Soru 1: Müzik ve Musiki arasında bir Fark var mıdır?

CEVAP 1: Muzik ve musiki arasında bir fark yok. Müzik avrupacası, musiki ise İslam aleminde telaffuzu adet olmuş müzik şekli. Halkımız arasında şöyle bir anlayış da kazanmış bu musiki kelimesi: Musiki bizim klasik müziğimizi yani makamlardan oluşan teğanni kültürümüzü ifade eder. Musiki diye ifade edilen bizim klasik müziğimiz aynı zamanda dini müziği, ilahileri, mevlitleri ... ihtiva eder.

Bizim bu musiki ile batılı anlamda müziği karşılaştırdığımızda benim gizli gizli şöyle birşey dikkatimi çekiyor: Musiki ve tabii ki ona ait makamlar sanki yorgun bir insanı dinlendiriyormuş yada manevi hayallere daldırıp duygusuna hitab ediyormuş gibi bir özelliği var. Ama batılı anlamdaki müzikte sanki enerji dolu bir insan var da onun enerjisini boşaltmak yani o insanı biraz yormak gibi bir özellik var. Bunu biraz daha açık ifade edelim : Batılı anlamdaki müzik programından sonra yorgun ayrılırsınız fakat musiki programından sonra dinlenmiş ve duygu dolu olarak ayrılırsınız.Bu dediğim sonucu zamanımız müziğinde çok bariz görebilirsiniz. Arkasında çokça koşulan zamanımız müziği programlarından çıktığınız zaman bir sürü patırtı dinlemiş, kafanız davul gibi olmuş şekilde ayrılırsınız.İsterseniz siz de gözlemleyin, biri yorucu diğeri dinlendirici müziktir. Musikinin oluşturduğu güzel duygu içerisindeki insan güzel ve iyi şeylere yönelir.

Soru 2 :Müzik ve Musikinin İslam Dinindeki Hükmü Nedir?

CEVAP 2 : Müzik (veya musiki) kesin olarak helaldır veya haramdır denemez. Müziğin sözlerine, söyleyene, insanı yönlendirdiği yöne... göre hüküm farklı olur. Özetleyecek olursak : İslam inancına ters sözleri ihtiva eden müzik kesinkes haramdır ve müslümanlar buna engel omakla görevlidirler. İnsanı gayr-i meşru işleri yapmaya sevkeden, haram olan şeyleri konu edinip tasvir eden müzikler de caiz değildir. Ama insanı manevi şeylere sevkeden, güzel duygularını besleyen müzik caizdir hatta bunlar içerisinde sevap kazandıracak olanları da vardır. Bu arada farklı değerlendirmeler olmakla birlikte İslam'da KADIN sesinden müzik dinlemenin caiz olmadığını duyurmak isterim. Bunu söylerken tabii ki dayandığım ciddi deliller var ancak burası onun yeri olmadığından münakaşasına girmiyorum. ALLAH cümlemizi affetsin.

Malumdur ki KUR'AN'ın teğanni yani makamlı daha açıkçası musikili okunması zaten Resulullah S.A.S.in emridir. Herkes biliyor ki KUR'AN makamla okunmaktadır. Dolasıyla İslam'ın müziği yasaklaması mümkün değildir. Hatta daha da genelleştirerek şunu söyleyelim : İslam'ın güzel sanatları yasaklaması düşünülemez. Güzel sanatlar fıtrat gereğidir. Önemli olan nokta, insanın bu sanatları ALLAH için icra etmesi ve onları gayr-i meşruluklara alet etmemesidir. Bunlar güzel niyetlerle icra edildiği takdirde sevap dahi kazandırır, dolayısıyla ibadete dönüşmüş olur. Yeter ki müzik yukarıda caizlik sınırlarını arzettiğim çerçevede ve ulvi niyetlerle icra edilsin.

ÇAĞIMIZDA müzik ne hal almıştır, bir de bu noktaya göz atalım : Maalesef çağımızda müzik DİN haline getirilmiştir. Ben çevreme diyorum ki zamanızda din olarak piyasaya sürülmüş 2 tane evrensel din vardır : Müzik ve Spor (özellikle futbol). Hiçbir Peygamber bu iki evrensel din kadar cemaat toplayamamıştır. Şöyle bir soru ile isbatlamaya çalışayım : Sizce 6 veya 7 milyar nüfuslu dünyamızda, dünya kupası futbolü oynandığı zaman kaç kişi izliyor o maçı. Şimdiye kadar aldığım cevaplar 2 milyardan aşağı olmadı. Pekala şimdi ikinci soruyu sorayım : Şu anda yer yüzünde hangi Peygamberin 2 milyar insandan oluşan cemaati var ! Müzik de kitleleri cezbeden, peşinden sürükleyen bir evrensel din haline getirilmemiş midir. Bu güya çağdaş dinin coğrafyası, dili, ırkı var mıdır yoksa evrensel özelliğe sokulmuş mudur ! Bu yönlerden düşündüğümüz zaman müziğin din haline sokulduğunu rahatlıkla anlarız. Müzik meşhurları için "çağın ilahesi" -haşa- sözü veya "müzik ruhun gıdasıdır" söylemi müziğin din haline sokulduğunun ifadesi değil midir. Şimdi sonuç cümleyi söyleyeyim: Din haline getirilmiş bir müziği İSLAM onaylamaz.