A. Kadir AYGAN
PKK'nın derinlerdeki Ergenekon damarı
ERGENEKON-JİTEM'LE BOĞUŞTUM, PKK DAKİ DERİNLERDEN TEHDİT ALDIM...
PKK'DAKİ DERİN DAMAR.
İstanbul 13.ncü Ağır ceza mahkemesinde ETÖ mensubu olmak JİTEM hakkında bilgi vermek amacıyla yargılanan Arif Doğan gündemi işgal etti. Mahkemede ipe sapa gelmez iddialarda bulundu. Sövdü saydı, bağırdı çağırdı...JİTEM'i inkâr etmezken, diğer yandan JİTEM de görev yapmış meslektaşlarını , faaliyetlerini ve JİTEM'in bir Gladio projesi olduğunu perdelemeye gayret etti.Kısacası bir çuval dolusu yalan-yanlış bilginin yanısıra bazı ufak kırıntılar halinde doğruları da ağzından kaçırdı. Son olarak en büyük yalanını söyleyerek''Abdulkadir Aygan'ı ben öldürttüm, bu konuşan,sahte Aygan'dır ''dedi. Aslında; Aygan'a ve bazı mihraklara mesaj vermek istiyordu. Aygan'a ''yeter artık ebediyen sus, kapat çeneni'' demek istiyordu. Diğer yandan da, devlet içerisinde ve yasadışı terör örgütleri içerisindeki piyonlarına Aygan'ı hedef gösteriyordu.''Susturun şunu,öldürün!'' demek istiyordu.
Yaşarken '' ölü'' olarak ilan edilen biri olarak bu durum karşısında gerçekleri kamuoyuyla paylaşmamak Arif Doğan gibilerinin yalanlarını tescil etmek olurdu. Tırsmak, geri adım atmak ve alçalmak demekti benim açımdan. Sıcağı sıcağına tepkimi ve görüşlerimi kamuoyuyla paylaştım. Hatta;''böyle saça böyle tarak'' deyimine uygun olarak, Arif Doğan'ı tavla oynamaya davet ettim. Bu sözüm halk arasında değerini buldu.
Ve gerilen ortamda bir nebze olsun insanların kahkaha atmasını ve yüzlerinin gülmesini sağladım.
Akabin de ne oldu?
Dik duruşumla Arif Doğan gibi bir JİTEM'ciyi ''intihar''a sürüklerken, tehditler ise PKK içerisindeki gladiocu kanattan geldi. Facebook üzerinden resmen tehdit edildim ve ağır hakaretlere uğradım.'' Bager Reng'' takma adıyla bana saldıran teröristİn mesajını sizlerle utanarak paylaşıyorum.
Başkaca birkaç kişiden aldığım bu mahiyetteki mesajları paylaşmayı uygun görmüyorum.
22 Ocak, 23:53
sena ölüm yakın olck aygan .bundan emin ol daha öce abdullah öcelanın yakını olduğun için ölüm emrin kaldırılmıştı ama bu sefer kurtulamıyacaksın.
ve Bager Reng arasında
22 Ocak, 18:36
sen abdulkadir aygan adına sayfa açan. bu kendi değerlerine ihanet eden o... çocuğu kadar .o... evladısın... musa anterin intikamı bir gün alınacaktır. bu 5 yıl 6 yıl isterse 15 yıl sürsün ama bu intikam bir gün mutlka alınacaktır. seni isveçin adaletinde boacağız buna yemin ettik.
Bu durum sizlerde acaip olarak karşılanabilir fakat, PKK tarhini ve PKK deki son durumları izleyen biri olarak bana hiç de acaip olarak görünmüyor.
Evet; yıllardır her türlü riski göze alarak ,memleketin ve milletin geleceği için şer güçlerinin kirli oyunlarını ve aktörlerini deşifre etmeye çalışıyorum.
