Ayasofya'yı müze yapan karardaki Atatürk imzası
AYASOFYA'YI CAMİYKEN MÜZE YAPAN KARAR.1934 yılındaki kararname ilk kez yayınlanıyor.
Milli Gazete yazarı Mustafa Kurdaş, Ayasofya'nın camiden müzeye dönüştürülmesi kararnamesini köşesine taşıyarak, kararnamedeki Atatürk imzasına dikkat çekti. Daha önce Atatürk tarafından imzalanan kararnamelerdeki imzalarla Ayasofya'nın müze olması için atılan imzayı karşılaştıran Kurdaş, Atatürk'ün imzasındaki tuhaflığa dikkat çekti.
İşte Milli Gazete yazarının o yazısı:
Yakın zamanda bir Dersim tartışması çıkıverdi, belgeler konuşturuldu. İstiklal Mahkemeleri, Süleyman Hilmi Tunahan'lar, Said-i Nursi'ler, İskilipli Atıf'lar, Ali Şükrü Bey'ler ve daha birçok hadiseler ise maalesef satır aralarına bile giremedi.
Bir gündemdi, bitti!
Devlet Arşivleri yeniden rafa kalktı anlayacağınız. Zamanı gelecek, yeni bir siyasi polemiğe ihtiyaç duyulacak ve başka sayfalar açılacak. Belki yine belgeler çıkarılacak ama yine susulacak. Korkarım ki; her şey gizli' kalmaya devam edecek.
UĞRUNA HAPİSLER YATILAN AYASOFYA
Unutulan, daha doğrusu unutturulan bir de Ayasofya'mız var. Adına şiirler yazılan, mitingler yapılan, afişler asılan, kartpostallar çizilen davamız, Ayasofya'mız!...
Uğruna hapisler yatılan, mahkeme koridorları aşındırılan Ayasofya'mız!
Fethin sembolü Ayasofya'mız! Fatih Sultan Mehmet Han'ın vakfiyesi Ayasofya'mız!
Sözüm ona; "..bütün şark alemini sevindireceği ve insanlığa yeni bir ilim müessesi kazandıracağı cihetle" müzeye çevrilen Ayasofya'mız.
SECDESİZ CAMİMİZ
Tekbirsiz, secdesiz mahzun camimiz!
Ezansız minareleriyle İstanbul'un slüeti Ayasofya'mız. Her şey unutturulup bugün sadece bir görüntü olarak kabullendirilen ve dahası slüet olarak bile korumakta aciz kaldığımız Ayasofya'mız.
AYASOFYA'NIN MÜZEYE ÇEVRİLMESİ MESELESİ
Bir muammadır, Ayasofya'nın müzeye çevrilmesi. O kadar esrarengiz bir süreç ki bu olay; hâlâ saklı, hâlâ gizli birçok şey! Esrarengizliklerin derinliğini anlamak için sadece bir mesela' desek yetecek.
MESELA: Malum şu kararname. 24.11.1934 tarihli müze kararnamesi. Reisi Cumhur Kemal Atatürk ve Başvekil İsmet İnönü imzalı kararname. Amerika'nın Boston şehrinde masonların kurduğu Bizans Araştırmaları Enstitüsü'nün alttan alta yürüttüğü çalışmaların belki de bir meyvesi kararname. Ayasofya'ya adeta kelepçenin vurulduğu kararname.
KARARNAMEDEKİ İMZAYA DİKKAT
Gizemli Ayasofya kararnamesinin Resmi Gazete'de ya da Kanunlar ve Kararlar Mecmuası gibi devletin resmi yayınlarında yayımlanmaması konusunu bir kenara önemle not ederek devam edeyim. Zira asıl dikkatleri çekmek istediğim konu bu kararnamedeki bir imza! Hayır hayır! Başvekil İsmet İnönü imzasını çakmış kararnameye. Orijinal! CHP'li diğer bakanların imzalarında da bir sorun yok. Ama Reisicumhur'un imzası bir garip. Bildiğimiz Kemal Atatürk imzalarından biri kesinlikle değil.
FARKI GÖRMEMEK İMKANSIZ
Müze kararnamesindeki imzayı diğer resmi evraklardaki Kemal Atatürk imzalarıyla karşılaştırınca farkı görmemek imkansız. Yaaa! Siz de farkettiniz şimdi değil mi! Eminim imzaları karşılaştırınca ne demek istediğimi anladınız. Yakın zamanda bir ıslak imza tartışması oldu ya! Albay Çiçek'in imzasıyla birlikte ıslak imza' kavramıyla tanıştık ya hani. Kriminal laboratuarlar duruma el koydu ya. Hani diyorum, kriminal inceleme 24.11.1934 yılına da gidebilir mi acaba?
Hoş, sanırım ıslak imzayı bulmak zor olacaktır.
Belki de ıslak imzanın kuru kalması büyük zevatın işine gelecektir.
BİR BAŞKA ÖRNEĞİNİN OLMAMASI ŞÜPHE YARATTI
Devlet Arşivleri'ne ilgili olanlar bilir. Atatürk'le ilgili bir çok belge incelendiğinde imzalarının çoğunun kaşe olup, çok az bir kısmı elle atılmıştır. Ayasofya ile ilgili gizemli kararnamedeki imzanın ise bir başka örneğinin olmayışı şüphe doğurmaktadır.
Bakalım bu kararnamenin gizemlerini araştıracak, bu şüpheli imzayı merak edip inceletecek bir devlet zevatı çıkacak mı?
Devletin devamını ifade eden iki sembol...
YAVUZ SULTAN HALİFE HIRKASINI AYASOFYA'DA GİYDİ
Yahya Kemal'in İstanbul'un işgal altında olduğu günlerde devletin devamını ifade eden iki sembolden bahsettiğini... Bunlardan birinin Ayasofya'da fetihten beri hiç aksatılmadan okunan ezan, diğerinin Yavuz Sultan Selim'in mukaddes emanetleri Topkapı Sarayı'na getirdikten sonra Hırka-yı Saadet dairesinde okunmaya başlanan Kur'an olduğunu...
Yine Yavuz Sultan Selim Han'ın Halifeliğin simgesi olan Peygamber hırkasını Ayasofya'da giydiğini biliyor musunuz!?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.