3 SORUDA - ECOWAS ve Afrika'da etki alanı
Sahel bölgesinde ortaya çıkan belirsizlikleri avantaja dönüştürmeye çalışan Rusya ve Wagner'in cunta yanlısı mesajlarına karşılık Fransa, Almanya ve ABD'nin cunta karşıtı söylemleri daha büyük çaplı risklere işaret ediyor
Dr. Serhat Orakçı, Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğunun (ECOWAS) kuruluşunu, ilkelerini ve Nijer'e yönelik müdahale hazırlığının ne anlama geldiğini AA Analiz için 3 soruda kaleme aldı.
- ECOWAS nedir?
Etki alanı Batı Afrika, Gine Körfezi ve Sahel bölgesini kapsayan ECOWAS adından da anlaşılacağı üzere bölgesel ve ekonomik işbirliği temelli bir örgütsel yapılanmadır. 15 Batı Afrika ülkesinin 28 Mayıs 1975'te Lagos Anlaşması’nı imzalamasıyla kurulan örgüt, gümrük tarifelerinin düşürülmesiyle küçük ulusal pazarların yerine daha büyük ölçekte bölgesel bir pazar yaratarak yatırım çekme, ortak proje yürütme ve mal ve insan mobilizasyonu sağlayarak ekonomileri liberalleştirme amacı üzerine inşa edildi. Cape Verde, 1976 yılında örgüte katılırken henüz sömürgecilik evresinin yeni bitmiş olması nedeniyle Benin Dahomey, Burkina Faso da Yukarı Volta isimleriyle örgüte katıldı. Dönem itibarıyla örgüt kurulurken Avrupa Birliği'nin (AB) temelini oluşturan Avrupa Ekonomik Topluluğu'ndan (AET) esinlenildi. Örgütün bütçesi, üye katkıları ve dış fonlardan oluşuyor.
Üye ülkeler arasında ekonomik ve diplomatik işbirliği temeline dayanan ECOWAS bünyesinde ticaret, ulaşım, iletişim ve kültürel işler gibi alanlarda çeşitli teknik komisyonlar bulunurken üye ülke liderleri her yıl düzenli olarak bir ülkenin dönem başkanlığı altında olağan bir şekilde toplanıyor. Olağanüstü hallerde ise üye ülke liderleri acil olarak olağanüstü toplanıyor.
Ayrıca örgüt bünyesinde üye ülke merkez bankalarının ortak hareket etmesini ve sermaye-para hareketlerinin gözetimini sağlayan bir komite bulunurken bakanlar düzeyinde bir konsey, parlamento ve yürütme sekretaryası yer alıyor.
ECOWAS'ın dikkati çekici yönlerinden biri Fransa sömürgeciliğine maruz kalmış üye ülkelerin yanında İngiliz ve Portekiz sömürgeciliğine maruz kalmış ülkelerin de bir arada bulunmasıdır. Örgüt içinde ortaya çıkan bu dil farklılığı nedeniyle Anglosakson, Fransız ve Portekiz nüfuz çekişmesi söz konusu olabiliyor. Ayrıca örgüte üye ülkeler arasında nüfus, ekonomi ve askeri bakımdan Nijerya gibi büyük ülkelerin yanında Gambiya gibi görece daha küçük nüfuzlu üyeler de bulunuyor. Bu durum nedeniyle de ülkeler arasında çeşitli gruplaşma, tartışma ve gerilimler söz konusu oluyor.
- ECOWAS'ın müdahalesi ne anlama geliyor?
ECOWAS üyeleri 5,1 milyon kilometrekarelik bir alana yayılırken bu bölgede 400 milyona yakın nüfus yer alıyor. 15 üyeli ECOWAS bölgesinin ekonomik büyüklüğü ise 1 trilyon dolara yakındır. Esasında, bu veriler üye ülkeler arasında işbirliğinin geniş bir potansiyele sahip olduğunu gösteriyor.
