2019 Yılı Bütçesi TBMM Genel Kurulu'nda Hulusi Akar neler söyledi?
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar: (1)- "Sincar'ın yeni bir Kandil olmasına asla müsaade edilmeyecektir"- "ABD tarafından PKK/YPG'nin Münbiç'ten çıkarılacağına dair sözler verilmiş olmasına rağmen terör örgütünün Münbiç'te çukurlar kazdığı, mevziler hazırl
TBMM (AA) - Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, "Sincar'ın yeni bir Kandil olmasına asla müsaade edilmeyecektir." dedi.
Akar, TBMM Genel Kurulu'nda bakanlığının bütçesine ilişkin sunumunda, savunma ve güvenliğin siyasi polemik ve rekabet dışı olup siyasi partilerin ortak paydası, bir bütün halinde millet ve memleket meselesi olduğunu belirtti.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK), vatan topraklarının güvenlik ve bütünlüğü, milletin egemenlik ve bağımsızlığı için başta terör örgütleri FETÖ, PKK/KCK/YPG ve DEAŞ olmak üzere her türlü tehdit ve tehlikeye karşı yurt içi ve sınır ötesinde azim ve kararlılıkla mücadelesini sürdürdüğünü dile getiren Bakan Akar, bu mücadelenin yurt içi ve sınır ötesinde, en son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar devam edeceğini söyledi.
Suriye ve Irak'ta yuvalanan terör örgütleri ve uzantılarının terör eylemlerinin ardından TSK tarafından 24 Temmuz 2015'ten itibaren yurt içi ve sınır ötesinde geniş çaplı operasyonlar başlatıldığını, bu kapsamda Mehmetçiğin "girilemez" denilen yerlere girdiğini, "ulaşılamaz" denilen yerlere ulaştığını vurgulayan Akar, Doğu ve Güneydoğu'da bazı ilçelerde "çukur eylemleri"ni başlatan teröristleri kazdıklara çukurlara gömerek bu tehdidi bertaraf ettiğini hatırlattı.
Akar, bu mücadele sürerken 15 Temmuz 2016'da FETÖ'nün hain darbe girişiminin yaşandığını anlatan Akar, buna karşı gösterilen şanlı direnişin tarihin altın sayfalarında hak ettiği yeri aldığını kaydetti.
Hain darbe girişiminden bir ay sonra başlatılan Fırat Kalkanı Harekatı'nın başarıyla tamamlandığını dile getiren Akar, "Yanlış bir algı oluşturmak amacıyla yurt içinde ve yurt dışında yapılan haksız ve mesnetsiz haber ve yorumların aksine DEAŞ'la göğüs göğüse mücadele eden tek ordu Türk Silahlı Kuvvetleridir. Silahlı Kuvvetlerimiz, bu harekatla 3 binin üzerinde radikal DEAŞ terör örgütü mensubunu etkisiz hale getirmiştir." diye konuştu.
Akar, Zeytin Dalı Harekatı ile 4 bin 500'den fazla PKK/YPG ve DEAŞ terör örgütleri mensubunun etkisiz hale getirildiğini belirterek, "Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatının planlama ve icrasında sadece teröristler ile bunlara ait mevzi, silah, araç ve binalar hedef alınmış; sivil, masum kişiler, dini, kültürel yapılar, tarihi eserler ve arkeolojik kalıntılar ile kamu yararına faaliyet gösteren tesislerin zarar görmemesi için diğer hiçbir ülkenin göstermediği kadar dikkat ve hassasiyet gösterilmiştir." değerlendirmesinde bulundu.
Astana Mutabakatı kapsamında, ateşkesin etkinliğinin artırılması ve çatışmaların sona erdirilmesi maksadıyla İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'nde görev yapan TSK unsurlarının 13 Ekim 2017'den itibaren bölgede tesis edilen 12 gözlem noktasında faaliyetlerini sürdürdüğünü aktaran Akar, "Soçi Zirvesi'nde Türkiye ve Rusya arasında varılan mutabakat sonunda imzalanan İdlib Muhtırası'yla bir insani felaketin ve siyasi sürecin sekteye uğratılmasının önüne geçilerek İdlib'de ateşkesin ve istikrarın devamı sağlanmıştır." ifadesini kullandı. Bakan Akar, Soçi Muhtırası'nın uygulanmasına yönelik çalışmaların, bölgede gerçekleşen provokasyonlara rağmen başarıyla devam ettiğini vurguladı.
