Akıldan geçen küfür günah mıdır?
Aklınıza istemeden gelen kötü düşünce ve küfürler günah mıdır? İşte cevabı...
Ben (hâşâ) Allah’a karşı küfrettiğimi düşünüyorum. Bundan çok rahatsızım. Sinirli ve tedirgin olduğum anlarda Allah’ı düşündüğümde veya Allah aklıma geldiğinde aklımdan küfürler geçiriyorum. Bunu kalben tasdik edip, irademle söyledim gibime geliyor ama tabii ki çok üzülüyorum.
Böyle şeyleri düşünmeniz, aklınıza gelmesi sizi hiçbir zaman küfre düşürmez, imanınıza zarar vermez.
Çünkü bu sözleri dilinizle söylememiş, kalben tasdik etmemişsiniz. Üstelik bunları düşündüğünüzden dolayı üzülüyorsunuz.
Üzülmeniz, böyle bir düşünceye sahip olmadığınızı gösteriyor. “Söyledim gibime geliyor” diyorsunuz ya, işte bunun tek adı vardır: Vesvese…
Vesveseyi insana şeytan verir, şeytan aklına getirir. Söylemişsin, tasdik etmişsin gibi baskı kurar.
Bu tür vesveselerde şeytan önce şüpheyi kalbe atar, fakat kalp hemen tepki gösterir, savunmaya geçer. Bu esnada savunmayı bırakır da kabul ederse, şeytan birinci atışta hedefe isabet ettirmiş olur.
Fakat kalp kabul etmezse, şeytan orada bir iz bırakır, sonunda bir leke oluşturur. Bir süre sonra hayal aynasına imana aykırı bazı pis düşünceler yansır, Bu görüntü ve leke kalbin hırçınlaşıp feryat etmesine, sıkılıp daralmasına kâfi gelmiştir. Sonunda “Eyvah!” diyerek ilk hastalık mikrobunu kapar ve ümitsizliğe düşer.
Vesvese mikrobunu kapan insan, kalbinin Allah’a karşı edepsizlik ettiğini sanır, telaşa kapılır, titrer ve birdenbire heyecan dalgası bedenini sarar.
Böyle bir vesveseye kapılan insan öncelikle telaşa düşmemeli, endişe etmemelidir. Telâş ve endişeye sebep olan şeyin gerçekte var olması gerekir. Çünkü kalbe gelen düşünceler hayal ürününden başka bir şey değildir. Hayalden geçen küfürlerin ve çirkin sözlerin de bir değeri ve bir önemi yoktur. Üstelik insana bir zarar da vermez.
Bunun için insanın küfre iten şeyleri hayal etmesi onu küfre götürmez. Çünkü bir şeyin hayalden geçirilmesi bir karar ve hüküm sayılmaz. Oysa küfür sözlerin ve çirkin kelimelerin dille ifadesi bir hükümdür. Küfrü ve çirkin sözü hayalinden geçiren insan bunu söylemiş değildir ki mes’ul olsun, günaha girsin, imanı gitsin…
Kalbe gelen küfür sözler kalpten gelmiyor, bunun için kalbe ait değildir. Çünkü bu sözlerden kalp rahatsızdır; sıkılıyor, daralıyor. Kalbin bir ürünü olmadığı için bir kuruntu ve evhamdan başka bir şey değildir.
İnsanın kalbine gelen, hayal aynasına yansıyan bu çirkin/küfür sözler şeytanın santralinden geliyor.
Kalpte melek ilhamı ile şeytan vesvesesinin birbirine yakın olması insana bir zarar vermez.
Vesvese nasıl olursa zarar verir?
İnsan vesvesenin zarar vereceği vehmine kapılır, zarar verdiğini düşünürse zarar görür. Böylece kalbini sıkıntıya sokmuş, ıztıraba sürüklemiş olur. Çünkü hayali hakikat sanmıştır. Bir şeytan işi olan vesveseyi kendine mal etmiştir.
Yani vesvesenin zarar verdiği kanaatine varmış, zarar görmüştür. Tehlikeli sanmış, tehlikeye düşmüştür. Zaten şeytan da böyle bir şeyi istemektedir ve şeytanın dediği olmuştur.
Bundan kurtulmak için hemen şeytanın şerrinden Allah’a sığınmak lazım, başta “Euzü” duası olmak üzere Felak ve Nas surelerini okuyarak içinden vesveseden kurtulmak lazım.
Üstad Bediüzzaman, vesvese hadisesinin çözümünün ne kadar basit olduğunu bize şöyle anlatıyor:
“Ey maraz-ı vesvese ile mübtela! Biliyor musun vesvesen neye benzer? Musibete benzer. Ehemmiyet verdikçe şişer. Ehemmiyet vermezsen söner. Ona büyük nazarıyla baksan büyür. Küçük görsen, küçülür. Korksan ağırlaşır, hasta eder. Havf etmezsen (Korkmazsan) hafif olur, mahfi kalır. Mahiyetini bilmezsen devam eder, yerleşir. Mahiyetini bilsen, onu tanısan gider."
mektebi suffa
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.