Adnan Hoca kıyamet tarihi verdi
Adnan Oktar, Çırağan sarayında iftarda buluştuğu gazetecilere inanılmaz açıklamalar yaptı. Bakın neler söyledi?
Kürt Açılımı
Bizim bu konudaki kanaatimiz şu, sadece demokrasi ile, sadece zenginlikle bol yiyecek, içecek sağlamakla Güney Doğu sorunu çözülmez. Çünkü orayı bizden kopartmaya azmetmiş, kararlı büyük devletler, kararlı bir politika ve kararlı bir düşünce var. Özgürlük çok güzel ve hepimizin istediği birşey, ama çözüm değildir. Orda manevi kalkınma ve manevi hamle ve ordaki insanlarımızı bağrımıza basmamız, onlara olan sevgimizi, muhabbetimizi, saygımızı onlara verdiğimiz değeri çok güzel vurgulamamız gerekiyor. Yani kaybettiğimiz bir kısmını manen kazanmamız gerekiyor. Bu da çok ehemmiyetli, eğer bu böyle olmazsa, sistemli politika olduğu için ve bu konuda kararlı oldukları için, Güneydoğu'yu 10 veya 20 yıl içinde vermeyi düşünüyorlar. Ama tabi ki Türk- İslam Birliği ile bu tam tersine dönecek, bu ayrı bir mesele. Ama ben tehlikeye dikkat çekiyorum, bu yönü ile bu konuda son derece titiz olunması gerekiyor. Sahip çıkılması gerekiyor.
Ermenistan konusu
Biliyorsunuz, Ermenistan ile Türkiye'nin birleşeceğini ben bir yıl önce söyledim. Daha hiç gündemde yokken. ' Nasıl olur böyle birşey imkansız diyorlardı". Ben bunun kilit konu olduğunu söyledim. Ondan sonra Türk- İslam Birliğine geçiş olacağını, Azerbaycan'ın da sırada olduğunu, Suriye ve Irak ile de birleşeceğimizi belirttim. Yani birleşeceğimizden kastımız, pasaportun gereksiz olmasıdır. Vize işlemi ve pasaporta gerek kalmayacaktır, bunu söylemiştim. Bakın aynı dediğim gibi çıktı, Suriye'nin ileri gelenleri, devlet yöneticileri, bizim yöneticilerimiz anlaştılar, vizeyi kaldırdılar. Vize konusunda bir anlaşma var. Arkasından pasaporta da gerek kalmayacak.
Ermenistan ile de son görüşmeleri yapılıyor, ama Ermenistanla görüşürken bunları mahçup edecek tarzda bir harekete yok, bunlar hakikaten şefkat isteyen insanlar, sevgi isteyen insanlar. Yani eski dönemin yeniden gelmesini isteyen insanlar. Milleti sadıkadır Ermeniler. Bizim askerlerimizi mehmetçiğimizi zamanında biz Ermeni paşalara teslim ediyorduk ve Ermenilere devletin kilit noktalarına görev veriyorduk.
Şefkatle yaklaşılması lazım. Kemik karşılaştırmaları, kemik sayısı tesbitleri bunlar son derece tehlikelidir, zaten bunu söyledikten sonra bir daha bu gündeme gelmedi. Çok şükür bu iyi bir gelişme. Sadece sevginin gündemde tutulması lazım. Ben dedim Dağlık Karabağ'dan çekilecekler dedim, nitekim çekiliyorlar. Laçin Koridoru açılacak inşaAllah açarlar dedim, Laçin koridoru da açılıyor. Türkiye, Azerbaycan arasındaki bağı sağlayacak. Cumhurbaşkanımız Ermenistana gittiğinde, Ermeni anıtının da ışığını söndürmüşlerdi.
Demek ki bunu düşünüyorlar, biliyorlar. Gereğini yapacaklardır, sadece istedikleri samimi sevgi, şevkatdir. Sert açıklamalar, töhmet altında bırakacak açıklamalardan şiddetle kaçınmak lazım. Ben böyle bir üslubu gördüğümde şahsen utanıyorum. Bir avuç küçük bir ülke içerisinde sıkışmış durumdalar. Tabi ki onları da ordan kurtaracağız. Allah'ın izni ile İsrail'e kadar bizim sevgi bağımız. Çinin böğrüne kadar, Azerbaycanı, Türkistanı, Kazakistanı, Libyayı, Fas'ı, Tunus'u hepsini içine alacak. Bizim devrimiz artık şefkat devri. Geçen günler Amerika ile bir radyo konuşmamız oldu, orda bir Amerikalı vatanda, eskiden bir film artistiymiş ama tanınmış bir sunucu, dünyanın 1/3'nün Hz. İsa tarafından katledileceğini söylüyor.
Ne kadar tehlikeli bir şey ve ne kadar tehlikeli bir çalışma bu. Bazı cahil Müslümanlar da aynı şekilde Hıristiyanların ve Musevilerin böyle kitle halinde yokedileceğini, dünyanın kan denizine döküleceğini, atların karnına kadar kan geleceğini iddia ediyor. Bir kısım cahil Museviler de hem Hıristiyanların hem Müslümanların kanlarının akıtalacağını iddia ediyorlar. Bu Deccaliyettir. Antikrist düşünce budur. Süper tehlikeli birşey bu. Bunun olmadığını söyledik. Bundan sonra savaş yok. Bundan sonra barış var. Şu ana kadar ne söylediysem çıktı gördünüz. Bundan sonra da bu böyle olacaktır. İnsanlık mutlu olacaktır, rahat olacaktır.
