"33 ER DOSYASI ASKERÎ YARGININ UTANCI"
33 askerin şehit edildiği hadiseyi aydınlatmaya çalışırken görev yeri değiştirilen Askerî Savcı emekli Albay Taş, katliamın 20. yılında konuştu.
Bingöl-Elazığ karayolunda 24 Mayıs 1993’te silahsız ve korumasız 33 askerin şehit edildiği saldırının üzerinden 20 yıl geçti. Olayın arka planındaki sır perdesi hâlâ aralanamadı.
Hadiseyi aydınlatmaya çalışırken görev yeri değiştirilen dönemin 8. Kolordu Askerî Savcısı emekli Albay İnayet Taş, askerlerin göz göre göre katledildiğini düşünüyor. Sorumlu komutanlar hakkında 15 yıl hapis istemiyle dava açan Taş, “Sanıklar hakkında memuriyet görevini ihmal suçundan ceza verildi. Ardından Askerî Yargıtay mahkemenin kararını bozarak, dosyayı geri gönderdi. Mahkeme de Yargıtay’ın kararına uydu ve sanıklar hakkında beraat verdi. Bu sebeple 33 er olayı askerî yargının utanç abidesidir.” diyor. Başta 33 er dosyası olmak üzere 1993 yılında yaşanan tüm terör olaylarına bakan askerî savcı olduğunu belirten Taş, kalbinin bu ağır yükü kaldıramadığını ve 39 yaşında by-pass ameliyatı geçirdiğini aktarıyor. Soruşturma ve mahkeme sürecinde baskı gördüğünü anlatan İnayet Taş, daha sonra görevinden ayrılmak zorunda kaldığını söylüyor. Emekli askerî savcı, saldırıyı ve o dönem yaşananları tekrar hatırlamamak için Elazığ ve Bingöl’e gidemediğini ifade ediyor.
PKK tarafından 20 yıl önce 24 Mayıs 1993 tarihinde Bingöl-Elazığ karayolunda şehit edilen 33 erle ilgili yargı sürecinde verilen tartışmalı kararlar ve gelişmeler hâlâ aydınlatılamadı.Zaman'ın haberine göre, Katliama yönelik ilk soruşturmayı başlatan dönemin 8. Kolordu Askerî Savcısı emekli Hâkim Albay İnayet Taş, olayın üzerinden 20 yıl geçmesine rağmen kamuoyunun tatmin olmadığını vurguluyor. 33 er dosyasının karakutusu olarak bilinen Askerî Savcı Taş, saldırıyı ve o dönem yaşananları tekrar hatırlamamak için Elazığ ve Bingöl’e bile gidemediğini aktarıyor.
Askerî Savcı Taş yaşananları şöyle özetliyor: “8. Kolordu askerî savcısı olmadan önce 17 yıl askerî hâkim olarak görev yaptım. Bu sebeple hazırladığım iddianameler mahkeme kararı olacak kadar detaylı ve anlaşılır olurdu. 33 askerîn şehit olduğu olayla ilgili ilk bilgiye Kolordu Komutanı Korgeneral Ramazan Özşahin ile orduevinde karşılaştığımızda ulaştım. Bana olayla ilgili sözlü soruşturma emri verdi. Daha sonra ise bu emri yazılı olarak gönderdi. Ben de kendisine karşılaştığımız zaman, o gece güvenlik tedbirlerinin sağlanamayacağı gerekçesiyle sabahleyin olay yerine gidebileceğimizi söyledim. Ertesi sabah Kolordu Komutanı Özşahin ve Mehmet Fikri Karadağ (Ergenekon davası sanığı) ile birlikte birkaç kişiyle olay yerine gittik. Olayla ilgili tüm incelemeleri yapıp delilleri toplayarak soruşturmaya başladım. Bingöl ve Elazığ Jandarma Alay komutanlıklarına gelen istihbarat raporlarında PKK’nın yakın zamanda yol keseceği ve eylem yapacağı bildiriliyordu. Ayrıca muhtemel eylemlerin Bingöl ve Elazığ karayolunda gerçekleşeceği ifade ediliyordu.
Alınan istihbaratların gerektiği şekilde değerlendirilmediğini tespit ettik. Ayrıca terhis olan ve izne giden askerlerin sevkiyatıyla ilgili yayınlanan emirlere bölgedeki sorumlu komutanlar tarafından uyulmadığı ortaya çıktı. Dağıtıma giden askerlerin birliklere topluca gündüz saatlerinde sevk edilmesi, kritik bölgelerde konvoyun ön, arka ve ortasında müstakil hareket edecek araçlara bindirilmiş emniyet timlerinin olması gerekiyordu. Dağıtımda kullanılan otobüs ve şoförlerin birlik komutanları tarafından güvenilir ve tanınmış olmasına dikkat edilmesi gerekiyordu. Ayrıca yayınlanan emirde bir helikopterin de konvoya kep görevi yapacak şekilde havadan destek vermesi suretiyle görevlendirilmesi yazıyordu. Söz konusu komutanlık tarafından yayınlanan emrin hiçbir maddesine uyulmadığını tespit ettim. Askerî Ceza Kanunu’nun 89/1 maddesine göre ‘Büyük zararlar veren emre itaatsizlikte ısrar’ suçundan bölgede görevli komutanlar hakkında 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açtım.”
HAZIRLADIĞIM İDDİANAMENİN ARKASINDAYIM
İddianameyi hazırladıktan sonra 8. Kolordu Askerî Mahkemesi’nde olayda sorumluluğu olduğunu tespit ettiği subay ve askerler hakkında dava açtığını anlatan İnayet Taş,“Soruşturma ve mahkeme sürecinde baskı gördüm. Ulusal bir gazetede bölgedeki sorumlu komutanlar hakkında dava açmadan önce idari soruşturma açıldığı yönünde haberler çıktı. Bu haberle üzerimde bir baskı kurulmaya çalışıldı. Fakat hiçbirine itibar etmedim. 33 er olayının 1 veya 2 duruşmasına katıldıktan sonra 8. Kolordu Askerî Savcılığı görevimden sağlık sorunlarımdan dolayı ayrıldım. Daha sonra mahkeme sanıklar hakkında memuriyet görevini ihmal suçundan ceza verdi. Ardından Askerî Yargıtay, mahkemenin kararını bozarak dosyayı geri gönderdi. Mahkemede Yargıtay’ın kararına uydu ve sanıklar hakkında beraat verdi.” diyor. Sanıkların ‘Büyük zararlar veren emre itaatsizlikte ısrar’ suçunu işlediğini delillerle kanıtlamasına rağmen beraat ettirildiklerine dikkat çeken Taş, “Bugün de o gün hazırladığım iddianamenin arkasındayım. Bu sebeple 33 er olayı askerî yargının utanç abidesidir.” değerlendirmesinde bulunuyor.
Zaman
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.