Örgüt ilk başta ekonomik işbirliği temelli bölgesel bir örgüt olarak ortaya çıksa da etki alanı zamanla genişledi. Üye ülkeler arasında kalkınma ve ekonomi dışında da yeni işbirlikleri söz konusu oldu. Üye devletler, 1981 yılından itibaren saldırmazlık ve ortak savunma protokolü uygulamaya başladı. Böylece üyeler arasındaki işbirliği, ekonomi ve diplomasinin yanında askeri alana da kaydı.
ECOWAS, soğuk savaşın sona ermesinin ardından 24 Temmuz 1993'te Cotonou'da örgüt kuruluş anlaşmasını yenileyerek bölgesel barış, istikrar ve güvenlik gibi konulara açıkça değindi.
Moritanya'nın 2000'de üyelikten kendi isteğiyle çıkmasının ardından üye sayısı 15'e gerilese de 2017'de Moritanya üyeliğe yeniden dönmek için müracaatta bulunurken Fas da üyelik için resmi olarak başvurdu. Örgüt halihazırda Afrika kıtası bağlamında önemli bir konuma ve etkiye sahip. Ancak 2020 yılından itibaren Sahel bölgesinde meydana gelen askeri darbeler nedeniyle Mali, Burkina Faso, Gine ve Nijer'in üyelikleri askıya alınarak bu ülkelere yaptırım uygulanmaya başlandı. Bu askeri darbeler nedeniyle ECOWAS'ın Sahel kuşağındaki etki alanı daralmaya başladı.
Örgütün siyasi ve askeri konulara müdahil olduğu durumlar bulunuyor. Örgüt zaman zaman inisiyatif alarak yaptırım uyguluyor ya da askeri müdahalede bulunuyor. ECOWAS'ın ilk askeri operasyonu 1990'da Liberya iç savaşı sırasında tartışmalı bir şekilde gerçekleşti. Nijerya’nın girişimi ve diğer Anglofon üyelerin desteğiyle gerçekleşen bu operasyon Frankofon üyeler tarafından benimsenmedi.
Liberya’nın ardından Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu İzleme Grubu (ECOMOG) 1997’de Sierra Leone’ye, 1999’da da Gine-Bissau’ya konuşlandırıldı. 2003’te Liberya’da iç savaş yeniden kendini gösterdiğinde Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) baskısı sonucu ECOWAS müdahil olarak ülkeye ECOWAS Liberya Misyonu'nu (ECOMIL) konuşlandırdı. ECOWAS’ın yakın tarihli askeri operasyonlarından biri 2017’de Gambiya’da seçim sonuçlarını tanımayan Yahya Jammeh’in iktidardan el çektirilmesinde gerçekleşti.
- Olası senaryolar nelerdir?
Sahel bölgesinde cereyan eden askeri darbeler silsilesi önüne geçilememesi halinde ECOWAS’ın varlığını da tehdit ediyor. Askeri darbelere karşı ilkesel bir tavır takınan örgüt, en son Nijer’de meydana gelen askeri darbede daha sert bir tutum takınarak askeri müdahale opsiyonunu da gündemine aldı ve diplomatik çabaların yanında askeri bir hazırlığın içerisine girdi.
Liberya ve Sierra Leone’ye konuşlandırılan uzun süreli barış-koruma misyonlarından farklı olarak Nijer’e yönelik müdahale hazırlığı 2017’de Gambiya’da sergilenen kısa süreli askeri operasyona benziyor. Hatırlanacağı gibi, Gambiya’da geride kaldığı seçim sonucunu tanımayarak iktidarı bırakmak istemeyen Yahya Jammeh 2017'de Senegalli ve Nijeryalı askerlerin oluşturduğu grup tarafından kısa bir operasyonla iktidardan düşürülmüştü. Bu operasyonda oluşturulan hava ve kara kuvvetleri Gambiya sınırından giriş yaparak başkent Banjul’a ulaşmış ve Yahya Jammeh’i görevi bırakmaya zorlamıştı. Nijer için hazırlanan askeri planın da ECOWAS yetkililerinin açıklamalarına bakılırsa benzer şekilde cuntayı devirmeye ve devrilen başkan Muhammed Bazum’a görevini iade etmeye odaklandığı anlaşılıyor. Zira ECOWAS’ın barışçıl çözüm önerisi Bazum’un derhal görevine iade edilmesi şartına odaklanmış durumda. ECOWAS üyeleri başkanlar düzeyinde birkaç kez Nijer gündemiyle toplanırken üye ülke genelkurmay başkanları da Gana’nın başkentinde bir araya gelerek olası operasyonu değerlendirdi.
