xxx43
Yeterli Sayıda Vasıflı Türkiyeli
Lütfen kullandığım kelime ve terimlere dikkat buyrulmasını istirham ediyorum.
Birinci cümle: Türkiye'nin kurtulması ve yücelmesi için YETERLİ sayıda VASIFLI Türkiyeliye ihtiyaç vardır.
İkinci cümle: VASIFLILIK bilgide, kültürde, ahlakta, karakterde, estetikte olur.
Üçüncü cümle: VASIFLI Türkiyeli aynı zamanda GÜÇLÜ vatandaş demektir.
Dördüncü cümle: Edebi ve yazılı zengin kültür Türkçesini bilmeyen kişi VASIFLI ve GÜÇLÜ olamaz.
Beşinci cümle: Japonya, Singapur, Tayvan, Fransa, Almanya liseleri ayarında sosyal ve edebi kültür veremeyen bir eğitim vasıflı ve güçlü vatandaşlar yetiştiremez.
Altıncı cümle: Lisede güçlü bir mantık eğitimi almamış, mantık kültür ve birikimine sahip olmayan bir kimse vasıflı ve güçlü olamaz.
Yedinci cümle: Anadili Türkçe olduğu halde 1928'den önce yazılmış, basılmış kitapları ve metinleri ve atalarının mezar kitabelerini okuyamayan bir Türkiyeli vasıflı ve güçlü değil zavallı bir vatandaştır.
Sekizinci cümle: Yabancılaşmış vatandaşlardan vasıflı ve güçlü adam çıkmaz.
Dokuzuncu cümle: Resmi ideolojinin robotu ve zombisi olan kimseler Harvard'ta okumuş olsalar bile vasıfsızdır.
Onuncu cümle: Dedikoducu, zevzek, geveze insanlar vasıflı değildir.
On birinci cümle: Vasıflı insanlar sohbetlerinde edebiyattan, sanattan, kültürden, tarihten, mimarlıktan, şehircilikten, düşünce akımlarından, felsefeden bahs ederler, fasa fiso konulardan uzak dururlar.
On ikinci cümle: Maddi durumu orta veya iyi olan vatandaşın vasıflı olup olmadığı EVİNİN SALONUNDAN belli olur.
On üçüncü cümle: Gazete ve haftalık dergi okumakla vasıflı olunmaz. Ciddi ve faydalı KİTAP okumakla olunabilir.
On dördüncü cümle: DİKKATSİZ, MERAKSIZ, HAFIZASIZ adam vasıflı olamaz.
On beşinci cümle: Bir ülke zinayla ve binayla, gökdelenlerle, hızlı trenlerle, hava meydanlarıyla, baraj ve köprülerle, maddi zenginlikle kurtulmaz ve yücelmez; yeterli sayıda vasıflı ve güçlü vatandaşlarıyla kurtulur ve yükselir.
* (İkinci yazı)
Her Gün Az da Olsa Sadaka Verin
Sık sık yazıyorum, az da olsa her sabah sadaka verin. Son zamanlarda görünmez kazalar çoğaldı. Bir iki gün önce İstanbul Etiler'de bomba patladı, insanlar ağır yaralandı.
Simav ve civarı sallanmaya devam ediyor.
Marmara denizi kenarında bir yerde sular çekilmiş.
Cinayetler çok arttı.
Tavuk boğazlanır gibi adam öldürülüyor.
Hiç kimse güvende değil.
İstanbul'un merkezi yerleri dijital kameralarla gözleniyor.
Profesyonel kameralar yatak odalarına kadar girdi.
Tahminimce şehirde on binlerce gizli ajan var.
Serbest gezen tehlikeli delilerin sayısı çoğaldı.
Eskiden belden aşağı vurulmazdı, şimdi vurulmaya başlandı.
İnsaf, itidal, hikmet, merhamet kalmadı.
Evet tekrar ediyorum, her gün sadaka verin.
Allah rızası için verin.
Az sadaka çok belayı def edermiş.
Seyahate çıkarsın, bir volkanın yakınına seyr etmek için gidersin, volkan patlar... Gitmeseydin...
Şimdi her yer volkan... Otobüs durağında da güvenlik yok.
Devlet 24 saat gözetliyor ama toplum zıvanadan çıkmış.
Beyni yıkanmış bir deli her an bir çılgınlık yapabilir.
Bu memlekette Sultan Abdülhamid'in devrilmesinden sonra bir asır boyunca rüzgar ekildi, şimdi fırtına ve kasırga biçiyoruz.
Vazifelerini ihmal ederek, kanun ve nizamlara aykırı olarak çürük binalarla doldurdular vatan sathını. Artık yıkım zamanı başlamıştır.
Dört katlı binanın üzerine iki kaçak kat yapıldı, sonra oy avcısı iktidarlar imar affı çıkarttı, katlar yasal oldu ama çürük oluşları devam ediyor.
Her yere dev hapishaneler yapıldı, hepsi de lebaleb dolu.
Şu gazeteye bakın: Bomba patlamış, yaralılar kanlar içinde yerde kıvranıyor. Bu resmin yanında müstehcen bir fahişe resmi, onun altında elmalı kek tarifesi...
Filan takımın hastası, Falan takımın hastaları arasında yaşasın benim kulübüm diye bağırsa linç edilir.
Beyinsizlik bütün ülkeyi sarmış. Her sabah ve her akşam milyonlarca vatandaş pahalı otomobillerinde tek başlarına evden işe, işten eve gidiyorlar. Beyinleri olsaydı böyle yaparlar mıydı?
Tuzu kuru olanlar yedikçe yiyor, hazım çilesi çekiyor, fakirler açlıktan kıvranıyor.
Yaz mevsimli geldi fuhuş, zina, çıplaklık daha da artacak.
Zengin bol köpüklü cappucinonun yanında cheesecake yiyor, hesap 20 lira. Fakir simit ve çay parası bulamıyor.
Müslüman para diye bağırıyor, kafir para diye haykırıyor. Maksut bir amma rivayat muhtelif.
Topladıkları zekatların bir kısmı ile Hazret'i öven kitaplar bastırmışlar. Bunlar gıdasızlıktan ölen bebek haberini duymadılar mı?
Cuma günü dev şehirde ezan vakti kapanan kaç lokanta ve pastahane var acaba?
Bombalar patlıyor, silahlar, feryatlar, kanlar, ölüler, yaralılar, alabildiğine israf ve lüksün yanında açlar, düşkünler...
Kemalistler Kemalizm elden gidiyor diye ter ter tepiniyor.
Müslümanların çok büyük kısmı sabah namazı vaktinde uyuyor.
Yer sarsılıyor, deniz çekiliyor, zemine kulağını daya toprakta hareket var, karıncalar yuvalarından fırlamış, martılar acı acı bağırıyor. Gök ve yer haber veriyor.
Yularını Tağuti şeytanların ellerine vermiş toplum sürükleyerek götürülüyor.
Nereye?