Kıyamet vakti ile ilgili açıklamaları,
2120'ye kadardır dedim kaianatın ömrü. Peygamberin hadislerine dayandırıyorum ben bunu. Bu dediğim doğru. Yani bir kere Türk- İslam Birliğinin olduğunu insanlar gördüğünde, bu dediklerimin de doğru olduğunu görecekler. Bakın sağlaması mümkün. 10 veya 20 yıl içinde diyorum....
2120 gibi de kıyamet kopacak, yani torunlarımızın torunlarını kıyamet karşılayacak. O kadar yakın. Ama bu önümüzdeki yıllar, Türk- İslam birliğinin altın çağı yılları, muazzam mutlu ve güzel bir gelecek bizleri bekliyor. Şu anki faaliyetler o yöndedir. Yani Türk İslam Birliğini imkansız görüyorlardı, çığ gibi yayılıyor şu an, ve bunun olduğunu milletimiz görecek. O arada da bu Güneydoğu sorunu hallolmuş olacak. Yani bu konuda telaş etmesin milletimiz. Güneydoğu evelAllah asla vermeyiz. Kıbrıs'ı asla vermeyiz. Yani hiçbir yerden bir karış toprak vermeyiz. Öyle bir konu olmaz. Bunun telaşı da yersiz. Ama manevi kalkınmaya önem verilmesi, manevi yönde çalışma yapan, sivil toplum kuruluşlarına destek verilmesi de çok önemli. Hayati konu olarak görüyorum.
Siyaset ile ilgili bir gazetecinin sorusuna Adnan Oktar'ın cevabı:
Benim siyasetçiliğim politika anlamında bir siyaset değil, ben her zaman evimdeyim. Kendi halimdeyim, benim ki fikir vermek, düşüncelerimi ifade etmek. Ama şu ana kadar ne söylediysem çıktı. Gördünüz, yani hiç sözümü geri almadım. Ama benim bir liderlik iddiam yok, yani beni zorla getirseler ben kabul etmem. Herhangibir parti kurmak veya siyase atılmak gibi, asla ve kesinlikle hatta gülerim ben böyle bir şeye.
O konuda son derece kararlıyım. Öyle birşey mümkün değil. Ama fikrim ve düşüncelerim daima iktidar oluyor, bu çok önemli. Yani fikir önemlidir, düşünce önemlidir. Ben niçin liderliğe veya yönetici olmaya ihtiyaç duyayım. Yazı yazdıktan sonra, konuşabildikten sonra, fikir verdikten sonra bu konuda bizim çok fazla yetenekli insanımız var. Çok kaliteli liderlerimiz var, yani böyle bir şeye hiçbir şekilde ihtiyaç yok. Böyle birşeye de hiç niyetim yok ayrıca.
Doğu Türkistan Sorunu,
Şu an İslam Aleminin dünyanın bir numaralı meselesi budur. Türk- İslam birliğini isterken en ziyade bu belanın ortadan kalkması için istiyorum. Çocukluğumdan beri benim bilinçaltımda bir öfkedir bu söyleyeyim. Yani şiddetli bir öfkedir. 35 milyon insan katledilmiştir ve şehit edilmiştir. Ben hepsinin şehit edildiğine inanıyorum. Daha hala geçenlerde 10 bin tane kızımızı alıp götürdü kızılçin. Nereye götürdüklerini, ne yaptıklarını bilmiyoruz. 10 binin üzerinde yine kardeşimizi alıp tutuklayıp götürdüler. Her gideni şehit ediyorlar. Yani Çin'de mahkeme, kanun nizam diye birşey yok. Ve dünyada Çin'e saygı duyuyor. Çin'in bu yönde saygı duyulacak hiçbir yönü yok. Akıllarını başlarına almaları gerekiyor bunların. Ve bütün dünyanın üzerine gitmesi gerekiyor. Yani düşünün evinizde oturuyorsunuz, çekik gözlü adamlar içeri giriyor 'hadi yürü gidiyoruz" diyorlar.
Ve bir daha geri dönme yok. Avukat tutamıyorsun, savcı hakim diye bir konu yok. Yani tek cezası var. Ölüm. Bir kişinin ihbar etmesi yeterli oluyor. Mesela Ham çinlileri var biliyorsunuz özel oraya yerleştirdiler. Cinayete yatkın tipler. Yani böyle kan dökmeye yatkın tipler. İhbar ediyor, ben gördüm diyor, konu bitiyor.
Yani adamların sözü senet gibi. Ve bir kişinin ihbarı üzerine o insan delik deşik, şehit ediliyor. Buna karşı biz tabi internet sitemizden yayınlar yapıyoruz, kitaplar çıkardım, dergiler çıkardım ama Çin'e karşı bütün dünya sessiz. Amerika sessiz, Rusya sessiz, herkes sessiz. Bu çok acayip birşey. Çin hafif bir ambargo ile bile dize getirilebilecek bir ülkedir. Hafif bir ambargo. Mesela 15 gün ambargo uygulansa Çin'in dizi hemen yere değer. Bu kadar kolaydır. Bütün mesele değer vermekte. Mesela Doğu-Türkistandaki kardeşlerimizin birinci sınıf insan olduğuna, değerli insanlar olduğuna dair dünyanın kanaatinin gelmesi lazım. Yani bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın mantığı var birçok ülkede, bunu şiddetle gündeme getirmek lazım. Herkesin bu konu üstüne gitmesi gerekiyor. Bakın dikkat ederseniz bir konu oluyor, ama üstüne gidilirse halloluyor. Bir Alman mesela burda tutuklanıyor yer yerinden oynuyor. Orda 10 bin kişi bir gecenin içinde tutuklanıyor ve üstelik şehit ediliyor, buna hiç kimsenin haberi dahi olmuyor, sessiz sedasız hallediliyor. Onun için yeri yerinden oynatmamız lazım. Bu konunun üzerine ehemmiyetle gitmemiz gerekiyor. Ama halloluncaya kadar hergün.
