "tatile sokmasıyla" dikkatleri üzerine çeken NTV, bu kez Banu Güven ile yollarını ayırdı. Güven, işten ayrılışını "baskıcı atmosfer, oto sansürü güçlendirdi. Bunun etkilerini seçim öncesindeki bir hafta içinde gördüm. Bugüne kadar yaptığımdan daha az bir ‘gazetecilik’ yapmama kararlılığımı NTV'ye belirttim" sözleriyle anlattı.
Onurkan Avcı'nın Birgün'de yayımlanan (9 Temmuz 2011) haberi şöyle:
Muhalif habercilerin programlarını sezon bitmeden ‘tatile sokmasıyla’ dikkatleri üzerine çeken NTV, bu kez Banu Güven ile yollarını ayırdı. Son olarak “Banu Güven'le artı” programını sunan Güven 12 Haziran seçimleri öncesi Can Dündar ve Mirgün Cabas gibi kanalın ağır toplarıyla birlikte tatile gönderilmişti. Hükümete en muhalif isimler olarak gösterilen bu üç kişiyi, seçim öncesi NTV ekranına çıkan Başbakan Erdoğan'a soru sormaması için kanalın bilinçli bir şekilde tatile gönderdiği iddia edilmişti.
Banu Güven’in, Vedat Türkali’yi ve Leyla Zana’yı konuk ettiği iki programından NTV yönetiminin ‘rahatsız’ olduğu, NTV’den üst düzey bir yöneticinin, habercilerine “Artık bize yukarıdan bir telefon getirmeyin” uyarısında bulunduğu iddiaları gündeme gelmişti.
‘Az’ gazetecilik yapmam
Konuyla ilgili BirGün’e konuşan Banu Güven, NTV ile karşılıklı olarak yollarını ayırdıklarının altını çizerek şöyle konuştu:
“14 yıldır çalıştığım NTV’de benim işimi icra edebileceğim bir alan kalmadı. O nedenle bu durumdan dolayı karşılıklı olarak işi sonlandırmaya karar verdik.
Türkiye genelinde hâkim olan baskıcı atmosfer, neredeyse bütün yayın kuruluşlarındaki oto sansürü güçlendirdi. Biz de (özellikle ben) bunun etkilerini seçim öncesindeki bir hafta içinde gördüm. Üstelik o atmosferin baskısını kurum olarak yaşadık.
Bu şekilde işimi yapmama kararlığımı, NTV’ye belirtmiştim. Bugüne kadar yaptığımdan daha az bir ‘gazetecilik’ yapmama kararlılığımı belirttim. Yönetimle oturduk konuştuk ve başka bir yol olmadığını karşılıklı olarak gördük. ”
Kurumlar da ilkelerin arkasında durmalı
Bundan sonra mesleki açıdan ne yapacağı sorusunun yine ‘bugüne kadar yaptığı gazetecilikten daha azını yapmamak’ niyetinde gizli olduğunu belirten Güven, Türkiye’de diğer ülkelere nazaran medya ve iktidar ilişkilerinin daha rahatsız edici bir hale geldiğini vurguladı:
“Ben de gazetecilik açısından epey bir süredir bir sınav vermeye çalışıyorum. Ve o sınavı vermeye çalışırken, gazetecilik ilkelerine bağlı durmaya çalışan meslektaşlara, çalıştıkları kurumların sahiplerinin de destek olması gerekiyor. İktidar-medya ilişkileri dünyanın her yerinde belli formüllere dayanır ama Türkiye’deki tablo hiç de iyimser değil.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.