28 Şubat aktörleri şimdi nerelerde?

28 Şubat aktörleri şimdi nerelerde?

28 Şubat'ın 12'nci yılı. "Andıç", "Balans ayarı" bu dönemden kalan kelimelerden bazıları. Ya günlerce konuşulan isimler...


Türkiye tarihinde ayrı bir yer edinen 28 Şubat'ın 12'nci yılı... 'Andıç', 'Balans ayarı' ve brifingler bu dönemden kalan kelimelerden bazıları.

Ya günlerce konuşulan isimler...

Süleyman Demirel: O bir cumhurbaşkanından çok silahsız kuvvetler komutanı gibiydi. O kendini her zaman ülkeyi uçurumdan alan kilit adam olarak gördü. Gerçek bir darbe, sayesinde atlatılmıştı (!) Refah-yol devrildi. İkinci kez köşke çıkma formülü "5+5" kabul görmedi. Hayallerine kavuşamadı, ombudsman olamadı.

Mesut Yılmaz: 8 yıllık kesintisiz eğitimin "yılmaz" savunucusuydu, en çok o istedi hayata geçmesini ikbal beklentisi kısa vadede gerçekleşmiş olsa da 2002 seçimlerinde kendi kendini tasfiye etti. Türkiye Cumhuriyetinin ilk ve tek "Sanık Başbakanı" oldu, Yüce Divanda yargılandı. Siyasetten tasdikname aldı derken yeni oluşum çabalarıyla adını tekrar duyurmaya başladı.

Fadime Şahin: 28 Şubatın yıldızıydı. Sansasyonların aranan kadını, 28 Şubatın tetikleyen isim oldu. Medyanın arşivinde görüntüleri yerini alırken o yoluna röfleli saçları ve estetikli yüzüyle devam etti.

Tansu Çiller: Türk siyasetinin ilk kadın başbakanıydı, sarışın, sempatik kadının cilt ve saç bakımı siyasi çehresinden daha çok yer aldı günlük gazetelerde, yükselişi gibi çöküşü de hızlı oldu. Uyumlu bir koalisyon ortaklığı yürütürken tecrübesizliği ile hükümetin düşmesine üst düzey katkıda bulundu. DYPyi barajın altına düşürdü, Genel Başkanlığı kaybetti, darbe yıkamadı, sandık yıktı.Bugün daha çok eşi ve oğulları ile anılıyor.

Ali Kalkancı: Sürecin en renkli kişiliklerinden Dallasa taş çıkartan hayatı ile haber bültenlerinin vazgeçilmeziydi. Çarpık ilişkileri tarikat liderliği ortalığa saçıldı.

Çevik Bir: Genelkurmay 2. Başkanı Bir, Şubatın baş aktörlerinden oldu. Post modern "Evren"liğe soyunan Bir, birinci adam olmak isterken, önce Genelkurmay Başkanlığı beklentisi boşa çıktı, ardından Cumhurbaşkanlığı hayalleri suya düştü. Siyaset mühendislerine göre; önümüzdeki 10 yılın kaderini o meşhur balans ayarları ile tayin edecekti, oysa şimdi onu hatırlayan kimse yok.

Erol Özkasnak: Genelkurmay Genel Sekreteriydi, T.C nin Başbakanına kafa tutacak kadar ileri gidebiliyordu. Kariyer basamaklarını hızlı çıkması beklenirken o sadece bir terfi alabildi. Sahneden kulise indi. Emekli olduğunda medya onu unuttu. Flaşların büyüsü tükendi.

Hikmet Uluğbay: 55. Hükümetin Milli Eğitim Bakanıydı. Yani MGK kararlarını hayata geçirme onun göreviydi. 28 Şubattan sadece iki yıl sonra ruhsatlı silahıyla intihar teşebbüsünde bulundu, dili parçalandı ancak mucizevi bir şekilde kurtuldu.

Necmettin Erbakan
Savunan Adam ve Partisi light darbenin öncelikli hedefiydi. 28 Şubatın bütün tuzakları aslında onu pasifize etmek için kurulmuştu. Bütün kurgunun baş rolündeki adamdı. İlerleyen zamanda iki partisi kapatıldı. Çok geçmeden Saadet Partisini toparladı. Ancak bu kez yol arkadaşlarında kimileri sırt çevirdi ona. 28 Şubattan sonra aldığı siyasi yasağı aktif siyaset yapmasına engel teşkil etti, bu da yetmezmiş gibi hazine yardımını usulsüz kullandığı iddiaları ile ilerleyen yaşında ağır cezalara çarptırıldı.

++
Çok değil bundan 12 yıl önce ülkemizde bariz bir darbe oldu. Açık ve net islami tavrı nedeniyle sol kesimin tepkisini çeken Başbakan Necmettin Erbakan'ın başkanı olduğu refah partisi önceki seçimlerde birinci çıkmış ve doğru yol partisi ile koalisyon hükumeti kurmuştu. Ve Erbakanın sonuçlarını hiç düşünmeden yaptığı tavırlara, darbe yapmayı aklına koymuş kesimin düzenbazlıkları ve taraflı medya ile irtica kavramı tekrar hortlatıldı.