İslam Birliğine Türkiyenin Liderliği
Bana inanın güvenin ben bütün Türki devletlerle bağlantı halindeyim, bütün İslam ülkeleri ile bağlantı halindeyim. Hepsi Türkiye'nin istisnasız. lider olmasını istiyorlar. Yani bir tane ben bunu kabul etmiyorum diyen yok. Çünkü doğal bir liderdir Türkiye. Osmanlı döneminden kalma doğal lider. Ve İslamiyetin en güzel yaşandığı, en demokratik en aklı başında, uç düşüncelerden arınmış, fanatik düşüncelerden arınmış, Müslüman kitlesi burdadır. İslamı en ideal anlayışta, dünyayı anlatacak yapı Türkiyededir.
Türkiye' nin İslam dünyasına olan liderliğine Suudi Arabistan ve diğer ülkeler ne diyecekler?
Suudi Arabistan'ın eli mahkum, ya mahvolacak, ya bunu kabul edecek, yani çünkü Filistinde sel gibi kan akıyor. İsrailden de kan akıyor. Ben onlara da acıyorum. Duvarların arkasına geçtiler, zor hayat şartları içinde yaşıyorlar ve hergün ölüm korkusu içerisindeler. Ben onlarla da görüşüyorum. Afganistanda günde 100- 200 kişinin şehit edilmesi, çok sıradan bir olay. Irak da da yüzlerce binlerce insan şehit ediliyor, çok sıradan bir olay olarak görülüyor.
Suudi Arabistan'ın son derece lehine olan bir olaydır. Bir kere vehabi nefreti kalkacaktır. Onlar huzur içinde yaşayacaklardır. Dış dünyaya rahatça açılacaklardır. Muazzam bir askeri, sosyal ve siyasi şemsiye içinde olacaklardır. Yani bu onlar için müthiş birşey, gelecekleri için de müthiş birşey.
Benim tanıştığım museviler bütün musevi cemaatlerinin ileri gelenlerinden oluşuyor ve hepsi ittifakla bu birliği destekliyorlar ve bunda huzur bulacaklarını biliyorlar, yani bu tarz insanlardan da çok bizar olduklarını da söylüyorlar.
Ortadoks musevileri benim konuştuğum museviler, yani en uç olarak bilinen museviler. Budaki iyi niyeti ve burdaki güzeliği görmüş durumdalar. Israrla istiyorlar, sadece hristiyanların evanjelikler ve protestanlarda bir sorun çıktı, onu halletmeye çalışıyoruz. Yani geçen gün yaptığımız konuşma oydu. Çünki 2 milyar 250 milyon kişinin katedilmesinden bahsediyorlar yani, bu tam bir deccalik ve müthiş bir zulümdür bu. Nerde sevgi Hz. İsa sevgi peygamberidir, muhabbet peygamberidir, affedicidir, şefkat insanıdır, burada li kanlı bir insandan bahsediyorlar, bu deccaldir bahsettikleri ve bunun yanlışlığını anlattık, tabi sözüma anlamazlıktan geldi, ben dedim ki samimi olan herkes cennete girer dedim. E işte diyor kötü insan kendisini samimi buluyordur, halbuki orada Allah'ın samimi bulması önemli. Yani onu bile akledemiyor Allah'ın samimi bulduğu insanlar cennete girecektir.Yoksa namaz kılmak, oruç tutmayla cennete giren yok. Yani namaz kılar adam ama cehennemin ortasına girer. Samimi olacak, o zaman girebilir, ben bunu söyledim.
Hatta böyle çarpıtmaya da çalıştı, satanistler de mi cennete girecek dedi, ben de satanistler tabii ki cennete gitmez dedim. Özelikle uç örnekler veriyor, kendince kurnazlık yapıyor ama internet sitemiz tabi çok büyük bir site olduğu için böyle ufak tefek oyunlarla böyle netice alamazlar.Yine daha geniş açıklama koydurdum bugün internete bu konuda yakın zamanda hallolacak diye düşünüyorum. Çünki Joel Richardson var, onların önemli insanları protestanların ileri gelenlerinden buraya geldi misafirim oldu, bizzat gözleriyle gördü müslümanların kişiliğini, karakterini ve övüyor anlatıyor ve gayette de iyi oluğumuz kanaatinde. Evanjelikler aslında buna hazırlanıyorlardı, yani müslümanları deccal ordusu gibi göstertip dünyadan tamamen ortadan kaldırmaya kalkıyorlardı, düşünüyorlardı.Buna engel olduk.
Benim gördüğüm George Bush'u da kandırmışlardı bu konuda, böyle bir inanca sevketmişlerdi. Irak'tan Afganistan'dan başlayarak böyle bir operasyon düşünüyorlardı. Ve uzun vade de Türkiye'ye gelecekti düşünüyorlardı, hatta Türkiye'ye Yecuc Mecüc'ün Yecuc'ü diyorlar. Mesela süper tehlikeli bir söz bu zalimane birşey.Türkler şefkatiyle merhametiyle sevgisiyle dindarlığıyla bilinen bir millet. Bütün dünyayı kucaklayıp, bütün insanlığı kurtarmaya çalışıyor. Yecuc'le mecuc'le ne alakası var Türkler'in. Onun için gizli zeminde büyük bir mücadele devam ediyor şu an.