Elbetteki Arif Doğan gibileri ve PKK içindeki barış karşıtı şer mihrakları bana saldıracaklar ve küfür edecek kadar alçalacaklardır.
Bu yola çıkarken herşeyi göze almış birisi olarak'' memleketin huzur ve refahı, halkın geleceği'' sözkonusu ise gerisi teferruattır.
Musa Anter olayını ve birçok faili meçhul olayı açıklığa kavuşturan benim.
Konuşmasaydım ömrü billah kimse bu konularda gerçek bilgi sahibi olamıyacaktı.
Ayrıca; Musa Anter'i katleden ve tuzağa düşürenler belli iken durmadan beni bu eylemin sorumlusu olarak göstermek maksatlıdır.
Musa Anter'i, PKK içindeki JİTEM-ERGENEKON maşaları ve JİTEM tuzağa düşürüp öldürdü.
Cemil Işık (Hogir) i kim Zaho'dan JİTEM e teslim etti?
Eylem sonrasında kimler onu Almanya'ya gönderdi.?
Almanya'da kimler Hogir'i sessiz sedasız ve sorgulamadan infaz etti?
Almanya gibi bir yerde Hogir sorgulanamaz mıydı?
Musa Anter olayının iç yüzü öğrenilemez miydi?
Fakat, Ergenekon'un PKK'lı maşaları sadece görevlerini yaptılar. Cemil Işık'ı susturdular. Olabilir ki ileride bir yerlerde boşboğazlık yapabilirdi...
Kamuoyu önünde Arif Doğan ile kapışmamız, PKK içerisindeki bazı kişileri neden rahatsız etti?
Anlaşılıyor ki; patronlarını tavlada mars etmemden dolayı bir hayli rahatsız olmuşlar.
Kudurmuş casına, ağızlarından pis salyalar akıtarak bana saldırıyorlar.
Şimdi sizlerle daha önemli bazı konuları paylaşmak istiyorum;
Açıklayacağım konular güvenilir kaynaklardan da teyit edilmiştir. Bu açıklamalarımdan kim veya kimlerin rahatsız olacağı umurumda değildir.
Bugüne kadar, İmralı daki şahıs hakkında hep temkinli ve şüpheli davrandım. Kamuoyu nezdinde yerden yere vurdum.
Hatta bazen kendisi Avukat görüşmelerinde adımı vererek suçlama ve karalamalarda bulundu.
Bazı gazeteci ve akrabalar vasıtasıyla ''yeter artık konuşmassın' diye uyarı mesajları gönderdi.
Bütün kötü gidişatın ve felaketlerin musebbibi olarak Öcalan'ı görüyordum.
Şahsiyeti( korkaklığı, rahatına düşkünlüğü,l iderlerde olması gereken meziyetlerin kendisinde olmayışı.vs.vs) konusundaki duygu ve düşüncelerim aynen devam etmektedir.
Ancak; Uzunca bir süreden beri Öcalan'ın da Gladio tarafından markaja/ baskı altına alınmış olduğuna kanaat getirdim.
Geçmiş süreci göz önüne getirdiğimizde herşey ayan beyan ortaya çıkıyor.
Özal zamanında başlatılan olumlu diyalog süreci, yerli gladio ve yabancı efendileri tarafından sabote edildi. Galadio, Özal ve ekibini bertaraf ederek, devreden çıkararak kendi elemanlarını Öcalan'a aracı olarak göndermeye başladı. Yalçın Küçük ve Doğu Perinçek bunlardan sadece kamuoyunca bilinen tanınan ikisidir.
Öcalan'ın Suriyeden çıkarılışı, aylarca semalarda gezdiriliş ve sonunda paketlenip Ergenekonculara hediye edilişi yürürlükteki bir planın aşamalarıydı.
Ve İmralı süreci...Tecrit edilmiş bir adada Öcalanla ilk muhattap olanlar Ergenekoncuların askeri-istihbaratçı kanadıdır.(Atilla Uğru ve Cemal Temizöz) ve başkaları...
