“Arap halkları ‘Türkiye’ olmak istiyor”

“Arap halkları ‘Türkiye’ olmak istiyor”

ARAPDER Genel Başkanı ve habername.com yazarı Şükrü Kırboğa, Arap ülkelerindeki halkların Türkiye liderleri gibi liderler istediğini, yoksulluğa son vermek amacıyla isyan başlattıklarını söyledi.

Tunus’ta ‘Yasemin Devri’ ile başlayan dalga Arap ülkelerindeki diktatörlerin koltuğunu sarsmaya devam ediyor. Tüm dünya özellikle Mısır’da Hüsnü Mübarek’in iktidarı bırakmak istememesi üzerine çıkan çatışmalara ve yavaş yavaş diğer Arap ülkelerindeki gösterilere odaklandı.
Türkiye Arapları Yardımlaşma ve Kültür Derneği (ARAPDER) Genel Başkanı Şükrü Kırboğa, Arap dünyasındaki son gelişmeleri ve bu gelişmelerin akabinde tüm dünyayı bekleyen yeni süreci İpekyol’a değerlendirdi.
 

“Batı böyle istedi ama öyle gitmiyor”

ARAPDER Genel Başkanı Şükrü Kırboğa, Osmanlı devletinin yıkılışından bu yana şer güçler olarak değerlendirdiği batının, Arap dünyasını cetvelle çizip kendi yandaşlarını hükümetlerin başına getirdiğini belirtti.

 

BU İSYAN 30 YILIN DIŞA VURMASIDIR

Kırboğa, “Bunlar halktan uzak ve halkıyla barışık olmayan düzenlerdi. Bunlar tüm gayesi şer güçlerin uydusu olan İsrail‘i ayakta tutmak içindi. Bunlar kesinle dış kaynaklı ve dış istihbaratlı elemanların yetiştiği insanlardır. Zaten böyle olmamış olsa idi halklar isyan etmezdi. Halkıyla barışık olan toplumlarda böyle bir isyan olmaz. Çünkü bu ülkelerde seçim var demokrasi var. Ama isyan çıkan yerlerde krallık var. Bütün problemde budur. Onlarda seçimler bir ay sürer. Bizde demokrasi tam olarak yerleştiği için bir günde seçim sonuçları ortaya çıkar. Bu isyan halkın fakirlikten gelmiş olan 30 yıllık bir birikimin dışa vurmasıdır. İlk olarak Tunus ta isyan oldu. Tunus ta 23 yıl iktidarda bulunan Devlet Başkanı Bin Ali kendisi refah ve huzur içinde yaşarken halkı sefalet içerisinde yaşardı.

Arap dünyasında İsrail’e en yakın devlet olarak Tunus’u gösterebiliriz. Gazze’de çocuklar katliama uğrarken Tunus herhangi bir tepki vermedi” diye konuştu.

 

TÜRKİYE ARAP HALKLARINA CESARET VERDİ

Türkiye’nin son 10 yılda büyük bir gelişim gösterdiğini belirten Kırboğa, yenilik açısından Avrupa Birliği’nden daha ileride olduğumuzu söyleyerek sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Türkiye’nin dış politikadaki duruşu Arap halklarına cesaret verdi. Özellikle Mavi Marmara olayında Arapların vicdanında büyük bir rahatsızlık oluşturdu. O gemiye binenler, İsrail ile savaşılacağını bile bile bindiler. Türkiye halkı isyan edercesine bunu dile getirdi. Arap devlet başkanları suskunluğunu bozmadılar. Bu durum Arap halklarının içerisinde derin bir yara oluşturdu.”

 

AÇLIKTAN İSYAN ETTİLER

“Büyük ülkelerin yeni düzen içerisinde aktörleri yer değiştirdi. Avrupa Birliği (AB) gelecekte siyasette çokta belirleyici olmayacaktır. Enerji kaynaklarını iki dev ülke paylaşıyor. Gazı Rusya, petrolü Amerika aldı. Arap ülkelerinde çıkan isyanın dış güçlerin elleriyle çıktığını düşünmüyorum. Açlıktan isyan ettiler, gurursuz bırakıldıkları ve fakirlik için isyan ettiler. Türkiye onlara gerçekten güzel bir model oldu.”