Allah'a çok şükür biz bu oyunu bozduk. Yani bu çok büyük bir oyundu, bu oyunu bozduk. Yani uzun vadede İslam aleminin, bakın 2 milyar 250 milyon insanı şehit etmeyi düşünüyorlar ve bunu dini kitaplarına dayandırarak yapıyorlardı ve bunun yanlış olduğunu izah etim, anlattım ve büyük bir kesiminin de şu anda kanaati geldi, ama kanaati gelmeyenlere de biz bunu anlatacağız. İncil'de evet büyük bir savaştan bahsediliyor ama bu birinci dünya harbi ve ikinci dünya harbidir, bu gelip geçmiştir, bu bitti. Bu Hadisler'de de var Peygamber Efendimiz de söylüyor (s.a.v) böyle büyük bir savaş olacağını, bu gelip geçmiştir.
Bundan sonra savaş yok bundan sonra sadece barış var. Dünyanın ömrü zaten çok kısa 70-80 yıllık bir dönem içerisinde çok mutlu güzel bir hayat yaşayacak insanlar. Ondan sonra bozulma dönemi başlıyor, ondan sonra da kıyamet bekleniyor. Ama söylediğimin sağlamasını 10-20 yıl içerisinde bütün insanlık yapacak. Zaten söylediklerimin doğru çıktığını bildiği için Hristiyanlar bu kadar panik ve bu konu üstüne bu kadar gidiyorlar. Yoksa mesela şu an bütün Rahipleri olsun başkaları olsun sürekli benimle bağlantı halindeler, sözlerimin doğru çıkmasından kaynaklanıyor bu. Ve hakikaten hata yaptıklarını anladılar, büyük bir bölümü hata yaptığını anladı. Bunun kutsal neresi var, 2 milyar 250 milyon insanın şehit edilmesi kutsal olur mu? Ve bu çok büyük bir zulümdür, Hz. İsa'ya karşı da büyük zulüm ve iftiradır bu.
Mesih gelecek ama, şefkat sevgi merhamet ve muhabbet sunacak. Uyuyan kişiyi uyandırmaz diyor peygamberimiz (s.a.v). Ahir Zamanda gelecek mehdinin vasfı olarak onu belirtiyor. Uyuyan kişiyi uyandırmaz, kan akıtmaz, hatta detay veriyor peygamberimiz insanların burnu dahi kanamaz diyor. Peygamberimizin belirttiği bu güzel vakte doğru gidiyoruz biz. Bütün silahlar kalkacak diyor resullullah (s.a.v) Tam vaktindeyiz, Peygamberimiz 7000 yıllık vaktin, 5600 yıllık vakti geçmiştir diyor. 5600 yıl tam net açıklama oluyor. Hicri 1400 senesini veriyor. Hicri 1400 ile 1500 arasında başka vakit yok ehli sünnet inancına göre. Ve bu çok net, alametlerin de hepsi çıkmıştır. Ahir zaman alametlerinin hepsi çıkmıştır. Bunu harunyahya.org, harunyahya.com ve harunyahya.net siteselerine girenler görürler. Ben doğru olmayan birşeyi insanlara anlatmam ve insanları oyalamam. 500'ün üzerinde dediğim konu, hepsi doğru çıktı.
Sitemizde 'Ne demişti, ne oldu' bölümüne girenler bunu görürler. Ama Allah'a çok şükür bundan sonra hakikaten, Türkiyenin lider olduğunu göreceğiz. Millet olarak göreceğiz, Ama birbirimize çok sıkı sahip çıkalım, Güneydoğudaki kardeşlerimize çok yoğun bir sevgi ve şefkat gösterelim, onların saygıya sevgiye ilgiyi ve alakaya ihtiyaçları var. Ondan geri hiçbir sorunumuz yok zaten Karadeniz sağlam Allah'ın izni ile, orta Anadolu da sağlam, heryer çok sağlam. Bir tek Güneydoğu da oyun oynanıyor, bir kısım kardeşlerimize karşı. Halkı dindardır, Çok iyi sahip çıkarsak, ondan da hiçbir netice alamayacaklar inşaAllah.
Bir gazetecinin sorusu,
Türk İslam Birliğinden bahsederken arada şu gibi bir problem olabilecek mi sizce?
Az öncede bahsettiğiniz gibi yani siz ehli sünnet mehsebine göre dediniz ama ortada mehsepsel bir farklılık var.
Siyasal anlamda İran şu anda realitede bir Ortadoğu liderliğine soyunmuş durumda işte nükleer enerjisiyle, silah sanayisiyle yine ortadoğuda ilişkileriyle bu Suudi Arabistandan ziyade bu bilgiye bir engel teşkil edebileceğini ya da en azından liderliğe oynayabileceğini düşünüyormusunuz?
Ben şunu söyleyeyim ben aslında Ahmed-i Necat'la da bağlantı halindeyim, yakınlarıyla görüşüyorum bir haber alışverişimiz var. Yani karşılıklı bir selam götürüp getirtiyoruz. Şunu söyleyeyim bir kere Mehdiyet devrinde ahir zamanda mehsepler kalkacak. Bu Resulullahın hadisidir. Bunu Şiilerde savunuyor. Ehli sünnet meshebinde de bu böyledir. Yani bunun aksini savunan kimse yok aynı Asr-ı Saadet gibi olacaktır.