- Münbiç'te teröristlerin kazdığı çukurlar
Münbiç'teki faaliyetlerin ise ABD ile yapılan çeşitli seviyelerdeki temaslar neticesinde belirlenen Münbiç Yol Haritası ve Güvenlik Prensipleri doğrultusunda yürütüldüğünü belirten Akar, şöyle konuştu:
"Buradaki amacımız; PKK/YPG'nin tamamen Münbiç'i boşaltması, ağır silahların toplanması, şiddete yönelik eylemler yürüten gruplardan arındırılarak bölgenin güvenliğinin ve istikrarının sağlanması, yönetimin Münbiçlilere devredilmesi ve nihayet Suriyelilerin güven içinde evlerine dönmesidir. ABD tarafından PKK/YPG'nin Münbiç'ten çıkarılacağına dair sözler verilmiş olmasına rağmen terör örgütünün Münbiç'te çukurlar kazdığı, mevziler hazırladığı tespit edilmiştir. Konu yakinen takip edilmekte olup, verilen taahhütlere uyulmadığı takdirde, sözler tutulmadığı takdirde, diğer bölgelerde olduğu gibi yeri ve zamanı geldiğinde buradaki teröristler de kazdıkları çukurlara gömülecektir."
Akar, Türkiye'nin de bulunduğu uluslararası toplumun önde gelen üyelerinin desteğiyle Irak'ta DEAŞ'a karşı önemli başarılar elde edildiğini anlattı.
DEAŞ harekatının sonuna gelindiğini ancak PKK'nın bu ülkenin kuzeyinde varlığını sürdürdüğünü ifade eden Akar, şunları söyledi:
"Irak hükümetinden beklentimiz; PKK bölücü terör örgütünün Irak topraklarındaki varlığının da sonlandırılması için bizimle iş birliği yapmasıdır. Önemle belirtmek isterim ki Irak, Suriye ve tüm komşularımızın siyasi ve toprak bütünlüğüne saygılıyız ancak ülkemizin ve milletimizin güvenliği için PKK terör örgütü, bulundukları yerlerden tamamen temizleninceye kadar operasyonlarımız da devam edecektir.
Bu kapsamda Irak kuzeyinde bulunan ve teröristler tarafından üs olarak kullanılan Sincar ve Karacak Dağı bölgelerindeki terör yuvalarına karşı 13 Aralık 2018'de bir hava harekatı icra edilmiştir. Her zaman olduğu gibi bu harekat sırasında da sivil halkın ve çevrenin zarar görmemesi için her türlü gayret gösterilmiştir. Sincar'ın yeni bir Kandil olmasına asla müsaade edilmeyecektir."
- "Coğrafya ne kadar kaderse, Türkiye de bu coğrafyanın kaderidir"
Ege ve Akdeniz’deki mevcut sorunların uluslararası hukuk ve iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde barış, dostluk ve iş birliğinden yana bir yaklaşımla çözüme kavuşturulmasının önemine değinen Akar, "Bununla birlikte Kıbrıs'ta, Ege'de ve Doğu Akdeniz'de Türkiye'ye rağmen atılacak hiçbir adıma ve oldubittiye asla müsaade etmeyeceğimizi, Doğu Akdeniz'deki tek yanlı hidrokarbon faaliyetlerine izin vermeyeceğimizi, bölgede Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin yer almadığı hiçbir projenin yaşama şansı olmadığını her vesileyle dile getiriyoruz." dedi. Bu konuyu yakından takip ettiklerini vurgulayan Akar, şunları kaydetti:
"Bu çerçevede Türk Silahlı Kuvvetleri Ege'de, Doğu Akdeniz'de ülkemizin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin hak ve menfaatlerini korumaya, Kıbrıs Adası'nda uluslararası garanti ve ittifak antlaşmaları doğrultusunda barış ve güvenliğin teminatı olmaya devam edecektir. Karadeniz'de ise malumunuz olduğu üzere, Türkiye için temel belge olan Montrö Sözleşmesi tüm ülkeler bakımından da hassas bir denge tesis etmektedir. Bu sözleşme ile Karadeniz'de güvenliğin sağlanması ve muhafazasında asli görev ve sorumluluk, sahildar devletlere verilmiştir. Türkiye'nin Karadeniz politikası da bu 'bölgesel sahiplik' anlayışını temel almaktadır. 780 bin kilometrekarelik vatan topraklarında, 462 bin kilometrekarelik mavi vatanda ve sınır ötesinde, yürütülen operasyon ve faaliyetler ışığında açıkça görülmektedir ki coğrafya ne kadar kaderse, Türkiye de bu coğrafyanın kaderidir."
(Sürecek)
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.