 

30 YIL SONRA ANLADILAR

“Arap halkları da liderlerinin Türkiye liderleri gibi yürümesini istiyor. Başbakanımız Arap ülkelerine gittiği zaman sanki Türkiye’de herhangi bir ile gitmiş gibi binlerce kişi tarafından karşılanıyor. Türkiye eskiden onlar için kesinlikle örnek değildi. O ülkeler için gerekli olan; kendilerine sahip çıkan liderlere ihtiyaçları vardır. Halkçı ve halkın içinden çıkmış liderlere ihtiyaç vardır. Ismarlama yöneticilerle bu işin olmayacağını 30 yıl sonra anladılar.”

 

BU İKİ ÜLKE İLE KALMAZ

“Bu isyanların Tunus ve Mısır ile kalacağını düşünmüyorum. Lübnan ve Ürdün olma ihtimali var. En son olarak Suudi Arabistan’da isyan olabilir. Suudi Arabistan’da daha başka bir bağnazlık vardır. Wikileaks belgeleriyle açıklandığı gibi, Arap halkının en büyük düşmanları kendi liderleridir. Ortada bir satranç oyunu oynanıyor. Ama birbirlerinden haberleri yok. Aynı şer güçlere hizmet ettiklerinin farkında değiller. Hüsnü Mübarek’i bir yıl sonra kimse hatırlamayacaktır. Kim halka güzel hizmet ederse her zaman hatırlanır.”

 

DEMOKRASİ’NİN BİR BEDELİ VAR

Genel Başkan Kırboğa, bundan sonra neler olacağını tahmin etmenin çok zor olmadığını vurgulayarak sözlerine şöyle devam etti:

“Arap halk birbirine kırdırılacak. Halkı sindirme politikaları izlenecektir. Ben sanmıyorum bu halk dağılsın. Halk zaten eziyetini çekmiş. Bundan sonra kaybedeceği bir şeyi kalmamıştır. Korkuyla yaşamak uygun değildir. Nereye kadar eziyet çekilecek. Demokrasiye geçiş çok kolay olmayacak. Bazı bedeller ödenecek. Fakat sonunda herkesin istediği demokrasi gelecektir. Hüsnü Mübarek’te Tunus başkanı gibi kaçacaktır. Bu rejimlerin ayakta kalmasının temeli korku idi. Ama insanlar bir kez korkularını aştıkları zaman, korkularla kuşatılmış bir hayat yaşamak istemiyorlar ve taleplerini de açığa vurmaktan artık korkmuyorlar. Artık ülkeler bir duvar arkasına insanlarını saklayamıyorlar, insanlar tüm dünyada olup biteni izliyorlar ve nerede daha iyi bir hayat varsa onu kendileri için talep ediyorlar. Bunu bastırmanın yolu kalmadı, tarihin akışı bu yönde. Dünyada totalitarizmin tasfiye sürecinde sıra Ortadoğu'ya geldi.”

 

DIŞİŞLERİMİZ DAHA ÇOK İLGİLENSİN

Türkiye’de yaklaşık yedi milyon Arap kökenli insanın yaşadığını hatırlatan Kırboğa, “Orada yaşanan acıyı bizlerde hissediyoruz, bizler hep onların yanındayız. Türkiye dış işleri bakanından daha aktif olarak bu isyanla ilgilenmesini istiyoruz. Sonuçta aynı coğrafyada kardeş olarak yaşayacağız. Birlik ve beraberlik zamanıdır. Beraber hareket edilmediği zaman bu esaret devam edecek. Yeraltı ve yer üstü zenginliklerimiz talan edilecek. Bunlara karışı direnme şansımız olamayacak.” diye konuştu.

 

DUALARIMIZ ONLARLA

“Şer güçlerin yüzyıllardır tek isteği Türkler ile Arap halkının tek bir yürek olmasını engellemektir” diyen Başkan Kırboğa, “Bizler ümmet olarak biriz. Hepimizin kanı aynıdır. Türk, Arap ve Kürt bir millettir. Biz Türkiye’de ki Araplar olarak Mısır halkının yanındayız. Bizler şuanda Tahrir meydanındayız. Onlar yaralanmışsa bizlerde aynı acıyı yaşıyoruz. Onlar ağladığı zaman biz ağlıyoruz. Güldükleri zaman bizler gülüyoruz. Onlar Hüsnü Mübarek’i nasıl görüyorsa bizde aynı görüyoruz. Allah bizleri o insanların şerrinden korusun” şeklinde konuşarak son olarak şu duayı yaptı: “Tüm dualarımız oradaki kardeşlerimizle beraberdir.”

(Mustafa DEMİR-İPEKYOL)

Etiketler :