Harekat için tüm hazırlıklarını tamamladığını ve operasyon gününü belirlediğini duyuran ECOWAS, diplomatik yolları terk etmiş değil. Akil insanlar, dini liderler ve arabulucular üzerinden cuntayla görüşme sağlayan ECOWAS, diplomasi trafiği yürüterek Nijer’deki sorunun çözümünü barışçıl bir şekilde sonlandırma isteğini ortaya koydu. Ancak cuntanın sivil idare için 3 yıllık geçiş planı önerisi ise ECOWAS tarafından benimsenmedi. Cuntanın işbirliğine yanaşmayan tavrı ise ECOWAS’ın askeri müdahale ihtimalini güçlendiriyor. Ancak böylesi bir operasyon elbette risklerden tamamen uzak değildir. Öncelikle Niamey sokaklarında cuntaya destek gösterileri yapan kalabalık kitleler sivillere yönelik ciddi risklerin bulunduğunu gösteriyor. Dışarıdan bir müdahalenin Nijer halkının darbe yönetimine desteğini artırmasından da çekiniliyor. Ayrıca olası bir müdahalede Gine, Burkina Faso ve Mali askeri yönetimlerinin Nijer cuntasına destek sözü vermesi ECOWAS bölgesinde bir kutuplaşma doğuruyor. ECOWAS Başkanı Bola Ahmed Tinubu'nun, Nijer'deki askeri yönetim için 9 aylık geçiş hükümeti süreci önermesi ve Nijer'de 1999'da gerçekleşen darbe sonrası dönemi hatırlatarak bunun sivil yönetime dönüş için bir ara dönem olarak algılanması gerektiğini vurgulaması bu kutuplaşmayı yumuşatmaya yönelik bir adım olabilir.
Bölge ülkeleri arasındaki kutuplaşmanın paralelinde uluslararası aktörler arasında jeopolitik temelli bir kutuplaşma belirginlik kazanıyor. Bu ise durumu daha hassas hale getiriyor. Sahel bölgesinde ortaya çıkan belirsizlikleri avantaja dönüştürmeye çalışan Rusya ve Wagner'in cunta yanlısı mesajlarına karşılık Fransa, Almanya ve ABD’nin cunta karşıtı söylemleri daha büyük çaplı risklere işaret ediyor. Nijer’de Amerika, Fransa, İtalya, Almanya gibi ülkelerin yabancı askeri üslerinin bulunması ve ayrıca ülkenin El Kaide, DEAŞ ve Boko Haram gibi terör örgütleriyle kuşatılmış olması askeri operasyona yönelik riskleri daha da artırıyor.
Son tahlilde, Batılı aktörlerin öncelikle kendi çıkarlarını korumak adına hareket etmeye başladığı söylenebilir. Fransa’ya yönelik artan tepkiler nedeniyle ABD kendi konumunu Fransa’dan bağımsızlaştırarak Nijer’deki askeri üslerinin varlığını korumak için hareket ediyor. Rusya ise bölgede yer alan bilinmezliği kendi avantajına dönüştürmek için Batı karşıtlığını askeri üsler ve müdahale söylemleri üzerinden körüklemeye devam ediyor.
[Dr. Serhat Orakçı, İnsani ve Sosyal Araştırmalar Merkezi'nde (İNSAMER) araştırmacıdır.]
* Makalelerdeki fikirler, yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.