Abdülhamit'in Yahudi devleti planı
Selanik'teki Yahudiler ise Kıbrıs'a aktarılacaktı.
Plana göre Kıbrıs'taki Rum nüfusu boşaltılarak Selanik'in bir bölgesine yerleştirilecekti. Selanik'teki Yahudiler ise Kıbrıs'a aktarılacaktı.
Theodor Herzl, 3 Temmuz 1904 tarihinde bir kalp krizi sonucunda öldü. Ailesi üzerinde kara bulutlar eksik olmadı. Herzl Avrupa'da gömülmüştü ama İsrail devleti kurulduktan sonra bedeni mezarından çıkarılarak İsrail'e götürüldü. Kudüs'te, Herzl Tepesi olarak bilinen bir mezarlıkta toprağa verildi. Akşam Gazetesi yazarı Hüsnü Mahalli, 7 Mart 2010 günü, Herzl'i işaret eden ilginç bir yazıyı kaleme alıyor: Latin Amerika'nın en önemli ülkesi Brezilya'nın solcu Başkanı Lula Da Silva, 4 gün önce İsrail'i ziyaret ederek ilginç bir tartışmaya neden oldu. Lula programında var olmasına rağmen Herzl'in mezarına uğramayarak Filistin halkının efsane lideri Arafat'ın mezarını ziyaret etti. Peki, Lula neden Herzl'in mezarına gitmedi? Bazı İsrailliler'e göre Herzl'in mezarının bulunduğu tepenin adı Uğursuz Tepe. Bu nedenle de birçok İsrailli bile Siyonizmin ve dolaysıyla İsrail devletinin ideolojik kurucusu Herzl'in mezarını ziyaret etmez. Onlara göre de bu uğursuzluğun da birçok kanıtı var:
KORKU FİLMİ GİBİ
Filistin'de bir İsrail devletini kurma projesini ortaya atan Herzl'in kızını aldığı Avusturyalı zengin Yahudi işadamı kısa bir süre sonra iflas etti. Karısı ile sürekli kavga eden Herzl ise 44 yaşındayken aniden bir kalp krizi sonucu yılında öldü. Herzl'in büyük kızı Pauline psikolojik sorunlar yaşadıktan sonra uyuşturcu müptelası oldu ve 40 yaşında öldü. Ağabeyi Hans ise ablasının öldüğü gün 39 yaşında intihar etti. En küçük kız Margarethe'in evlendiği zengin Yahudi işadamı ise aynen onun dedesi gibi kısa süre sonra iflas etti. Margarethe İkinci Dünya Savaşı döneminde bir akıl hastanesinde bulundu. Anlaşılan Başkan Lula da bu söylemlerden ve bu zatın en büyük uğursuzluğunun Filistin halkı için olduğu gerçeğinden etkilenerek tepeyi ziyaret etmemiştir. Ama işin en ilginç tarafı bazı İsrail medyası ve onların Türkiye uzantısı Herzl'in mezarı ile Atatürk ve Gandi'nin anıtları arasında bir benzerlik olduğunu söylemesidir. Oysa Atatürk ve Gandi işgal altındaki kendi ülke topraklarının kurtuluşu için mücadele ederken Herzl bir Macar olarak başka bir halkın yani Filistin halkının topraklarını dünyanın dört bir yanındaki Yahudiler'in malı gibi göstermiş ve bu yönde mücadele etmiştir. Peki, bunu nasıl yapmıştır? Kendi ülkelerinde yaşayan Yahudiler'den kurtulmak isteyen Avrupalı politikacılar ile bu ülkelerde yaşayan zengin Yahudi işadamlarının desteğini alan Herzl işe İstanbul'dan başladı. Filistin'i kontrol eden Osmanlı Padişahı Abdülhamid ile iki kez görüşen Herzl ondan Filistin'i satın almaya kalkışmış ve herkesin bildiği yanıtı almıştı.