Türkiye ile çelişkileri bulunan dış güçlerin şantaj aracı olmaktan ve fiili baskısından kurtulan Öcalan, bu kez yerli derin güçlerin amacı doğrultusunda, barış ve demokrasi güçlerine karşı bir şantaj ve baskı aracı olarak kullanılmaya çalışıldı. Bu plan bir nebze de başarılı oldu.
Öcalan'a karşı da örgüt içindeki ergenekon ajanları harekete geçirildi. Kilit noktalara ergenekonun hizmetinde çalışabilecek elemanlar yerleştirildi.
BDP de bile revizyona gidilerek, Öcalan'a sadık olanlar pasif duruma getirilerek Ergenekonun adamları etkin mevkilere getirildi.
BDP yönetiminde ve Belediye yönetimlerindeki ''eşbaşkanlık sistemi'' bu planın hayata geçirilmesidir. Ahmet Türk gibi silahsızlanma ve barış taraftarları bertaraf edildi.
BDP ve Kandil tarafından dayatılan ''iki dil, iki bayrak ve öz savunma güçleri'' projesi bir Ergenekon planıdır. Ergenekoncu PKK'lıların bir dayatmasıdır.
Böyle saçmalıkların devlet ve millet nazarında hatta sıradan Kürd vatandaşlar arasında kabul edilemiyeceğini bile bile dayatmak provakatörlüktür, bozgunculuktur.
Maksat; Ergenekoncuların çekim alanından çıkarılan bir Öcalan'ın son günlerde iktidarla girmiş olduğu diyalogları boşa çıkartmaktır.
Hükümetin Demokratik açılım projesini sekteye uğratmaktır.
Milliyetçi çevreleri hükümete karşı kışkırtmaktır.Yaklaşan seçimlerde statükocu ve ''milliyetçi'' partilerin oy oranını çağaltmaktır.
Türkiye'de ne zaman ''barış'' ve yumuşama gündeme gelse, Ergenekon taşeronu PKK içindeki gruh eyleme geçmektedir. Bunun sayısız örnekleri halen hafızalarımızdadır.
Bu konuda daha önce zayıf bilgilere sahiptim. Ancak, son günlerde yaptığım araştırma ve aldığım sağlam duyumlar sonucu,nasıl bir tehlike ile karşı karşıya olduğumuzu öğrenmeme sebep oldu.
Sistem nasıl işliyor;
Yurtiçinde bazı durumlar gerekçe yapılarak(dağa ölenlerin cenaze törenleri, anma günleri, BDP etkinlikleri, vs.vs) Genç yaştakiler polisle karşı karşıya getiriliyor. Veya bazı gençlere çeşitli sabotaj ve suikast eylemleri yaptırılıyor.
Sonra da bu eylemci grup içerisinden bazıları Ergenekon'un PKK ve BDP içindeki ajanları tarafından iyice işleniyor ve kıvama getiriliyor.
Ajanlaştırılan bu gençler çeşitli yollarla Avrupa'ya çıkarılıyor. Avrupa' daki aynı teşkilatın (PPK içindeki Ergenekon) referansıyla bunlar kitleye kahraman olarak sunuluyor.Derneklerde itibar veriliyor. Daha sonra Kandil'e gönderiliyor.
Kandil de de aynı sisteme dahil olanlar, Avrupa'dan gelen bu ajanları bir süre silah ve bomba talimine tabbi tutuyor.
Ayrıca bazılarını ise Türkiye'de gerçekleştirilecek provakatif eylemler ve faaliyetler için eğitiyor.
Anlaşıldığı gibi PKK -KANDİL-BDP ; Öcalanın mutlak hakimiyetinde değildir.
Hatta; bir avukat görüşmesinde Öcalan bunu kendi ağzıyla itiraf etmişti.
