Artık ‘deliller yetersiz' bahane değil
28 Şubat’ın üzerinden 15 yıl geçti. 28 Şubat mağdurları da başlatılan soruşturmaya tanıklık etmek için bekliyor. Darbenin yıldönümünde Çıra Yayınları’ndan çıkan ve Aslan Değirmenci
28 Şubat’ın üzerinden 15 yıl geçti. 28 Şubat mağdurları da başlatılan soruşturmaya tanıklık etmek için bekliyor. Darbenin yıldönümünde Çıra Yayınları’ndan çıkan ve Aslan Değirmenci tarafından hazırlanan “28 Şubat’ın Çözülen Kodları” isimli kitap da, süreçte yapılan fişlemeleri belgeleriyle ortaya koyuyor. STK’lardan askerlere, medya mensuplarındn parti teşkilatlarına kadar yapılan fişlemelerin deşifre edildiği “28 Şubat’ın Çözülen Kodları”nı Aslan Değirmenci ile konuştuk.
Kitabınızda yer alan belgeler kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Kitabı hazırlama sürecinde nelerle karşılaştınız?
Kitap üzerinden yaklaşık 1.5 yıldır araştırmalar yapıyordum. Postmodern darbe sürecinin tanıkları ve mağdurları ile sayısız görüşmelerim oldu. Haksızlıkları belgelemek için de yoğun bir çaba içerisindeydim. Her belgeye, bilgiye ulaştıkça kurumların içerisindeki derin oluşumların halka karşı başlattıkları savaş ile karşılaştım. Dikkatinizi çekerim savaş diyorum, bu savaş ilanını verenler bunları emirlerine de yansıtmışlar.
Örnek verebilir misiniz?
Kitaptaki belgelerden örnek vermek isterim; Genelkurmay Başkanlığı tarafından kaleme alınan ve ilgili komutanlıklara gönderilen bir emir var. Emirde, askerlerden Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ni yeniden okuyarak irtica ile mücadele etmeleri isteniyor. Belgede, irticanın yaygınlaştığı, sorunun temelinde siyasi iktidarın olduğu iddia ediliyor. Soruna halkın sahip çıkması için geniş bir cephenin oluşturulmasının şart olduğu vurgulanıyor. Aynı belgede, Atatürkçü güçlere gereken desteğin verilmesi de isteniyor. Dindar kesime açıkça savaş ilan edildiği de şu ifadeler ile ortaya çıkıyor: “İçinde bulunduğumuz şu dönemde, ‘Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ni tekrar okumaya ve iliklerimizde hissetmeye ihtiyacımız var. Bahsedilen gün gelmiştir. Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri bu mücadeleden de yüzünün akıyla çıkacaktır. Muhtaç olduğu kuvvet damarlarındaki asil kanda mevcuttur.”
Arka kapakta “Bir korku imparatorluğu yaratmaya çalışanlar hakkında ne zaman suç duyurusunda bulunulsa ‘deliller yetersiz’ denilerek incelemenin ötesine geçilemedi” diyorsunuz. Kitabınıza aldığınız ve daha önce hiçbir yerde yayınlanmamış belgeler “deliller yetersiz” mazeretini ortadan kaldırabilir mi?
