A. Hakan nasıl has adam oldu?
Ahmet Hakan nasıl oldu da çeşitli medya kuruluşlarına çöreklenen Soner Yalçın ve çetesinin has adamı olma şerefine nail oldu...
Sevilay Yükselir/Sabah
Terlik ve dalak polemiği...
Hatırlarsanız, son yazımda, bir zamanlar Soner Yalçın ve ekibi tarafından vurup vuruşturulan Ahmet Hakan'ın nasıl olup ta son zamanlarda bu ekibin has adamı olduğunu sorgulamaya başlamıştım...
Merak edenler için hemen söyleyeyim bu enteresan ilişki yumağının kaynağını...
Korku ve ondan dolayı meydana gelen ayakta kalma savaşı!
Türkçesi şu yani; Son yıllarda yıldızı inanılmaz bir şekilde parlayan ve her ne şekilde olursa olsun bu parlaklılığını korumaya çalışan Ahmet Hakan'ın, değişik gazete ve hatta internet portallarında kalem oynatan Soner Yalçın ve ekibinin topyekun saldırısına karşı haklı olarak ismini, imajını koruma çabası...
Bakın, onun neden haklı olduğuna açıklık getirecek bir örnek vereyim size...
Ahmet Hakan bir yazısında, isim vermeden Soner Yalçın'ı eleştiriyor. Onun eleştirisine cevap, eleştirdiği muhatabı yerine, Akşam'daki kankası Oray Eğin'den geliyor... Diyor ki Eğin; Ama Ahmet Hakan'ın gazetecilik yapmaya niyetlenmek bir yana, ölçüyü iyice kaçırarak bir de gazeteci düşmanı olmaya başladığını gözlemliyorum. Geçen gün isim vermeden diyor ki 'Kitapları çok satsın diye ailelerin soy kütüklerini sıralayan adam.' Kastettiği kişi, işte benim arkadaşım olan Soner Yalçın..." (Yazının tamamını okumak için arşive bakınız; 26 Ocak 2006 Akşam...)
Şimdi bazılarınızın, "Bize ne medya içi bu kavgalardan! Niye yazıyorsun bunları şimdi?" deyip, sinirlendiğini hissediyorum...
Lütfen sinirlenmeyiniz ve şu aşağıda yazdıklarımın altını çize çize okuyunuz...
Hani günlerdir tartışılan bir konu var. Ekrem Dumanlı'nın başlattığı ve birçok meslek erbabının peşinden gittiği şu, "Hangi gazeteciler tasfiye olacak?" meselesi...Hani birçoğunun "Tasfiye, tasfiye" diye bağrınıp ama hiçbirinin adres veremediği, isim işaret edemediği mevzu...
İşte ben aslında o konuya alenen açıklık getiriyorum bu yazıda!
Diyorum ki; Ey odacılar dikkat edin! Bu kafayla gitmeye devam edersiniz duvara toslayacaksınız eni sonu. Zannetmeyiniz ki hiç kimse hiçbirşeyin farkında değil! Var mı dünyanın başka bir medyasında, " Her kim bu camiada canını sıkmışsa toplu halde saldırıya geç! Adamın ağzından girip burnundan çık! İstediğinizi alana kadar vura vura adamı haşat et! Sonra da hiçbir şey olmamış gibi, "Medyada küslük olmaz. O da bizden canımmmm.." deyip, geçmişe sünger çek!
Terlik ve dalak polemiği...
Hatırlarsanız, son yazımda, bir zamanlar Soner Yalçın ve ekibi tarafından vurup vuruşturulan Ahmet Hakan'ın nasıl olup ta son zamanlarda bu ekibin has adamı olduğunu sorgulamaya başlamıştım...
Merak edenler için hemen söyleyeyim bu enteresan ilişki yumağının kaynağını...
Korku ve ondan dolayı meydana gelen ayakta kalma savaşı!
Türkçesi şu yani; Son yıllarda yıldızı inanılmaz bir şekilde parlayan ve her ne şekilde olursa olsun bu parlaklılığını korumaya çalışan Ahmet Hakan'ın, değişik gazete ve hatta internet portallarında kalem oynatan Soner Yalçın ve ekibinin topyekun saldırısına karşı haklı olarak ismini, imajını koruma çabası...
Bakın, onun neden haklı olduğuna açıklık getirecek bir örnek vereyim size...
Ahmet Hakan bir yazısında, isim vermeden Soner Yalçın'ı eleştiriyor. Onun eleştirisine cevap, eleştirdiği muhatabı yerine, Akşam'daki kankası Oray Eğin'den geliyor... Diyor ki Eğin; Ama Ahmet Hakan'ın gazetecilik yapmaya niyetlenmek bir yana, ölçüyü iyice kaçırarak bir de gazeteci düşmanı olmaya başladığını gözlemliyorum. Geçen gün isim vermeden diyor ki 'Kitapları çok satsın diye ailelerin soy kütüklerini sıralayan adam.' Kastettiği kişi, işte benim arkadaşım olan Soner Yalçın..." (Yazının tamamını okumak için arşive bakınız; 26 Ocak 2006 Akşam...)
Şimdi bazılarınızın, "Bize ne medya içi bu kavgalardan! Niye yazıyorsun bunları şimdi?" deyip, sinirlendiğini hissediyorum...
Lütfen sinirlenmeyiniz ve şu aşağıda yazdıklarımın altını çize çize okuyunuz...
Hani günlerdir tartışılan bir konu var. Ekrem Dumanlı'nın başlattığı ve birçok meslek erbabının peşinden gittiği şu, "Hangi gazeteciler tasfiye olacak?" meselesi...Hani birçoğunun "Tasfiye, tasfiye" diye bağrınıp ama hiçbirinin adres veremediği, isim işaret edemediği mevzu...
İşte ben aslında o konuya alenen açıklık getiriyorum bu yazıda!
Diyorum ki; Ey odacılar dikkat edin! Bu kafayla gitmeye devam edersiniz duvara toslayacaksınız eni sonu. Zannetmeyiniz ki hiç kimse hiçbirşeyin farkında değil! Var mı dünyanın başka bir medyasında, " Her kim bu camiada canını sıkmışsa toplu halde saldırıya geç! Adamın ağzından girip burnundan çık! İstediğinizi alana kadar vura vura adamı haşat et! Sonra da hiçbir şey olmamış gibi, "Medyada küslük olmaz. O da bizden canımmmm.." deyip, geçmişe sünger çek!