Dolayısıyla mezhep sorunu yok. İran Mehdinin zuhuru konusu biliyorsunuz anayasalarında 1. maddesidir. Mehdi zuhur edinceye kadar bu anayasa geçerlidir diyorlar ve Mehdiyle ilgili konulardaki inançlarını biliyorsunuz. Ve onlar şu an Mehdinin geldiği kanaatindeler. Dolayısıyla Mehdinin yönetiminde bir hareket tarzı planlıyorlar yoksa kendi devletlerinin şu anki rejimin idarenin harekete geçmesi mevzu bahis değil. Biz Mehdiye göre hareket edeceğiz diyorlar. Mehdide son derece şefkatli, merhametli, kan akıtmayacak bir insan olduğuna göre, damla kan akıtmaz diyor Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi Vessellem.
İnsanların burnu dahi kanamaz diyor silahları kaldırır diyor. Atom bombası şu bu falan bunlar, geçici olan şeyler dünyada hiçbir yerde atom bombası, hidrojen bombası kalmayacak. Bütün hepsi nükleer enerji temininde kullanılacak ve bunların hepsi kalkacak. İran öyle katı değil yani ben görüştüm, konuştum, ileri gelenleriyle konuşuyorum. Öyle bir katılıkları yok. Hatta onlar bir jest olarak Türkçe konusunda yeni bir girişimde bulundular biliyorsunuz Türkçenin eğitim dili olarak kullanılması konusunda bir faaliyetleri var. İran ordusunun komutanlarının hemen hemen tamamı Türklerden oluşuyor yani böyle bir yapı var. İranda Türk hakimiyeti çok güçlüdür.
Ben kan ve ırk anlamında yani kana dayalı genetik anlamında bir ırk üstünlüğü iddiam yok biliyorsunuz. Ben Türklerin ahlak olarak üstün olduklarına inandığım için lider olması gerektiğine inanıyorum. Yani kişilik olarak, cesaret olarak, vefa olarak, sadakat olarak, yamanlık olarak üstün millet. Allah bunu bize Osmanlı döneminde göstermiş. Adaletle bütün dünyayı yönetmişiz. Gine aynı göreve Allah bizi yeniden getiriyor. Bunda şaşılacak bir şey yok. İran, bu konuda olumlu davranacağını daha önceden belirtmişti. Ahmed-i Necat geldiğinde sünni bir imam arkasında Osmanlı camisinde namaz kıldı. Bu ne demektir. Sizin liderliğinizi kabul ediyorum. anlamı budur bunu bu anlamda yapmıştır. Sembolik anlamında yapmıştır. O namazın kılınmasında kast budur ve bu yerine gelmiştir bu konuda sorun çıkmayacaktır inşaAllah.
Çalışmaları Hakkında,
Kuran Mucizeleri kitabımın 3. cildini çıkarttım. Yaratılış Atlası devam ediyor. Onları biliyorsunuz 14 cilde çıkartacağız. Onunla ilgili yoğun fotoğraf çalışmaları devam ediyor. Bize yurt dışından sürekli fotoğraflar geliyor. Onları hazırlıyoruz. Ama çok şükür Darwinizm, materyalizm bitti. Biliyorsunuz Habertürkte çıktı bir seansta konu bitti. Bütün milletimiz gördü herkesin gözü önünde oldu bu olay ve kendileri de itiraf ettiler. Doğru dediler ve kendileri de kabul ediyor bunu. Bakın 250 milyon fosili gizlediler insanlardan bakın oyunun şiddetine bakın biz bunu ortaya çıkarttık 250 milyon fosili. Hatta bu konuyu iyice vurgulamak icin, bana bir tane ara fosil getirin, 10 trilyon vereceğim, söz veriyorum dedim, isterseniz beni notere götürsünler, beraber gidelim, 10 trilyon vereceğim, şu anda da geçerli. Hatta senet de düzenleyelim. Bana tek bir tane ara fosil getirin dedim. Getiremiyorlar çünkü yok. Bir proteinin tesadüfen meydana gelmesi bilimsel olarak imkansızdır. Ayrıca binlerce protein gerekiyor, ve bunların biraraya bağlanması gerekiyor, teknik olarak hiç bir şekilde olacak gibi değil. Birincisi bir proteinin meydana gelmesi mümkün değil, ikinci protein gelecek, ikinci proteinle arasında peptid bağı gerekiyor. O oluşurken araya karbon, azot, çinko, bakır, kobalt, her türlü asit, her türlü kimyasal madde, çamur gibi yabancı maddeler girer. Bir proteinin burada oluştuğunu farzedelim, ki oluşmaz, ikinci protein burada oluştuğunda o ikisi arada çamur deryasını, o bataklığı geçip nasıl bir araya gelecek? Geldiğinde ise araya peptid bağı gerekiyor. Nereden bilsin araya peptid bağı gerektiğini? 2, 3, 10, binlercesi bir araya gelmesi gerekiyor ve araya hiç bir madde girmemesi gerekiyor. Girdikten sonra ne oluyor biliyor musunuz? Protein tozu oluyor, hiç bir işe yaramaz. Body yapanlar için protein tozu satılıyor. Proteinin tozunun hiç canlandığını görmedim , olduğu gibi duruyor kutularda, bizde evde de var. Bir seneden beri duruyor, hiç bir şey olmadı. Hiç bir şey olmaz. Canlanma hiç açıklayamadıkları bir konu. Can gelmesi, yüzü olması bu konuyu hiç açıklayamıyorlar, bu konuyu geçiyorlar. Bu nedenle her yönden gitmiş vaziyetteler. Mesela bir kromozomun içinde devlet kütüphanesinden daha fazla bilgi var. Evrimle bunu nasıl açıklayabilirler? Kromozomun içerisindeki detaylara baktığımızda nefesleri kesiliyor, konuşacak hiç bir şey bulamıyorlar. Onun için bu konu halloldu. Ama tabi çırpınma olur, bağırtı, çağırtı olur. Bazen insanlarda da olur, mesela babasını, dedesini kaybediyor, ölmedi o diyor, yerlere atıyor kendini, ama ölmüştür. Bu da öyle. Konu bitmiştir. Darwinizm, materyalizm Türk İslam aleminin birleşmesini engelleyen en büyük engeldi, bu konu halloldu.
