AK Parti Sözcüsü Çelik, MYK toplantısına ilişkin açıklamalarda bulundu
"AB bir yandan eleştiri getiriyor, bir yandan da fasılları açmıyor. Fasıl açmak için bir ön şart olmaz"- "Müzakereye yanaşmıyorsunuz, o zaman yaptığınız şey değerlendirme ve eleştiri olmuyor. Sadece bu konularda Türkiye'ye karşı bir negatif koz gibi...
ANKARA (AA) - AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Avrupa Birliğinin (AB) sınır güvenliği söz konusu olunca Türkiye'yi takdir ettiğini belirterek, "Ama 18 Mart mutabakatının diğer maddelerini gündeme almıyorlar. Bu sadece al ver ilişkisine dayanan bir siyasi iki yüzlülükten başka bir şey değildir." dedi.
Çelik, parti genel merkezinde, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Afrika ziyaretine yönelik eleştirilerin yapıldığını hatırlatan Çelik, "Türkiye'nin Afrika'daki varlığını sorgulayanların, sömürgeci bir bakış açısıyla gelişmeleri yorumladığını" söyledi.
Türkiye'nin, Afrika'da herhangi bir ülkeye karşı değil, Afrika'yı sömürmek isteyenlere karşı, eşit ortaklık temelinde ilişkiler geliştirmek için bulunduğuna dikkati çeken Çelik, "Dolayısıyla Afrika'da sömürgeci olarak bulunanların ve sömürge tarihine imza atmış olanların, bugün oraya eşit ortaklık çerçevesinde giden Türkiye'yi sorgulamaları da ibretlik bir durumdur. Eski sömürgecilere yeni sömürgeciler eklenmiş. Dolayısıyla Türkiye'nin varlığını bu şekilde sorgulayanların, aslında 'Afrika'yı sömürülmesi gereken bir yer' olarak kodlaması hiç sorgulanmadı." diye konuştu.
Türkiye'nin 2002'de Afrika'da 12 büyükelçiliğinin bulunduğu, bugün itibariyle bu sayının 43'e çıktığı bilgisini veren Çelik, bu gelişmenin Türkiye ile Afrika ülkeleri arasındaki ilişkinin güçlendiğine dair somut bir gösterge olduğunu vurguladı.
Türkiye'nin kıtaya yaptığı yatırımlar ve insani faaliyetlerin bu tablonun oluşmasında oldukça etkili olduğunu işaret eden Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Afrika'ya yeni ziyaretlerinin planlandığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Azerbaycan ziyaretine de değinen Çelik, ziyaretin bölge ülkelerine yönelik güçlü ve pozitif mesajlar içerdiğini, aynı zamanda Azerbaycan'ı taciz eden bazı ülkelere karşı da Türkiye'nin her zaman Azerbaycan'ın yanında olduğunu gösteren bir tabloyu ortaya koyduğunu ifade etti.
Ziyaretin, Ermenistan için de bir fırsat olduğunu vurgulayan Çelik "Ermenistan, Azerbaycan'a karşı saldırganlığından vazgeçerse makul ve medeni bir ülke gibi davranmaya başlarsa, bölgede kurulacak istişare mekanizmasının bir parçası olacaktır. Bunu, Azerbaycan'ın kabul etmesi ile Türkiye de tabii ki kabul edecektir." görüşünü paylaştı.
- 10 büyükelçinin "Kavala" açıklaması
Tutuklu yargılanan Osman Kavala'nın serbest bırakılması için 10 büyükelçinin çağrı yapması ve sonrasında Türkiye'nin verdiği tepkiye ilişkin açıklamalarda da bulunan Çelik, büyükelçilerin Viyana Sözleşmesi'nin 41. maddesine göre davranmak durumunda olduklarını dile getirdi.