Son dönemlerde Öcalanın kamuoyuna vermek istediği mesajı şahsen hep tersten okumuştum.
O' ''barış'' deyince ben ,''savaş'' anlamıştım...Tehdit savuruyor sanmıştım.
Son günlerde gidişat hakkında bilgilenince o şüphelerimde ne kadar yanıldığımı anladım.
Amacım; Öcalan'ı aklamak değildir.
O kadar can kaybının, servet telefinin musebbibi olarak görülen birini temize çıkarmak vicdanımla bağdaşmaz ve kitabımda yazmaz.
İsterse olanların tümü kendisinin iradesi dışında, örgüt içindeki ergenekon ve yabancı istihbarat ajanları tarafından gerçekleştirilmiş olsun.
Arif Doğan'a diklenmemden sonra bana ölüm tehditleri savuran ve çirkef bir dille küfür edenler Ergenekonun PKK'lı ajanlarıdır.
Hassas bir dönemden geçmekteyiz. Herkesin aklıselimle hareket etmesi gerekmektedir.
Sap ile samanı biribirinden ayırmamız gerekiyor. Bir parti, örgüt veya kurumu değerlendirirken tüm yönleriyle değerlendirmeliyiz.
Dikkatleri topyekün bir örgüt veya kuruma çekenler, o yapı içerisindeki esas şer mihraklarını kamufle etmeye çalışanlardır. Mesela; TSK'yı topyekün olarak suçlamak veya aklamak akılla, adaletle ve vicdanla bağdaşmaz. PKK'yı da topyekün aynı kefede değerlendirmek yn aynı yere götürür bizi. Dikkatlerimiz ormana çekilirken, ormandaki vahşi hayvanların nasıl avlandığını görmemiz engellenmi olur.
Bizler bu memleketin huzuru ve refahı için vahşi hayvanları avlayacak avcılar isek, dikkatımızı dağıtmamalıyız. Hayali hedeflere yönelmemeliyiz.
Ergenekon, JİTEM vb. kirli geçmişe sahip örgütlenmeler yüzünden koca bir orduyu suçlayanlar art niyetlidir. Onların Maksadı üzüm yemek değil, bağcıyı döğmektir. Aynı şekilde; PKK'yı sadece ,barışın , değişim ve açılımın önüne taş koyan ergenekon ajanlarının PKK sı olarak görürsek yine yanılmış oluruz.
Sonuç olarak ; bu görüşlerimden dolayı elbetteki beni suçlayanlar, kınayanlar,hatta ''nolucak eski terörist veya JİTEMci ''diyenler bile olacaktır.
Herkesin kendi görüş ve önerilerini özgürce açıklamasından yanayın ve saygı duyarım. Ancak , her görüş ve öneriyi kabul edeceğim anlamında anlaşılmamalıdır.
Beni ''hain'' ilan eden PKK lideri Öcalan'da büyük değişim ve çözüme yardımcı olmak yönünde çaba görüyorum.
Herşey değişir. Bu bir tabiat kanunudur.Değişmeyen insan; doğmamış bebek ve mezardaki ölülerdir. hatta onlar bile biyolojik olarak zamanla değişime uğrarlar.
Memleketin gündeminde olan değişim ve demokratik açılımların önündeki engel; mevcut statükoyu devam ettirmeye çalışan, askeri, siyasi ve bürokratik kesim ile Onların PKK içindeki uzantılarıdır.
Akan kanın bir an önce durdurlmasını isteyenler, başkasının uydusu deği kendi ayakları üzerinde durabilen, komşularıyla sorun yaşamayan, içeride barış ve kardeşliğin gerçek manaada yaşanabildiği bir TÜRKİYE isteyenler, bahsettiğim konularda biraz muhasebe ve değerlendirme yapmalılar diye düşünüyorum.
Selam ve saygılarımla.
abdulkadir aygan 2011.01.24
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.