Türkiye'yi lider yapan barışçıl, sevecen, modern, demokratik yapısıdır. Bütün ülkeleri görüyorlar. Türkiye'nin İslam aleminin lideri olarak ne kadar zenginlik, bereket, bolluk , insancıllık getireceğini ve savaşa, kavgayada asla müsaade etmeyeceğimizi gördüler. Nerede kavga olsa, Mehmetçik orda. Afganistan'a gidiyorlar, herkes bağrına basıyorlar. Irak'a gidiyor, bağrına basıyorlar. Balkanlar'da Türk askeri görünce ağlıyorlar, çoşkuyla, neredeyse gözyaşları içerisinde bağırlarına basıyorlar. Çok mübarek bir ordumuz var, çok mübarek bir milletiz. Amerikalılar 'sizin askerinizi götürelim' diyor. Amerikalılar tamamen çıksın, biz gideriz, ve bize bıraksınlar gerisine karışmasınlar. Şimdi Irak'ta da Amerika çekilecek, boydan boya bütün güvenliği Türkiye sağlayacaktır. Bizim dışımızda bu işi yapabilecek kimse yok.
hukuki süreç
Son günlerde bize karşı da Darwinizme Materyalizme karşı çalışmalarımızdan dolayı , bize de yönelik iftiralar oluyor, bunlara da halkımız inanmasın. Bunu daha önce de söylemiştim. Evet kısaca anlatayım, İstanbul Başsavcılığının 2007-1189 soruşturma sayılı dosyasında takipsizlik kararı var. Yine bir takipsizlik kararı daha var. 1187 numaralı, 1192 numaralı takipsizlik kararı, 10878 numaralı takipsizlik kararı ayrıca Ankara Ceza'nın yani DGM'nin takipsizlik kararının onayı var. Yani mahkeme beraat ettirdi. Ayrıca Üsküdar Ağır Ceza'nın bu takipsizlikleri onaması var, Yani onama biliyorsunuz, takipsizliği onadığı zaman Ağır Ceza hüküm kesinleşmiş oluyor. 3-5 tane çocuğu kandırmışlar, aleyhimizde konuşturdular, o çocuklardan da birkaç tanesi kendilerinin kandırıldığını söylüyor şu an. Yani bizi korkuttular, baskı yaptılar ürküttüler, biz de korkuyla kabul ettik diyorlar. Yani bir genç kız kendisiyle ilgili o kadar iğrenç ve çirkin iftira atabilir mi? O tip anormal akla hayale gelmiyecek söz söyleyebilir mi? Hangi aklı başında insan bunu yapabilir? Soruşturunca anladık yani korku belasıyla, daha hala korkuyorlar bu çocuklar, bu kişilerden. Daha hala bu korkunun etkisi altındalar. Yani şimdi isim vermem olmaz tabi. İddia edilen Ergenekon örgtünün mensupları, bacak kadar çocuğun karşısına dikildiğinde, ne yapsın çocuk? Korkmuş, korkunca da ne diyorlarsa hepsini kabul etmiş. Daha hala korkuyor çocuk, yani şu anda da korkuyor yani, gönlü rahat değil. Yani bu müthiş bir zulümdür bu. Yani sen fikren yeneme, otur abuk sabuk iftiralarla bizi yıkmaya çalış. Daha önce de yaptın beceremedin, biliyorsunuz kokain iftirası attılar, Emniyette yiyeceğimin içeceğimin içine kokain koydular, iddia edilen Ergenekon örgütünün marifetiydi bu. Bu deli cesaretine bakın kimse yapamaz. Alah'a çok şükür ki Adli Tıp'ta bunu ispat ettim. Adli Tıp böyle birşeyin Emniyet'te yapıldığını tespit etti ve kurtuldum. Yani cesarete bakın 72 saat süresince ben Emniyet'te gözaltındayım. Kanımda 5 mikrogram mililitre kokain çıktı. Yani 24 saatte atılıyor vücuttan kokain, esamesi kalmaz. 72 saat içeriside en yüksek dozda çıktı. Ben de diyorum ne kadar iyi insanlar bana böyle Urfa işi kebaplar falan getirttiler, herhalde beni seviyorlar dedim. Ben de bayağı açtım 72 saat gözaltında olduğum için Kemal-i afiyetle yedim sen misin yiyen.
