Akşener, İYİ Parti TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu:
"Bu arkadaşlar, 18 yıldır, sıkıştıklarında, Ayasofya'yı gündeme getirirler. Biz sıkıldık, onlar hala sıkılmadı. 'Önerilerinde samimiler mi?' diye merak ettik. Dün Ayasofya'nın cami olarak ibadete açılmasıyla ilgili bir araştırma önergesi verdik...
TBMM (AA) - İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, "Bu arkadaşlar, 18 yıldır, sıkıştıklarında, Ayasofya'yı gündeme getirirler. Biz sıkıldık, onlar hala sıkılmadı. 'Önerilerinde samimiler mi?' diye merak ettik. Dün Ayasofya'nın cami olarak ibadete açılmasıyla ilgili bir araştırma önergesi verdik. Bilin bakalım ne oldu? AK Parti ret oyu verdi. MHP ve HDP çekimser kaldı. Önergemiz reddedildi." dedi
Akşener, partisinin Meclis Grup Toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Akşener, Kovid-19 nedeniyle hayatın kaybedenlere rahmet dileyerek başladığı konuşmasında sağlık çalışanları, güvenlik güçleri, 18 yaş altı ve 65 yaş üstü vatandaşların bu süreç içerisinde büyük fedakarlıklar gösterdiğini söyledi.
Hükümetin salgın sürecindeki politikalarına değinen Akşener, "Salgının başından beri hükümeti defalarca uyardık. 'Aynı gemideyiz, ortak akıl' dedik. Devlet ciddiyetine çağırdık. Milletimizin sesi olduk, önerilerde bulunduk, yanlış icraatlara eleştiriler getirdik. Kimisi yarım, kimisi geç, kimisi hiç uygulanmadı. Sürecin tamamına baktığımızda, virüsle savaşta sağlık çalışanlarımız ve vatandaşlarımız büyük bir başarı gösterirken, kriz yönetimi, önleyici tedbirler ve ekonomik desteklerden sorumlu olan, siyasi irade sınıfta kaldı. Ve geldiğimiz noktada, salgında yeni bir döneme girdik." diye konuştu.
Normalleşmeye dönük adımlar atıldığını anımsatan Akşener, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bir kez daha gördük ki Sayın Erdoğan ve ekibi, hatalarından bir türlü ders almıyor. İşte size, ben bilirimci, istişareye kapalı bir yönetim anlayışının, bizi getirdiği durumun son örneği, geçen haftaki sokağa çıkabilme-çıkamama-tekrar çıkabilme komedisine hep beraber şahit olduk. Salgın sürecinde, dijital iletişim araçlarıyla bütün dünya bir araya geldi. Sanatçılar canlı konserler verdi, sevenleriyle bir araya geldi. Herkes birbiriyle buluştu, ama bir tek bu ülkenin Cumhurbaşkanı, İçişleri ve Sağlık Bakanları ile bir araya gelemedi. Çünkü onlar basın üzerinden anlaşıyorlar. Biri akşam açıklama yapıyor; 'Sokağa çıkma yasağına gerek yok' diyor. Diğeri aynı akşamın gecesinde, hafta sonu sokağa çıkma yasağı ilan ediyor. Bunu haber alan Sayın Erdoğan da ertesi gün, 'gönlünün razı olmaması' gerekçesiyle kararı iptal ediyor. Buradan Sayın Erdoğan'ı uyarıyorum: Normale dönüş süreci, hastalığa dönüş süreci haline gelmesin. Bilim Kurulu'nun önerilerini harfiyen uygulayın. Milletimizin sağlığı yerine, kendi önceliklerinize göre atacağınız aceleci adımlar, milletçe gösterdiğimiz büyük çabanın getirdiği kazanımları kaybettirmesin."
- Bazı gazetecilerin gözaltına alınması
Akşener, millet bir yandan salgınla bir yandan da ekonomik zorluklarla uğraşırken "iktidar ve küçük ortağının" her hafta yeni bir suni gündem oluşturma peşinde olduğunu iddia etti. Hükümetin gündem oluşturmak için her türlü haksızlığı, hukuksuzluğu yapmaktan da geri durmadığını savunan Akşener, "Son örneğini bu haftanın başında yaşadık. Vatan millet sevgisinden, Atatürk sevgisinden, dürüstlüğünden kimsenin şüphe duymayacağı bir gazeteci olan Müyesser Yıldız'ı, İsmail Dükel'i göz altına aldılar. Sebep ne? Terör. Siz terör gerekçesiyle terörün yanından geçmeyen insanları gözaltına alırsanız ancak terör örgütlerini sevindirirsiniz. Ülkemizin terörle olan mücadelesini sulandırır, Türkiye'yi zaafiyete sokarsınız. Ülkenin önemli meselelerini, kendi günlük krizlerinizden çıkmak için sulandırıp, gündem yapmaktan artık vazgeçin. Trol kafasıyla yargı üzerinden tabela yaparak ülke yönetilmez." şeklinde konuştu.