İrtica kavramının tekrar hortlatılmasında en etkili olan olaylar:
Aczimenliler adında varmış gibi gösterilen sahte bir tarikatın üyelerinin sürekli , İstanbul'un gözde yerlerinde dolaşması ve bunların taraflı medya ile sürekli gündemde tutulması. Ve diğer türetilen sahte tarikatler.

Her gün bütün haber kanallarında, sahte hoca, cinci hoca haberleri.

Müslüm Gündüz, Fadime Şahin, Ali kalkancı gibi kişilerin basında sürekli gösterilmesi.
Bu olayların çoğunun sahte olduğu ortaya çıktı. Çoğunun darbe yapmak için planlanmış olduğuda.

Bu olaylarla beraber ortam hazırlanırken, 28 şubat 1997'deki milli güvenlik toplantısı saatlerce sürmüş, burada askerler hükumete bir tavsiye paketi sunmuştu.
Hükumet irtica tehlikesini kabul etmediği gibi, imzalattıırılan tavsiye paketini uygulama aşamasını gerçekleştirmiş değildi. Sürekli bir oyalama politikası izliyordu.
Askerler bunun sonucunda, sivil kanadı harekete geçirerek, hükumeti istifaya zorladı. Ve hükumet bozuldu. Daha sonra DSP başkanı Bülent Ecevit tarafından 'azınlık hükumeti' kuruldu.

28 şubat sürecinin sonunda, dindar insanlar tamamen baskı altına alındı.

İmam hatiplerin orta bölümleri kapatıldı.

O güne kadar birkaç üniversitede olan başörtüsü yasağı genele yayıldı.

Pek çok kamu çalışanı hakkında irticai nedenle soruşturma açıldı, istifaya zorlandı, meslekten atıldı.

Kuran kursları üzerinde büyük baskı kuruldu. Cemaatler ve tarikatlere karşı bir kıyım yapıldı.
Sonuç olarak:

Yüksek bir askeri yetkilinin 1000 yıl sürecek dediği 28 şubat süreci bugün 'ergenekon terör örgütü davası' ile sona erdirilmekte.

28 şubat sürecinin sonucunda, iki ayrı blok halindeki ülkemiz bugünlerde yavaş yavaş tek vücut olmaya başladı. Farklı görüş ve yaşam tarzına sahip insanların bir arada yaşabilmesinin biraz anlayışla çözüme kavuşacağını her kesim kabul etmekte.

28 şubat faillerinin ve uzantılarının dalları bu aşamada iyiden iyiye budandı, ergenekon terör örgütü davasının süreci ile kökünün durumunun ne olacağını ise hepbirlikte göreceğiz.

Umarız bir daha demokrasi dışı bir müdahale ile karşılaşmayış.

Birlik, beraberlik ve dostluk rüzgarlarının estiği bir gelecek temenni ile...
++
1995 genel seçimlerinde Necmettin Erbakan liderliğindeki Refah Partisi sandıktan birinci parti çıktı. Önce ANAYOL azınlık hükümeti kuruldu. Bu hükümet 3 ay devam edebildi. Daha sonra Erbakan ile Çiller REFAHYOL hükümetini kurdu. 28 Şubat sürecini tetikleyen ilk olay, Erbakan'ın ilk yurtdışı gezisini aralarında Libya'nın da bulunduğu bazı İslam ülkelerine yapması oldu.

Erbakan'ın dinci kadrolaşmaya ağırlık vermesi, Başbakanlık Konutu'nda tarikat şeyhlerine iftar yemeğine davet etmesi süreci hızlandırdı. Son olarak RP'li Sincan Belediye Başkanı'nın düzenlediği Kudüs Gecesi' postmodern darbenin fitilini ateşledi. Askerler bir gün sonra hükümete tepki olarak Sincan sokaklarında tankları yürüttü. Dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir, tankların yürütülmesini "Balans ayarı" olarak niteledi.

Bazı illerde "Cumhuriyete Sahip Çıkın" mitingleri düzenledi. RP hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kapatma davası açıldı. Bu süreçte yapılan MGK toplantısında hükümetin ipini çeken 18 maddelik bildiri hazırlandı. Baskılara dayanamayan koalisyon ortakları yeni arayışlara girdi ama sonunda hükümet istifa etti. Ancak Cumhurbaşkanı Demirel, görevi beklenti içinde olan Çiller'e vermedi.

28 şubat süreci olarak geçen askeri müdahele

Şubat ayının son cuması.. mgk tarihinin en uzun toplantısını yaptı.. asker kanadınını sunumua göre laik cumhuriyet tehdit altındaydı, irtica her geçen gün artıyordu


Etiketler :