Ebru Şimşek'in iddiaları
Sonra biliyorsunuz bu Ebru Şimşek denilen bayanı ortaya çıkarttılar, Allah'a çok şükür ki film elimize geçti. Benim bulunduğum evin tavanı dümdüz, İtalyan usulü yapılmış ev. Pencereler tavandan tabana kadar, bayanın bulunduğu evde pencere küçük pimapen, 60 metrekare falan küçük bir ev. Tavan kirişleri aşağı sarkıyor, Allah'a çok şükür ordan kurtulduk, mahkeme heyetinin önüne getirince iki filmi ,mahkeme heyeti baktı hiç alakası yok o evlerin uzaktan yakından alakası yok. Bilirkişi dedi ki bu ev tamamen yıkılıp yeniden yapılmadıktan sonra böyle birşey olmaz dedi.
akıl hastanesi dönemi
Bir de akıl hastası iddiaları oldu biliyorsunuz. 10 ay cinayet işlemiş akıl hastalarının arasına niye koyarsınız beni? Niye normal akıl hastalarının içine koymuyorsunuz, yani cinayet işlemişlerin içinde niye oluyorum ben? Ve 10 ay niye, ayağıma zincir vurmanın alemi ne? Kalın baklalı zincir vurdular bana 50 cm'lik yatağa bağladılar. Ben utandım, hayret ettim, mesela geldi ilgili şahsın ismini vermeyeyim, elinde koskocaman zincirle ,nedir dedim, ayağınızı bağlayacağız dedi. Kıpkırmızı oldum, utandım yani çok acayip bir şey. Zincirin ne alakası var yani ben millete saldırıyor muyum? Yani şunda mantık var mı, sonra rica ettik, ısrar ettik de bir yarım metre daha zincir eklediler. Ondan sonra daha rahat namaz kılacak hale geldim, yani çok acayip bir şey bu akıl alacak gibi değil. Bir de 10 ay benim bulunduğum bölümde 7 kişiyi öldürdü akıl hastaları. Aynı koğuştayız, 300 kişi çok büyük bir koğuş var, bir de yani yarıdan çoğu çıplak geziyor aklını kaybettiği için. Bağıran çağıran, ağlayan, kendini yerlere atanlar. Dışarı çıkman yasak dediler, halbuki akıl hastalarının normalde ailesinin yanına da gidebiliyorlar Cumartesi Pazar gönderiyorlardı, ailesine teslim edip gönderiyorlar. Bahçeye çıkmam da yasak eve gitmekten vazgeçtim eve gitmek de yasak. Rahmetli Yıldırım Aktuna telefon etmen de yasak dedi. Tamam dedik, hepimiz böyle, bütün doktorlar hemşireler. Doktorlarla da görüşmeyeceksin dediler, onları etkiliyorsun dedi. Yani konuşmalarından etkileniyorlar, onlarla konuşmayacaksın dedi. Arkadaşların da gelmeyecek dedi. Sadece ağabeyin, annen ve avukatın gelebilirler dedi, onlarla da belirli günler görüşebilirsin dedi. Ona da tamam dedim. Peki ben kimle görüşeceğim dedim ? Akıl hastalarıyla, ordaki hastalarla görüş dedi. Ama konuşamıyor adamlar, acayip sesler çıkartıyorlar, şuuru tam kapalı, paranoid şizofren. Zaten adam öldürmüş gelmiş. O zaman git odana, buraya niye geldiğini düşün dedi. Olayın sırrı o zaman ortaya çıkmış oldu.
Gazeteci: Size bunca haksızlığı yapanlar, eninde sonunda yaşıyorlarsa, ölmeden o yaptıkları haksızlığı muhakkak Allah-u Teala ödettiriyor
Adnan Oktar
Ben işte sizin bu söylediklerinizi 10 yıl sonra söyleyeyim diyordum, siz şu an söylüyorsunuz.
Gazeteci: Dünyada suç ispat edilir. Suçsuzluk ispat edilimez. Adalet sisteminde, hukuk sisteminde, hukuksal mantık yok. Siz suçsuzluğunuzu ıspat edeceksiniz
Adnan Oktar emniyette yaşadıklarını anlatıyor
Bu söylediğiniz çok güzel. Emniyetteyken, göz altında biliyorsunuz bize muazzam işkence yapmışlardı arkadaşlarımla. 7 gün betonun üzerinde oturttular ellerimiz arkadan bağlı, gözümüz de bağlı. Birçoğuna elektrik verildi. Birçoğu da sakatlandı, adli tıp raporları da sabit. Emniyetteyken ben dedim ki avukata "Ne diyorlarsa kabul ediyorum, sorun çıkmaz" dedim. Öyle değil dedi avukat. "Şimdi o dediklerinin hepsini ispat edeceksin yapmadım diye" dedi. Yani ne bileyim, başında söyleseler. Ama o zaman da sakatlayacaklardı, daha iyi olmuş, hayır olmuş. Elektrikli işkence ile kimbilir ne hale gelecektik. Ki zaten o zamanki Emniyet Müdürü Adil Serdar Saçan bana çok veciz bir söz söyledi. Dedi ki: "Ayağınla yer arasında ne kadar fark var. Ölümünle hayatın arasında o kadar fark var" Yani ona gore konuş dedi. Yanındakiler de tasdik ettiler, "doğru söylüyor" dediler. Öyle deyince ne diyeceğiz yani? O zaman ben ne istiyorsanız yapayım dedim. Şunu da ben yaptım, bunu da ben yaptım, el yazımla, yani istedikleri herşeyi.