Ayasofya'nın ibadete açılmasına ilişkin tartışmalara da değinen Akşener, bu konunun zaman zaman gündeme geldiğini hatırlattı. Akşener, "Bu arkadaşlar, 18 yıldır, sıkıştıklarında, Ayasofya'yı gündeme getirirler. Biz sıkıldık, onlar hala sıkılmadı. 'Önerilerinde samimiler mi?' diye merak ettik. Dün Ayasofya'nın cami olarak ibadete açılmasıyla ilgili bir araştırma önergesi verdik. Bilin bakalım ne oldu? AK Parti ret oyu verdi. MHP ve HDP çekimser kaldı. Önergemiz reddedildi. İnsana işte böyle ayna tutarlar. Bu utanç size bir süre yeter. Yaşadığınızdan ders alın, daha da milletimizi suni gündemlerinizle meşgul etmeye kalkmayın. Milletimizin maneviyatı oyuncağınız değil, öneriyi getiriyorsanız gerekeni yapacaksınız. Bu kadar basit." ifadelerini kullandı.
- "Milletin gerçek gündemi geçim darlığı"
Akşener, milletin gerçek gündeminin geçim darlığı ve işsizlik olduğunu ancak iktidarın bu soruna karşı üretebileceği bir çözüm olmadığını savundu. Meral Akşener, "Siz, Sayın Erdoğan'a ne istediyse verdiniz, o sizi yarı yolda bıraktı. Siz, Sayın Erdoğan'ı bu ülkeye başkan yaptınız, o sizi değil eşini dostunu kolladı. Siz onu seçtiniz, o sarayı seçti. Şimdi soruyorum size, Türkiye bu anlayışla yönetildikçe nasıl normale dönebilir? Mesele yalnızca sokağa çıkabiliyor olmak değil, mesele gidecek bir iş bulabilmektir. Mesele yalnızca pazara gidebiliyor olmak değil, mesele fileyi doldurabilmektir. Mesele yalnızca hayatta kalmak değil, mesele refah içinde yaşayabilmektir." dedi.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın ekonomi politikalarını da eleştiren Akşener, "Tarımdan ekonomiye, sağlıktan milli güvenliğe, eğitimden kalkınmaya ve dış politikaya kadar birçok alanda öneriler sunuyoruz. 'Şöyle yaparsanız ülkemiz ve milletimiz için daha iyi olur.' diyoruz. Yol, yordam gösteriyoruz ama bir kulaktan giriyor, diğerinden çıkıyor. Akıllarında kala kala, Hazine ve Maliye Bakanı’na 'Damat' diye hitap etmem kalıyor. Meselelere duydukları ilginin derinliği maalesef bu kadar. Ben 'Damat Bakan' diyorum diye kızıyorlar ama bakın Damat Bey bizzat kendisi itiraf etmiş. Kendisinin en büyük meziyeti damat olmakmış. En önemli meziyeti damat olmak olan birini, bakan yapmak sorun olmazken, benim damada damat demem neden sorun oluyor ki?" diye konuştu.
Açıklanan ekonomik paketlere de değinen Akşener, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Damat Bakan yine bir paket açıkladı, biliyorsunuz. Ekonomik destek paketi diye açıkladığı tüm paketlerden hep borç para çıkmıştı, bakalım bu sefer ne çıkmış? Sokağa çıkmayın derken uçak biletlerinde vergi indirimi yapan bu kafa, 'İşsizim, para yok.' diyen vatandaşa 'uygun krediyle ev al.' diyen bu kafa, bakalım bu sefer ne yapmış? Bütüncül bir plan var mı? Her zamanki gibi yok. Kim kollanıyor? Müteahhitler, şaşırdık mı? Tabii ki şaşırmadık. Çünkü Damat Bey'in, salt inşaatla büyüyüp kalkınacağımızı düşünen bir ekonomi anlayışı var. Peki ne yapılıyor? Enflasyonun altında faizlerle yine inşaat sektörü kurtarılıyor. Ne pahasına? Bu ülkenin milli değeri olan kamu bankalarını, korkunç bir zarara uğratma pahasına. Üreten, istihdam yaratan işletmelere yüzde 9,5, ev alacaklara yüzde 7,7 faiz uygulanıyor. Bu bankalar yüzde 8 ile borçlanıyor. Sonuç ne oldu? Konut fiyatları, bir haftada yüzde 10 arttı. Kim kazandı? Müteahhitler kazandı. Kim zarara uğradı? Bu devletin bankaları, yani bizler. Bakın tekrar belirteyim, bu ülkenin kamu bankaları hepimizindir. Bu bankaların ettiği zarar, vatandaşımın ödediği vergiden, hepimizin cebinden çıkıyor. Ziraat Bankası'nın birinci görevi, inşaat sektörünü kurtarmak değil, çiftçimize yardım etmek, kırsal kalkınmaya destek olmaktır."