Hukuka aykırı bir şekilde kişisel verileri kayıt altına alan, kişilerin eğitim hakkını engelleyen, haksız olarak yakalama ve tutuklanmalara sebep olacak ortamı hazırlayan, cebir ve tehdit kullanarak hükümetin görevlerini yapmasını engelleyen ve hükümeti ortadan kaldırmaya çalışanların illegal faaliyetlerini deşifre etmiş durumdayız. Israrla delil arayanlara; BÇG’nin fişleme metotlarını gösterip; STK’lar, İl Genel Meclis Üyeleri, Belediye Meclis Üyeleri, Siyasi Parti İl / İlçe teşkilatları yönetim kadroları, Yerel TV, radyo, gazete ve dergilerin nasıl kafese alındığını, dindar bir Tümamiral’in hayatının nasıl karartıldığını belgeleriyle gözler önüne serdim. Artık ‘deliller yetersiz’ bahanesi tamamıyla ortadan kalkmıştır. Şimdi 28 Şubatçılar yargı önüne çıkartılmalıdır. İsmail Hakkı Karadayı, Çevik Bir, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Kuvvet Komutanları ve dönemin bürokratları ile medya ve Encümen-i Daniş üyeleri hesap vermelidir. Kaldı ki başlatılan soruşturmaya gerektiğinde müdahil olmaya hazır binlerce insan var. Onların tanıklığı da ‘delil yetersiz’ iddiasını ortadan kaldırmaya yeterlidir.
Kitapta iki yüzün üzerinde belge var. Ve bu belgeler arasında ıslak imzalı belgeler de bulunuyor. Belgeleri 28 Şubat soruşturmasını yürüten savcıya vereceğinize yönelik bir bilgi var…
Bu belgelerin bir kısmını ve kitapta olmayanlarını da Milat gazetesinde yayınlamıştık. Söz konusu yayınlarımızın ardından MAZLUMDER, ÖZGÜR-DER ve Özgür Eğitim-Sen gazetemizi delil göstererek darbecilerin yargılanması yönünde suç duyurusunda bulundular. Aynı şekilde kitabımız da delil olarak savcılığa sunuldu. Ama savcılık belgelerin orijinal halini de isterse vermeye hazırız.
28 Şubat denildiğinde adı geçen kurumların başında gelen “Batı Çalışma Gurubu” ile ilgili önemli belgeler yayınladınız. Batı Çalışma Grubu’nun yanında MİT’in de fişleme yaptığını kanıtladınız. Fişlemeler nasıl ve hangi yollarla yapılıyordu? Sadece ordu mensupları mı fişleniyordu?
Belgeleri incelediğimizde o dönem neredeyse tüm kurumların fişleme yaptığını görüyoruz. Ve sadece ordu mensuplarının değil vakıf, dernek, yurt, Kur’an kursu, şirket, okul ve camilerin takibe alındığını, neredeyse inançlı herkesin fişlendiğini anlıyoruz. Fişlemelerde karşımıza çıkan üç temel kurum TSK, MİT ve Emniyet… Üç kurum tarafından müdür, daire başkanları, öğretmen, imam, vali, kaymakam, belediye başkanlarının siyasi görüş ve tutumlarının takip altına alındığı, tüm ülkenin kafese alınmak istendiği de belgeler incelendiğinde açıkça anlaşılıyor. “İrticai kadrolaşma” başlığı ile ilgili bir rapor var kitapta.
Ne var bu raporda?
Rapor incelendiğinde, Başbakanlık personelinden üniversitelerde görev yapan akademisyenlere, polislerden banka çalışanlarına kadar “dindar” olduğu için pek çok kesimden insanın kayıt altına alındığı görülüyor. Tek tek RTÜK üyelerini bile kayıt altına alan kurumların belgeleri incelendiğinde, kamu görevlilerinin; “Milli Görüşçü”, “Nakşibendi”, “Nurcu”, “Yeryüzü Grubu”, “Kadiri”, “Süleymancı”, “Haznevi”, “Hizbullah İlim Grubu”, “Uşşaki”, “Şura Grubu”, “Halveti”, “Acz-i Mendi”, “Yeni Asya Grubu”, “Bahai”, “Genel İslamcı”, “Radikal İslamcı”, “Menzil”, “Müslüman Gençlik”, “Dünya Kardeşlik Birliği”, “Vahdet Grubu”, “Şura Grubu” ve “Mazlumder” üyesi şeklinde fişlendiği görülüyor. Söz konusu fişlenenlerin isimlerine de kitapta yer verdik.