İşkence olayını anlatıyorduk, o işkence yapıldıktan sonra biliyorsunuz bizim savcımıza sordular, mahkemede ne diyorsun dediler, görüşünü bildir. "Bu kişiler işkence altında ifade vermiştir" dedi bu bir. İkincisi, " yanlarında avukat yok, avukat olmadan ifadeleri alınmış" Bu yönden bu geçersizdir. Ayrıca siz bu kişilerin arkadaşlarına imamlık ve başka iddialarla, aynı dosyaya, aynı deliller beraat vermişsiniz. Hakikaten bir arkadaş grubumuza beraat verdiler. Ama tıpa tıp aynı iddialarla. Bu kişilere de aynı şekilde beraat vermeniz gerekir dedi. En önemlisini açıkladı, dedi ki, "dosyada, mevcut dosyada tek bir tane aleyhte delil yok, suç delili yok" dedi. O yüzden ben BERAATLERİNİ İSTİYORUM dedi. Mahkeme de, normal ceza 2 yıl idi, 1 yıl daha ilave ettiler, 3 yıl ceza verdiler. Nurlu ellerini ben hürmetle öperim. Allah onlara o imzayı attırıyor. Hayır vardır, hikmet vardır, benim için o şereftir, saygı duyuyorum. Be her zaman saygıyla ifade ederim onlara o nurlu ellerini. Dünyada da ahirette de öperim inşaAllah, benim hiç onlarla bir alıp veremediğim yok, öfkem de yok, hakkımı helal ediyorum. Ama tabi bu savcının ifadeleri de çok manidar. Milletimizaçısından çok manidardır ve düşünülmesi gereken ifadelerdir. 120 klasör anlattık, delil sunduk. Ama mahkeme polis ifadesini esas aldı. Saygı duyuyorum, hürmet ediyorum, bir hayır vardır, hikmet vardır, birşey demiyorum. Ama durum da bu.
Ergenekon açıklaması,
Herkesi müthiş korkutmuşlar, insanları korkutmuşlar. Ben iddia edilen bu Ergenekon Örgütünün, yargılananlarına birşey demiyorum, asıl yönetim kadrosuna söylüyorum. Çok kahpe ve alçak, çok şerefsiz bir yapılanmadır. Herkes ne bildiği varsa mutlaka devlete ulaştırması gerekir ki devlet gereken önlemleri alabilsin. Özellikle iddia edilen Ergenekon örgütünün en tehlikeli yönü yargı içerisindeki yapılanmasıdır. 100 yıldan beri büyük bir çalışma içerisindeler ve en kilit noktalara adamlarını yerleştirmiş durumdalar. Buna karşı devletin gözü olmak, kulağı olmak çok önemlidir, bilgisi olan insanların mutlaka bu bilgiyi aktarması gerekiyor.
Adnan Menderes'in ölüm yıldönümü,
Allah rahmet etsin O'na. İddia edilen Ergenekon örgütünün marifetlerinden bir tanesidir. Onun zeminini hazırlamıştır, imkanlarını hazırlamıştır, tabi mahkemeye ben birşey demiyorum ama zemini imkanlarını, delillerini onlar hazırlamışlardır ve merhumu şehit etmişlerdir. Bir yüz karasıdır bu. Onlar için çok büyük bir yüz karasıdır. Nihat Erim'i şehit edelerle aynı mantıktır bu. Yer altından çıkan bu el bombalarıyla da, 3 milyon vatandaşımızı fişlemişler, şehit etmeye hazırlanıyorlardı. Allah ordumuzdan razı olsun, polisimizden razı olsun. Büyük bir cesaret gösterttiler, yiğitlik gösterttiler ki, daha once Rahmetli Özal üzerine gidemiyordu biliyorsunuz, çekinmişti, kendisine suikast düzenlediği halde iddia edilen Ergenekon örgütü, ismini ağzına alamadı. Ama biz o zaman diyorduk, komünist derin devlet örgütü diye gazetelerde tam sayfa ilanlar veriyorduk, tam sayfa, uzun uzun biz bunları anlattık. Ama sonunda kahraman devletimiz, kahraman polisimiz yakaladı bunları ensesinden. Ve fikren de çöktükleri için, dinlerini kaybettikleri için ki, bunların dinleri Darvinizm idi, hiçbir güçleri yok şuan, tam anlamıyla çökmüş vaziyetteler. Fikri yapısını kaybeden bir yapı tabi aktivitesini tamamen kaybediyor. Allah'a çok şükür. Ama devleti seyretmek olmaz. Devlet milletten meydana geliyor, millet olarak destek vermemiz gerekiyor, var gücümüzle destek olmamız gerekli. Her türlü bilgiyi internetle de olabilir, kağıtla da olabilir, illa ismini yazması gerekmez. Mutlaka ilgili makamlara ulaştırmaları gerekiyor, devlet bilgi ile hareket eder.
Ben bu insanları dolduralım hapishanelerde çürütelim demiyorum. Ben acıyorum bunlara. Bu beladan onlar da kurtulsun istiyorum çünkü bu tehditten hepsi bizar. Adam rektör bizar, asker oluyor, bizar. Çünkü bunların ne yapacağı ne iş yapacağı hiç belli olmuyor. Mesela asker oluyor, çayını evinden getirttiriyor, iddia edilen Ergenekon orgütünün bir kahpeliğine karşı. Yemeğini evinden getirttiriyor. Allah bunları derdes yakalamayı devletimize nasip etti. Neyse artık kurtuluş vakti inşaAllah. Milletimiz hepsini görüyor zaten. Allah'a çok şükür herşey ayan beyan ortada. Öyle kaçıp kurtulacak gibi de değiller. Ama oyunlarına daha hala kahpece devam ediyorlar. Hayret edilecek birşey. Bu cesareti almalarındaki etken şudur: İddia edilen Ergenekon örgütünün yargı içerisindeki pervasız yapılanmasıdır, ve bir kısmı da emniyet içinde yapılanmıştır. Cesaretle üstlerine gidilip hepsinin sökülüp atılması gerekiyor. Ondan sonra bir ferahlık, güzellik dönemine geçeceğiz ama Türk İslam birliğinin önünde inanın hiçkimse duramayacak, bunu göreceksiniz inşaAllah.