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli'nin tarım politikalarını eleştiren Akşener, Türkiye'nin tarımda kendine yetebilen ülkelerden biriyken son 18 yılda, her şeyi ithal eden bir ülke haline geldiğini ileri sürdü. Akşener, tarımdaki hasılanın son 10 yılda, 75 milyar dolardan 45 milyar dolara, tarımdaki nüfusun ise yüzde 7’ye düştüğünü belirtti.
Tarımın, Türkiye'nin en büyük genişleme alanlarından birisi olduğuna dikkati çeken Akşener, şöyle dedi:
"Türkiye'nin bütçe açığı sorunu var değil mi? Yaklaşık 55 milyar dolar. Düşünün, 75 milyar dolardan 45 milyar dolara düşürmek yerine, tarım hasılamızı, 100 milyar dolara çıkartmış olsaydık ne olurdu? Bütçe açığımız büyük oranda azalır, daha düşük faizle borçlanabilirdik. Türkiye’nin tarımda küresel bir oyuncu olabilecek potansiyeli var. Ancak bu vizyonsuz yönetim anlayışıyla bu potansiyelin henüz çok azını kullanıyoruz. Türkiye, Avrupa'nın en geniş tarım alanına sahip ülkesi. Oysa tarım ihracatımız sadece 17 milyar dolar. Türkiye'nin onda biri bile toprağa sahip olmayan Hollanda, 100 milyar dolar tarım ihracatı yapıyor. Fransa, Almanya, İspanya, İtalya, Belçika, İngiltere ve hatta Polonya bile Türkiye'den daha çok tarım ihracatı yapıyor. Toprak, iklim, su bizde ama parayı onlar kazanıyor."
- Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "İstiklal Harbi'miz sonrasında, dünyadaki büyük dönüşümleri gerçekleştirmekte yeterince başarılı olamamıştık." şeklindeki konuşmasını aktaran Akşener, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu ne demek Sayın Erdoğan? Atatürk'le hesaplaşmaktan kurtul artık. Atatürk kompleksinden sıyrıl, bir rahatla artık. O beğenmediğin Atatürk, savaştan çıkmış, yanmış, yıkılmış bir Türkiye'de, Cumhuriyeti kurdu.1929 büyük dünya buhranına rağmen, uçak, vagon, kağıt, Sümerbank ve Şeker fabrikalarını yaptı. İş Bankası'nı kurdu. O beğenmediğin insan, bunların hepsini 15 yılda yaptı. Peki 18 yılda, sen ne yaptın Sayın Erdoğan? Olanı sattın. Müşteri garantili yol, köprü, havaalanı yaptın. Ha, bir de duble yol yaptın. Söyle bakalım, Atatürk’ün yapamadığı neyi yaptın Sayın Erdoğan? Kendine gel Sayın Erdoğan. Cin fikirli Saray danışmanlarının güdümünde aldığın kararlar yüzünden, sermaye Türkiye'den kaçıyor. İhtişam hayallerin yüzünden, bu ülkede yatırım yapılmıyor. Damadın ekranlara çıkıp nepotizmin bayrağı gibi sallandığı için insanlar iş bulamıyor. Devletin bağımsız kurumlarını, il başkanlıklarına çevirdiğin için kimse ülkenin geleceğine güvenmiyor."
"Memleket masasında buluşalım" çağrısını yineleyen Akşener, Türkiye'deki sıkıntıların çözümü için öncelikle iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçilmesini istedi.
İYİ Parti’nin yükselişinin devam ettiğini, Türkiye'deki herkesin derdiyle dertlendiklerini kaydeden Akşener, "Biz merdivenden çıkarken, onlar asansörle iniyor. Yolumuz uzun, yolumuz çetin. Biz çıktıkça, onlar çirkinleşecekler. Biz makulü savundukça, onlar kabalaşacaklar. Biz hakikati söyledikçe, onlar iftira atacaklar. Biz milletimizi dinledikçe, onlar daha çok bağıracaklar. Ama milletin sesini susturmayı başaramayacaklar." diye konuştu.
Akşener'in konuşma yapacağı grup toplantı salonun girişinde milletvekilleri, basın mensupları ve görevlilerin ateşi ölçüldü.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.