Atatürk'e hakaret mi, yoksa muziplik mi?
İHL'li oldukları iddia edilen kızların resmini 2 gündür gazete ve sitelerinde basarak kız öğrencileri hedef gösteren candaş medyanın ikiyüzlülüğü belgeleriyle ortaya çıktı.
Sözcü gazetesinin ardından bugün de Vatan ve diğer candaş medyanın internet siteleri, Atatürk'le alay ettiklerini ve İHL'li olduklarını iddia ettiği öğrencilerin fotoğrafını yayınlayarak, gençleri hedef göstermeyi sürdürdü.
Sosyal medyada ve söz konusu gazetelerin internet sitelerinde kız öğrencileri adeta linç eden candaş medyaya İnternethaber yazarı Süleyman Özışık, sert tepki göstererek, geçmiş dönemlerde benzer fotoğraflar karşısında sergiledikleri ikiyüzlülüğü fotoğraflar eşliğinde ortaya koydu.
Yazısında "Bu ve buna benzer yüzlerce fotoğrafı alt alta dizebilir ve meselenin Atatürk düşmanlığı olmadığını, sadece bir haylazlık ve muziplikten ibaret olduğunu belgeleyebilirim.. Ama inanın yukarıdan vahiy de gelse, kalbi kararmışların kafasındaki örümcek ağının tozunu bile kaldırmaya yetmez, onlar yine bildiğini okur ve yazar.. Çünkü onların beynine imam hatipler ve türban yıllardır yaza yaza, karalaya karalya böyle kodlandı.." diyen Özışık, sergilenen ikiyüzlülüğü değindi.
İşte Süleyman Özışık'ın o yazısı....
Hafızam beni yanıltmıyorsa 1995/96 yıllarıydı.. O dönem Milliyet Gazetesi'nin istihbarat servisinde çalışıyorum ve görev yerim Anadolu Yakası..
O dönem Refah Partisi'nin elinde olan Kartal Belediyesi'nden aradılar.. Bir ağaçlandırma çalışması yapmışlar ki sormayın.. Amaçları bu güzelliği medya aracılığıyla kamuoyuna duyurmak..
Seve seve dedik gittik..
Hakikaten muhteşem bir çalışma.. Gözünüzde canlandırın.. Arkada inanılmaz bir deniz manzarası.. Ağaçlandırılan bölgede sevimli mi sevimli çay bahçeleri.. Onların önünde de görkemli bir Atatürk heykeli..
Bol bol fotoğraf çektik gazeteye gönderdik.. Ertesi gün erkenden şef aradı..
"Kartal'daki o ağaçlandırma haberinde atladığın bir ayrıntı var ve gözden kaçırmışsın" diye bir fırça, bir fırça..
Ne olduğunu, neyi kaçırdığımı anlamaya çalışıyorum.. "Al bir Sabah Gazetesi eki.. Gör gazeteci ile fotoğrafçı arasındaki farkı" diyerek bir de aşağıladı ve küt diye telefonu yüzüme kapattı..
Aldım Sabah gazetesinin ekini..
"Gazeteci ile fotoğrafçı arasındaki farkı" anlamadım ama, namussuz bir gazetecinin bir haberi istediği zaman nasıl çarpıtabileceğini gördüm..
Bahsi geçen "Gazeteci" Atatürk büstünü öyle bir noktadan çekmiş ki, inanamazsınız.. heykelin etrafındaki dalların arkasından kasıtlı olarak çektiği fotoğrafın gazeteye basılmış hali şu başlıkla okurların karşısına çıkmış:
ATATÜRK'E PERDELEME
Altında da şu bilgi yer alıyor:
"Kartal Belediyesi, ilçenin meydanında bulunan Atatürk heykelini tepki gelir korkusuyla kaldırmak yerine, etrafını ağaçlandırarak perdeledi ve Ata'ya olan nefretini bu yolla göstermiş oldu"
Tabii sonra olayın detaylarını öğrendik.. Arkadaş gazetesine belediyenin ilanını tüm baskılara şantajlara rağmen alamayınca böyle bir yönteme başvurmuş..
***
Dün ve bugün gazetelerde yer alan Atatürk büstü ve altına döşenen o satırları görünce bu olay aklıma geldi nedense..
Fotoğraf ve haberden bihaberseniz size kısaca özet geçeyim.. Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi'nde birkaç türbanlı kız, Atatürk büstünün etrafında toplanmış ve bir fotoğraf çektirmiş..
Fotoğraf bir hayli haylazca ve evet biraz da saygısızca.. Kimi Atatürk'ün başının üstünde boynuz işareti yapmış, kimi parmağını kulaklarına sokmuş, kimi burnunu karıştırır gibi yapmış.. Yapanlar daha 14-16 yaş aralığındaki çocuklar..