28 Şubat darbesinin medya ayağı da göz ardı edilmemesi gereken konulardan. O dönemde medya eliyle siyasi iradenin kafese alınması da söz konusu. Savcılığın bu konu üzerine gideceğini düşünüyor musunuz?
Savcılık bu konuda incelemesini tamamladı. Aydın Doğan, Dinç Bilgin, Emin Çölaşan, Güneri Cıvaoğlu, Rauf Tamer, Uğur Dündar, Fatih Çekirge, Ertuğrul Özkök, Fikret Bila ve Oktay Ekşi için ifade davetiyeleri hazırlanıyor… Bir hatırlatma yapmam gerekirse; sivil toplum örgütleri tarafından apoletli medyaya suç duyurusu yapılmış, gazetemiz tarafından yayınlanan Genelkurmay Harekât Başkanlığı’na bağlı olan Psikolojik Harekât Dairesi Faaliyetleri Raporu savcılığa delil olarak sunulmuştu. Savcılık ise delilleri inceledikten sonra soruşturma başlatmıştı.
Peki o raporda ne vardı?
O raporda Genelkurmay’da Refah Partisi aleyhine masa başı üretilen haberlerin malum medyaya verildiği ve yayınlatılmasının sağlandığı belirtiliyordu. Genelkurmay’a yakın gazetecilere sipariş üzerine yazılar yazdırıldığı da açıkça ifade ediliyordu. 28 Şubat döneminde Genelkurmay’ın konu vererek ‘yazın’ dediği gazetecilerin isimleri de söz konusu raporda yer alıyordu.
Dün askeri darbenin içinde yer almaktan çekinmeyen bir medya bugün de Ergenekon’a lobi desteği veriyor.
28 Şubat sürecinde, Silahlı Kuvvetler’in emir eri gibi yayın yapan yayın yönetmenlerinin paşalardan brifing alarak attıkları manşetleri unutmuş değiliz. Hani bugünlerde sıkıştıklarında demokrasiyi hatırlayan medya var ya, işte onlar atmıştı skandal manşetleri… Sizin de belirttiğiniz gibi Ergenekon’a lobi desteği vermekten çekinmeyen medya dün de askerin emir ve talimatları doğrultusunda postmodern darbenin içinde yer almıştı. Değişen bir şey yok diyemeyiz. Çünkü soruşturmanın başlaması ve bizlerin belgeleri yayınlamasıyla paniklediler. Birbirlerini suçlamaya ve özeleştiri yapmaya başladılar. Süreç derinleştikçe daha çok sarsılırlar. Elbette yayın politikalarında halen derin çetelere destek veriyorlar ama en azından toplum mühendislikleri bugün dün kadar etkili değil. Millet bunların gerçek yüzünü artık gördü.
ASLAN DEĞİRMENCİ KİMDİR?
Türkiye Yazarlar Birliği’nin 2008 Yılı “Yılın Yazar, Fikir Adamları ve Sanatçıları” ödül töreninde “Basın-Haber” dalında yılın gazetecisi ödülüne layık görüldü. 5 yıl Akit gazetesi Ankara Bürosu’nda aktif görev aldı. Haftalık yayınlanan ‘Özgün Duruş Gazetesi’nde Genel Yayın Yönetmeliği görevinde de bulunan Değirmenci’nin, “Kürt Sorununda Yeni Dönem” adlı kitabı 2009 yılında ‘Vadi Yayınları’, “Tanıkları, mağdurlarıyla bir zihniyet kodlaması: 12 Eylül” kitabı ise 2011′de ‘ÇıraYayınları’ tarafından yayınlandı. Değirmenci, şu anda Milat gazetesi Ankara Temsilciliği görevini yürütmekte… Son günlerde ise, Çıra Yayınları tarafından yayınlanan ‘28 Şubat’ın Çözülen Kodları’ isimli kitabı ile gündemde…
Zeynel Tuba Kesimli - Gerçek Hayat- 596
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.