Assange ve Mithat Paşa'nın kaderi aynıymış
Assange'ın ülkeler arasında çıkardığı diplomatik kriz devam ederken, 131 yıllık Osmanlı-Fransa krizi ortaya çıktı.
Wikileaks'in kurucusu Julian Assange, İsveç'e(ve oradan Amerika'ya) iade edilmemek için Ekvador'un Londra Büyükelçiliği'ne sığınmıştı. Siyasi sığınma başvurusu kabul edilen Assange, İngiltere ve Ekvador arasında diplomatik bir krize sebep oldu. İngiltere, halen elçilik binasında bulunan Assange'ı teslim etmesi için Ekvador'u sıkıştırmaya devam ediyor.
Yeni Şafak Gazetesi'nden Abdullah Muradoğlu, bundan 131 yıl önce, 1881 yılının Mayıs ayında Osmanlı devleti ile Fransa arasında benzer bir diplomatik kriz çıktığını yazdı. Muradoğlu'nun yazısında eski Sadrazamlardan Aydın Valisi meşhur Mithad Paşa, Sultan Abdülaziz'in hal edilmesinde ve cinayet süsü verilen ölümünde parmağı bulunduğu iddiasıyla tutuklanmak üzereyken İzmir'deki Fransız Konsolosluğu'na sığındığı belirtiliyor.
MİTHAT PAŞA FRANSIZ KONSOLOSLUĞUNA NEDEN SIĞINDI?
Sultan II. Abdülhamit, 1876'da aralarında masonların da yer aldığı İstanbul'daki "Gizli İngiltere"nin desteğiyle gerçekleştirilen darbeyle tahttan indirilen amcası Sultan Abdülaziz'in intihar süsü verilmiş bir cinayete kurban gitmesinde Mithad Paşa'nın dahli olduğuna inanıyordu.
Sultan Abdülhamid amcasına yapılanları hiçbir zaman unutmamıştı. Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk anayasası olan "Kanun-i Esasi"yi ilan eden Sultan II. Abdülhamid darbecileri birer birer İstanbul'dan uzaklaştırmış, bilahare, Sadrazamlığa getirdiği Mithad Paşa'yı da 5 Şubat 1877'de azlederek Avrupa'ya sürgün etmişti.
İngiliz ve Fransız devlet adamlarıyla yakın ilişkisi bulunan Mithad Paşa'nın daha fazla yurtdışında kalmasını mahzurlu bulan Sultan II. Abdülhamit, Girit'te ikamet etmesi şartıyla sürgün kararını kaldırmıştı. Bir süre sonra Mithad Paşa "Suriye Valiliği"ne getirilmişti. Ancak Paşa'nın Fransızlarla gizli toplantılar yaptığı ve "Suriye Hidivi" olmak istediğine dair rivayetler üzerine Ağustos 1880'de merkezi İzmir olan Aydın Valiliği'ne atanmıştı.
Mithat Cemal Kuntay'ın aktardığına göre Mithat Paşa'nın özel katibi Antuvan Kılıçyan Vasıf(bazı kaynaklarda Kilikyan), Fransız Büyükelçisi olan, Hıristiyanları ve bilhassa Marunileri himaye eden Mösyö Fournier ile görüşüyor, ve Sefir'den Mithad Paşa hakkındaki takdirlerini dinliyor, bununla da kalmayarak bir elçiden ötekine gidip Suriye ıslahatı için bunların yardımını istiyordu. Paşa'nın attığı her adım Sultan Abdülhamit'in kulağına gidiyordu.
2. ABDÜLHAMİT'İN ÖLÜMÜ SONRASI TUTUKLANACAKTI
Sultan II. Abdülhamit, eski hesabı kapatmak üzere amcası Sultan Abdülaziz'in ölümüyle ilgili bir soruşturma başlattı. Mithad Paşa da tutuklanacaklar arasındaydı. Avrupa'daki ilişkilerine ve şöhretine güvenerek yakınlarının kaçması yönündeki uyarılarını dikkate almayan Mithad Paşa, yakın adamı Kılıçyan Efendi'nin bir yabancı sefaretten aldığı ihbara dahi itibar etmemişti.
GERÇEK GÖREVİNİ SAKLADI
Mithad Paşa'nın kaçmasını önlemek üzere "Hüsnü" adında Sultan yaveri bir binbaşı İzmir'e gönderilmişti. Gerçek görevini saklayan ve hava değişikliği için İzmir'e geldiği intibaını veren Hüsnü Bey,"Kordon Boyu"nda bir otele yerleşmişti. Mithad Paşa ise yakın adamlarından bir Yahudi hafiyeyi Hüsnü Bey'in peşine takmıştı.
Hüsnü Bey'in oteline yerleşen hafiye kendisine taşralı bir tüccar süsü vermişti. Kısa süre içerisinde Hüsnü Bey ile dostluk kuran hafiye bir sohbet sırasında Mithad Paşa'nın tutuklanacağını ağzından kaçırmıştı. Öte yandan Denizli Redif Kaymakamı Miralay Rıza Bey de (Müşir Rıza Paşa) da başka bir görev süsü vererek İzmir'e gelmiş ve Mithad Paşa'nın tutuklanması için gerekli tertibatı almıştı.
Yahudi hafiye Mithad Paşa'nın konağına baskın yapılacağı günü öğrenmişti. Mithad Paşa ilkin İngiliz Konsolosluğuna sığınmak istedi. Lakin İngiliz konsolosu şehir dışında olduğundan konsolosluk binası kapalıydı. Bunun üzerine Paşa, Fransız Konsolosluğuna sığınmıştı.
FRANSA BASKIYA DAHA FAZLA DAYANAMADI
"Tunus meselesi" yüzünden Osmanlı Hükümeti ile zaten arası açık olan Fransız Hükümeti, İstanbul'un baskısına dayana-mayarak Mithad Paşa'nın iade edilmesi için Elçiliğe emir vermişti. Mithad Paşa ise, Ahmet Cevdet Paşa'nın "Tezakir"de anlattığına göre araya giren İtalyan konsolosuna "Ben İstanbul'a giderim amma ecnebi bayrağı altında girerim" demişti.
Öte yandan Mithad Paşa, Adliye Nazırı Ahmet Cevdet Paşa'ya bir telgraf göndererek hayatının korunması koşuluyla teslim olabileceğini bildirmişti. Fransız Başkonsolosu Pelissier de Reynaud, Mithad Paşa'nın katibi Kılıçyan Vasıf'a Paris'ten gelen emri şöyle bildirmişti:
"Aziz dostum, aldığım haberlerden o kadar müteessirim ki, bunları Mithad Paşa'ya söylemeye cesaretim yok. Hükümetimim beni memur ettiği yolda hereket etmek zorunda olduğum için utanıyorum. Dışişleri Nazırı Mösyö Waddington konsoloshaneye sığınanları geri vermemi emrediyor. Fransa'nın İstanbul Sefiri Mösyö Tissot da Paris'ten gelen emri bana tey'it etti" .
16/17 Mayıs'da başlayan diplomatik kriz 19 Mayıs günü son bulmuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.