Albay'ın ölümündeki sır perdesi
TANIĞIN 17 YIL SONRA VERDİĞİ İFADE MEZARI AÇTIRACAK
Faili meçhul cinayetler arasında gösterilen Albay Rıdvan Özden dosyasında 17 yıl sonra ortaya çıkan bir tanığın “Cesedini en son ben gördüm, yüzünde bir yara izi yoktu. Kafasının arkasında vardı” ifadesi davanın seyrini değiştirdi.
PKK’yla girilen çatışmada şehit olduğu açıklanan ancak faili meçhul cinayet soruşturması kapsamında mezarı açılacak Mardin İl Jandarma Alay Komutanı Albay Rıdvan Özden’in ölümün nedenine ilişkin 17 yıl sonra ‘cinayet şüphesini güçlendiren’ süpriz bir tanık ortaya çıktı. Olay tarihinde Albay Özden’e yapılan otopsiye katıldığı belirlenen ve aynı zamanda bacanağı olan beyin Cerrahı Mustafa Karaca ifadesinde, resmi otopsi raporunun aksine Albay Özden’in sol kaşının üzerinde yara izi olmadığını söyledi. Albay Özden’in mezarında yapılacak incelemede, kurşunun kafanın arkasından girdiğinin tespit edilmesi durumunda ‘faili meçhul soruşturması’nın derinleştirileceği ve dönemin sorumlularının bilgisine başvurulacağı öğrenildi.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada, Albayın Özden eşi Tomris Özden’in “Otopside eşimin cesedini GATA’da yakınımız olan beyin cerrahı da inceledi ancak kafasının ön tarafından giren bir kurşun izine rastlamadık” sözleri üzerine, otopsiye katılan doktorun ifadesi alındı. İki ay önce savcılığa tanık olarak ifade doktor Mustafa Karaca, ifadesinde “Kafatasının ön kısmında kurşun izi yoktu” dedi. Bu sözler ve oluşan diğer şüpheler üzerine, Albay Özden’in şehitlikteki mezarının ‘cinayet şüphesi’ ile açılmasına karar verildiği öğrenildi.
Yüz bölgesinde hiç yara izi yoktu
Şehit Albay’ın bacanağı olduğunu belirten Karaca’nın, ifadesinde şunları söylediği öğrenildi: “Cesedi asker olduğu için Gümüşsuyu Askeri Hastanesi’ne getirilmişti. Cesedi teslim almak üzere ailesiyle GATA’ya gittim. Özel bir odaya konulan cesedin başına bir er dikmişlerdi. Cesedin baş kısmı sarılıydı. Cesede baktım yüz bölgesinde yara izi yoktu. Ancak başının arka kısmında bulunan sargı bezleri ve petler kanlıydı. Elimle sırt üstü olan cesedin baş kısmındaki sargı bezlerini açıp yarasını kontrol etmek istedim. Alnındaki sargı bezini tıp dilinde verteks olarak tabir edilen başın orta kısmına kadar açtım. Ancak otopsi raporunda belirtildiği gibi sol kaşının 6 cm yukarısında 1x1 ebatında herhangi bir yara yoktu. Sargı bezini daha fazla açmak istedim, odadaki asker engel oldu.”
Çatışma yoktu cenaze 2 gün bekledi
Soruşturma dosyasında ifadeleri yer alan Albay Rıdvan Özden’in eşi Tomris Özden ifadesinde eşinin iddia edildiği gibi alnından değil, ensesinden vurulduğunu, 12 Ağustos günü öldürüldüğünü, ancak cenazesinin 2 gün arazide bekletilip 14 Ağustos’ta şehit edilmiş gibi rapor tutulduğunu öğrendiğini iddia ediyor. Dosyada tanık olarak ifadesi yer alan Uzman Çavuş Adem Kardaş’ta, “Bir çatışma olmadığı halde Özden’in cesedinin iki gün boyunca olay yerinden otopsiye gönderilmediğini” söylüyor.
DETAYLI OTOPSİ YAPILMADI, DELİL SİLAHLAR KAYIP
Dosyada yer alan, Albay Özden’in otopsi zaptındaysa şu saptamaya yer veriliyor: “Kesin ölüm sebebi açılan ateş sonucunda mermi çekirdeğinin kafatasına giriş ve çıkış yapmak suretiyle meydana gelen beyin harabiyeti sonucunda ölüm meydana gelmiştir. Kesin ölüm sebebi belli olduğundan klasik otopsi yapılmasına gerek yok.” Ayrıca olaydan sonra ele geçirildiği iddia edilen üç silahın ekspertiz raporuna göre, silahlardan birinin iğne ve ateşleme mekanizması kayıp. Diğer ikisinin ise o bölgedeki olaylarda kullanılmadığı bilgisi yer alıyor. Albay Özden’in şehit olmadan bir gün önce bugün Ergenekon davası sanığı olan dönemin JİTEM bölge sorumluları Albay Atilla Uğur ve Veli Küçük’le tartıştığı ve ‘infaz edildiği’ iddia edilmişti. Tomris Özden’in, “Beni aldatarak evimden bir takım belgeleri alan, benim o yıllarda mücadele etmekte zorluk çektiğim hatta tehdit aldığım başta Veli Küçük dahil birçok kişinin yakalanması benim iddialarımı doğruladı” ifadelerini kullandığı görüldü.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.