Fotoğrafı bu:
Gazeteler işte bu fotoğrafı haber yapınca sanal ortamda neler yazılmış neler.. "Fethullah Gülen'in çocuklarından ne beklenir ki" diyeninden, "Hükümet hemen istifa etmeli" diyenine..
Kızlara, "Atatürk olmasa siz şu an 70 yaşında dindar bir adamın altına yatıyordunuz" diye hakaret edeninden, "İmam hatip liseleri ve ilahiyat Fakülteleri niye var?" diye sorgulayanına..
"Türban sarılan kafaların içi boştur" diyerek kinini dışarı vuranından, "Bunları hemen içeri atın" diye öfke nöbeti geçirenine varıncaya kadar her türden insana rastlamak mümkün..
Bu yorumlara bir de Vatan gazetesi'nin iki yazarı katılmış.. Güngör Mengi, "Belli ki Atatürk bu çocuklara kötü tanıtılmış bu okulda.. Bu "tarihten iyi yetişmiyorlar" diye açıklanamaz. Dinen de iyi yetişmediklerinin göstergesidir." buyurmuş..
Aynı gazetenin diğer yazarı Mustafa Mutlu ise, "Devlet; onca parayı, Atatürk büstüne boynuz yaparak, burun deliklerine parmak sokarak eğlenen bu zavallı çocukları okutmak için mi harcadı ve harcamaya devam ediyor?" demiş..
Yani her iki yazara bakılırsa, diğer okullarda Atatürk öğrencilere dört dörtlük anlatılıyor ve o öğrenciler de bu nedenle Ata'sına hiç saygısızlık etmiyor..
Eğer durum buysa, o zaman bu fotoğraf bize ne anlatıyor.. Türbanlı kızlarla hemen hemen aynı yaşta olan bu başı açık kızlar ne yapıyor? Yoksa bu okullardaki öğretmenler de mi Atatürk'ü çocuklara çok kötü anlatıyor?
Hadi bunu da geçtik..
Ya bu saçları çalı süpürgesini andıran delikanlıya ne demeli? O da bir öğrenci ve o da İmam Hatip olmayan düz bir lisenin talebesi.. Buna kim Atatürk'ü nasıl anlatmış kı, orta parmağıyla poz verecek cüreti kendinde görebilmiş? Öğretmenleri bu çocuğa, "Evladım Atatürk büstünü gördün mü direk olarak orta parmağını kaldırıyor ve boynuz işareti yapıyorsun tamam mı yavrucuğum.." diye öğüt vermiş olabilir mi?
***
Bu ve buna benzer yüzlerce fotoğrafı alt alta dizebilir ve meselenin Atatürk düşmanlığı olmadığını, sadece bir haylazlık ve muziplikten ibaret olduğunu belgeleyebilirim.. Ama inanın yukarıdan vahiy de gelse, kalbi kararmışların kafasındaki örümcek ağının tozunu bile kaldırmaya yetmez, onlar yine bildiğini okur ve yazar.. Çünkü onların beynine imam hatipler ve türban yıllardır yaza yaza, karalaya karalya böyle kodlandı..
Onların derdi Atatürk'ün manevi şahsiyetine saygı veya saygısızlık değil.. Asıl mesele İmam hatipler, asıl mesele başörtüsü veya günümüz tabiriyle türban.. O kesimi ne kadar kötü gösterebilirsen göster.. Hükümeti türban ve İmam hatipler üzerinden ne kadar yıpratabilirsen yıprat..
Başka dertleri yok..
Buna eminim..
Eğer dertleri bu olmasa, 1 Mayıs Taksim'in göbeğindeki heykele tırmanıp, Atatürk'ü ayağının altına alan, boynuna PKK renklerini simgeleyen poşu bağlayan ve Ata'nın yüzüne terör örgütünün sözde lideri Abdullah Öcalan'ın posterini yapıştıran bu alçaklar grubu hakkında da birkaç satır yazarlardı..
Yazdılar mı?
haksızlık etmeyelim yazdılar!
"Kürtlerin demokratik hakkı" diye yazdılar,
"Kürtler bu ülkede ezildi" diye yazdılar,
"Bu durumu BDP'nin tamamına maletmeyelim" diye yazdılar ve
"Bu ülkede Kürt sorunu vardır" diye yazdılar..
Tersini söyleyeni ise "Kürt düşmanı" ilan ettiler..
Kaynak: Süleyman ÖZIŞIK / İNTERNETHABER
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.