Allah beni yaratırken Ebu Talib’e mi sordu?
Hz. Ali, çok küçük yaşlardan itibaren bizzat Efendimiz’in terbiyesi altında yetişti. Her an Allah Resulü ile beraberdi.
Bu beraberlik onu, cehaletin pas ve kirine bulaştırmayacak ve nezih bir hayat yaşamasına vesile olacaktı. O, gözünü İslam’da açacak kadar duru, ender insanlardan biriydi.
Allah Resulü’nün amcası Ebu Talip’in maddi durumu iyi değildi. Buna rağmen Ebu Talip,
Allah Resulü Hz. Hatice validemizle
HZ. ALİ NASIL MÜSLÜMAN OLDU?
Bir gün Allah Resulü il Hz. Hatice validemiz, namaz kılıyorlardı. Bunu gören Hz. Ali çok şaşırmıştı. Hayretle onları namazları bitinceye kadar izledi. Resulullah ve Hz. Hatice namazı bitirince Hz. Ali daha fazla dayanamadı ve meraklı bir şekilde:
- Nedir bu yaptığınız?
Allah Resulü bu soruya şöyle cevap verdi:
- Ey Ali! Bu Allah’ın
Hz. Ali o güne kadar Efendimiz’in ağzından en ufak yalan bir söz işitmemişti. Canından çok sevdiği, her yönüyle örnek aldığı böyle bir
Fakat Allah Resulü İslamiyet’i açıktan tebliğ etmek için henüz Cenab-ı Allah’tan izin almamıştı. İnsanları gizliden gizliye dine davet etmekteydi. Bundan dolayı Hz. Ali’nin gördüklerini ve işittiklerini başkalarına anlatması uydun değildi. Hz. Ali’nin bu cevabı üzerine Allah Resulü şöyle dedi:
- Ya Ali! Eğer sana söylediklerimi yaparsan yap, yapamayacak olursan gördüğünü gizli tut kimseye söyleme.
O gece Hz. Ali’nin
Sabah olunca hızlıca Allah Resulü’nün yanına gitti ve o yaşından beklenmeyecek bir cevap verdi. Şöyle diyordu Hz. Ali, Allah Resulüne:
“Allah beni yaratırken Ebu Talib’e sormadı ki, ben de ona ibadet etmem için gidip ona danışayım.” Daha sonra Allah Resulü, kelimeyi şehadet buyurdu: “Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve Resuluhu” Hz. Ali de Allah Resulünün arkasından şehadeti tekrarladı ve Müslüman oldu. O bu tavrıyla Allah Resulünden almış olduğu terbiyenin olgunluğunu da göstermiş oldu.
BEN ALLAH VE RESULÜ’NE İMAN ETTİM
Bir gün Hz. Ali’nin babası Ebu Talib, onu Allah Resulüyle beraber namaz kılarken gördü. Ebu Talip oğlunu bu halde görünce çok şaşırdı ve Hz. Ali’ye şöyle dedi:
- Ya Ali! Senin bağlı bulunduğun bu din nedir?
Hz. Ali:
- Sevgili
Bunun üzerine Ebu Talib, Allah Resulü’nün yanına giderek onunla uzun uzun görüştü. Onu dinledikten sonra oğlu Hz. Ali’ye hak verdi. Kendisi Müslüman olmadı ama oğlu Hz. Ali’nin Resulullah’a tabi olmasına müsaade etti.
Hz. Ali’nin çocukluğu da tertemiz geçmişti. Onun hayat sayfası hep tertemiz, bembeyazdı. Ak yolun hak yolcularının onun hayatından alacağı çok dersler var.
BİR DUA
Bütün kötülüklerden Sana sığınırım
Allah’ım! Şimdi ve gelecekte bildiğim ve bilmediğim hayırların hepsi Sen’den isterim. Bildiğim ve bilmediğim bütün kötülüklerden de Sana sığınırım. Senden, Cenneti ve cennete götürecek söz ve işleri isterim. Cehennemden ve cehennem ateşine sürükleyecek söz ve hareketlerden da Sana sığınırım.
ALTIN ÖĞÜTLER
Allah için iyilik yap ve iyilerle yarış
Mevlana Celaleddin Rumi Hazretleri’nin şu ölümsüz sözleri kulağımıza küpe olmalı:
Allah’ın her an bizi gözetlediğini aklından çıkarma! O, senin her halini bilir. Dilin daima Allah’ı ansın! Allah için sev ve iyilik et, imanın en sağlam kulpu budur!
Bir çift güzel sözle de olsa iyiliği mükâfatlandır! İnsanlara karşı alçakgönüllü, güler yüzlü, tatlı sözlü ol! İyiliğe yönel, kötülükten sakın!
Her işinde sabrı kuşan! Yiyip içtiklerinin temiz ve helâl olmasına dikkat et! Kulağını boş söz, ayıplama, kınama, insanları incitme ve hoşlanmadıkları şeyleri onlara duyurma amacı güden sözlerden koru!
HADİS BAHÇESİ
Bana arkadaşını söyle..
Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: “İnsan, dostunun yaşayış tarzından etkilenir. O halde her biriniz dost edineceği kişiye dikkat etsin.” (Riyazü’s-Salihin, Erkam Yayınları)
Hadisin verdiği mesajlar
1. İnsan, inançlarının ve dostlarının etkisi altında yaşar. İnsanı en çok dostları etkiler. Sonuçta inançları bile dostlarının etkisi altında şekillenir.
2. Dost edinilecek kişiyi başlangıçta inanç ölçüleri içinde ince bir araştırmadan geçirmek gerekir.
3. İnsanın kimlerle birlikte olduğu, nasıl bir yaşayışı tercih ettiğinin göstergesidir.
BİR NÜKTE
Fitrenizi vermeyi unutmayın
Fitre, Ramazan Bayramına kavuşan Müslümanların, kendileri ve bakmakla yükümlü oldukları kişiler için fakirlere vermeleri gereken belli miktarda mal ya da paranın adıdır.
Fitre verecek insan önce bir nefis muhasebesi yapmalı, kendisi bir gün boyu ne kadar parayla karnını doyuracaksa o miktarı, vereceği şükür sadakası fitresi olarak tespit etmeli, o miktardan, ya da daha yukarısından vermelidir.
Yarından sonra bayram. O yüzden şu günlerde fitreyi vermekte fayda var. Çünkü fitre, yoksulların ihtiyaçlarını gidermeye, bayram gününün sevinç ve neşesinden onları da yararlandırmaya yönelik bir yardımdır.
HAZIRLAYAN: Ali DEMİREL-BUGÜN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.