Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Gülay Altay, ''Türkiye'de son 108 yıl 4 ayda 5'ten büyük 920 deprem meydana gelmiş. Bu sıklıkta deprem üreten bir ülkede yaşadığımıza göre, deprem zararları toplumu önemli ölçüde etkileyecektir'' dedi.

Prof. Dr. Altay, İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şubesince düzenlenen ''Deprem Riski ve Azaltılması'' konulu seminerde yaptığı konuşmada, kendisinin de inşaat mühendisi olduğunu belirterek, deprem ve deprem mühendisliği alanında inşaat mühendislerinin çok önemli rol alması gerektiğini bildirdi.

Altay, depremin sadece bir ana bilim dalının konusu olmadığını, bu alanda jeofizikçiler, jeologlar, ekonomistler, sosyologlar, inşaat mühendisleri ve mimarlar tarafından çok disiplinli bir alanda çalışılması gerektiğini belirterek, ''Çünkü zarar azaltma yönünde çalışma yapıldığında onun toplum üzerindeki etkisini, toplumun katılımını, ikili diyalogları mutlaka göz önüne almak gerekiyor'' diye konuştu.

Türkiye'de 1900 ile 2009 yılının ilk 4 ayına bakıldığında 5 ve 5.9 arasında 797, 6 ve 6.9 arasında 100, 7 ve 7.9 arasında 23 deprem meydana geldiğini ifade eden Altay, ''Türkiye'de son 108 yıl 4 ayda 5'ten büyük 920 deprem meydana gelmiş. Bu sıklıkta deprem üreten bir ülkede yaşadığımıza göre bu deprem zararları toplumu önemli ölçüde etkileyecektir. Sadece toplumun sosyal anlamda etkilenmesi değil ülkenin ekonomik anlamda da etkilenmesi mümkün'' dedi.

Marmara Bölgesi'nin riskli bölgeler arasında bulunduğunun yıllardır konuşulduğunu kaydeden Altay, şöyle konuştu:

''Bugün Kuzey Anadolu fayının uzantısının Marmara Denizi içinde olduğunu biliyoruz. Olası bir depremde aşağı yukarı İstanbul'dan 15-20 kilometre uzaklıktaki bir fayda kırılma olacağı düşünülüyor. Deprem riski yüksek midir? Söylediğimiz değişmedi. 30 yıl gibi süreç içinde Marmara Denizi içinde büyüklüğü 7 civarında, 7'den büyük olduğu tahmin edilen yüzde 65'lere varan olasılıkta deprem bekleniyor. Marmara'da meydana gelebilecek olası deprem bölgenin tümünü etkileyecek. Ancak İstanbul'un yakınlığı ve yapılaşmanın kötü olması dolayısıyla daha çok gündemde olduğunu söyleyebiliriz. İstanbul gibi San Francisco ve Tokyo'da da buna benzer depremler bekleniyor.''

Prof. Dr. Altay, yüksek şiddette deprem beklentisinin yeni bir bilgi olmadığı, birkaç yıldır söylendiğini belirterek, bu durumu paniğe neden olacak, insanların moralini bozacak şekilde ortaya koymamak gerektiğine işaret etti.

Bilinçli olunduğu sürece depremin zararlarını azaltıcı önlemlerin alınabileceğini vurgulayan Altay, bu konuda da özellikle yönetmeliğe uygun yapılar oluşturulması ve denetlenmesi yönünde inşaat mühendislerine çok büyük görev düştüğünü sözlerine ekledi.