Türkiye'nin egemen bir hukuk devleti olduğunu, bu değerlere yönelik olumsuz bir üslubu asla kabul etmeyeceklerini belirten Çelik, şöyle devam etti:
"Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu şekilde, bunun hiçbir şekilde kabul edilemeyeceği, Türkiye Cumhuriyeti'nin bunu topyekun reddedeceği şeklindeki irade, açık ve net bir iradedir. Büyükelçileri, kendi ülkeleri ile ülkemiz arasındaki ilişkilerin iyi olması için çok önemli işler gören değerli misafirler olarak görüyoruz. Ülkeler birbirlerini eleştiren, birbirlerinin politikasını kritik eden çeşitli dönemlerden geçebiliyor. Bu dönemlerde bile büyükelçilerin, diplomatik başarısını ortaya koyarak, ilişkilerin hasar almadan tekrar eski yoluna girebilmesi için diplomatik bir perspektif ortaya koyduğu zaman, hem diplomatik görevini doğru yapmış oluyor hem ülkesinin burada temsilini doğru yapmış oluyor. Ama bu son 10 büyükelçi olayında gördüğümüz gibi yapılan iş, ne diplomatların saygınlığına uygun bir iştir ne de diplomatik misyona uygun bir davranıştır. Umarız bundan sonrasında bu ve benzeri durumlar tekrar etmez. Buradaki çifte standardın da net bir şekilde altını çiziyoruz. Büyükelçilerin müdahalesine bile ses çıkarmayanların başka alanlarda iç siyaset adına hükümetimize dönük saldırganlıklarını da not ettiğimizi ifade etmek isterim."
- "23. ve 24. fasıllar açılmalıdır"
AB'nin gündemini de yakından takip ettiklerini, bu kapsamda en çok konuşulan konuların başında yargı ve temel hakların geldiğini anımsatan Çelik, yargı, temel haklar, adalet, özgürlük ve güvenlik konularının taraflarca konuşulması için 23. ve 24. fasılların açılmasını beklediklerini aktardı.
AB'nin söz konusu başlıklarda Türkiye'yi eleştirmesine rağmen bu başlıkları içeren fasılları açmamasını çelişki olarak değerlendiren Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"AB bir yandan eleştiri getiriyor, bir yandan da fasılları açmıyor. Fasıl açmak için bir ön şart olmaz. Müzakereye yanaşmıyorsunuz, o zaman yaptığınız şey değerlendirme ve eleştiri olmuyor. Sadece bu konularda Türkiye'ye karşı bir negatif koz gibi kullandığınız ortaya çıkıyor. Türkiye'de yargı ve temel haklar, adalet, özgürlük ve güvenlik konularını gerçekten konuşmak istiyorlarsa ve bu konuda samimilerse o zaman fasılları açmalılar. Eğer Türkiye tarafı sizi tatmin edecek bir perspektif ortaya koymazsa o zaman faslı kapatmazsınız. Masaya oturmaya bile yanaşmıyorsunuz. Ondan sonra da söylediğiniz eleştirinin ciddiye alınmasını bekliyorsunuz. Dolayısıyla burada yapılan şeyin, samimi bir şekilde ilerleme raporu maddesi gibi görülmesi mümkün değil. 18 Mart mutabakatının bütün boyutlarıyla uygulanması gerekirken buna da uymuyorlar. Mutabakatı sadece göç maddesine indiriyorlar. Gümrük Birliğinin güncellenmesi gibi konular hiç gündeme alınmıyor. Bu, aslında AB'nin altına imza attığı mutabakatından çekildiğini ve imzaya sadık kalmadığını gösteriyor. Göç meselesinde Türkiye'nin insani tavrı söz konusu. Onların kendi sınır güvenlikleri açısından işe yaradığı için bunu takdir ediyorlar. Ama mutabakatın diğer maddelerini gündeme almıyorlar. Bu sadece al ver ilişkisine dayanan bir siyasi iki yüzlülükten başka bir şey değildir."
Çelik, AB'nin kendisini ilgilendirmeyen Ege, Akdeniz, Kıbrıs gibi konularda müdahil olmaya çalıştığını, bu gelişmeler karşısında hakem taraf gibi hareket ettiğini vurgulayarak, Kıbrıs Türklerini sistematik olarak görmezden gelen bir yaklaşımı kabul etmeyeceklerini belirtti.
(Sürecek)
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.