HERZL'İN İTTİHAT TERAKKİ PLANI
Bunun üzerine Herzl Osmanlı'yı çökertme planları yaparak İttihat ve Terakki 'den destek almayı başarmıştı. Uganda planı, Doğu Afrika Britanya topraklarının bir kısmının Yahudilere yurt olarak verilmesini içeren plandı. Öneri ilk olarak 1903'te Britanya Koloni Sekreteri Chamberlian tarafından Herzl'in siyonist grubuna yapıldı. Plan bugünkü Kenya'daki Mau Platosunun 13000 km'sini içine alıyordu. Öneri Rusya'daki Yahudi kıyımına cevap niteliğindeydi ve bu alan onlar için iyi bir sığınma yeri olabilirdi. Fikir Basel'deki 6. Siyonist Toplantısında ele alındı ve şiddetli bir tartışmaya neden oldu. Bir grup bu teklifi kabul etmenin Filistin'de bir Yahudi devleti kurmayı daha da zorlaştıracağını öne sürdü. Sonunda hareket kabul edildi. Delegasyon platoyu incelemeye gönderdi. Deniz seviyesinden yüksekliği, havayı Afrika'nın diğer bölgelerine nazaran daha ılıman kılıyor ve bu da burayı Avrupalı yerleşimine uygun hale getiriyordu. Bununla birlikte gözlemciler aslan ve diğer tehlikeli yırtıcılarla dolu bir alan buldular. Diğer taraftan bölgede Avrupalılar'ın bölgeye gelmesine pek hoş karşılamayacak yoğun bir Maasai nüfusu vardı. Uganda önerisi II. Dünya Savaşı sırasında Churchill tarafından Naziler'den kaçan Yahudilere bir sığınak olması amacıyla yinelendi. Herzl bu arada Britanya ile Sina Yarımadası (El Ariş) için görüşmeler de yapmış ama kabul ettirememişti. Kıbrıs'a yönelik Yahudi ilgisinin ilk somut örneği, Osmanlı'nın Kıbrıs'ı fethi sırasında görülür. Çetin Yetkin'in ''Türkiye'de Yahudiler'' adlı kitabında yazdığına göre, o dönemde Saray'da danışman olarak bulunan eğitimli bir Yahudi olan Yasef Nassi "Kıbrıs Kralı" olabilmek istemiştir. Bundaki amacı ise, adanın "bir Yahudi yerleşim merkezi haline getirilmesi"dir. Yasef Nassi'den sonra adaya merak saran bir başka Yahudi, 19. yüzyılın sonlarında İngiltere Başbakanlığı koltuğuna oturan Benjamin D'Israeli olur. Kıbrıs üzerinde o dönemdeki en kapsamlı, en ayrıntılı plan ise 1939'da yapıldı. Dışişleri eski Bakanı Şükrü Gürel'in bildirdiğine göre, "Yahudi Sorununa Bir Çözüm" adını taşıyan bu plan, 11 Mart 1939'da üç Yahudi lider tarafından İngiltere Başbakanı Neville Chamberlain, Sömürgeler Bakanı Eden ve Amirallik 1. Lord'u Winston Churchill'e sunuldu. "Bu plana göre Kıbrıs'taki Rum nüfusu boşaltılarak Selanik'in bir bölgesine yerleştirilecekti. Selanik'teki Yahudiler ise Kıbrıs'a aktarılacaktı. Böylece Kıbrıs'ta Yahudiler'e yer açılacak ve Selanikli Yahudiler, Kıbrıs'ta oluşacak yeni topluluğunun çekirdeğini oluşturacaklardı."
Museviler Herzl'i nedense sevemedi
İsrail devletini kurmak için başta Abdülhamid olmak üzere birçok kişiyle temasa geçen ama başarılı olamayan Herzl, Museviler tarafından pek sevilmedi. Elbette bir kesim tarafından sevilse de büyük bir kesim tarafından, "Lanetli" olarak kabul edildi. Bunun nedeni olarak Herzl'in ailesinin de uğursuz olduğuna inanılmasıydı.
İsrail için Kenya'yı bile düşündüler
Britanya Kolonosi, bir dönem Yahudiler'in devlet kurması için Kenya'yı düşündü. Rusya'daki Yahudi kıyımına bir cevap olarak düşünülen bu çalışma, bölgedeki aslan, kaplan ve birçok yırtıcı kuş nedeniyle iptal adildi. Yaklaşık 3 yıl boyunca bölgede çalışmalar sürdü ama beklenen İsrail devleti orada da kurulamadı.
Bülent Erandaç/Takvim