Sevgi şiddeti önleyecek en büyük etkendir.

Sevgi şiddeti önleyecek en büyük etkendir.

Sevgi nedir, ne değildir? Sevgi elektriklenme denilen hoşlanma değildir, takıntılı veya hastalıklı bir haleti ruhiyeyi ifade eden tutku da değildir

BİLKA (Bilge Kadın Araştırma Merkezi) olarak ailede sevgi ve saygıyı, birlik ve beraberliği arttırmak amacıyla Aile İçi “Sevgi” Panelleriprojemizi Bağcılar paneli ile başlatmış bulunuyoruz. Aile yapımızı yıkmak için “Aile İçi Şiddet” kavramı üzerinden yürütülen algı yönetimine dikkat çekip yanlışı doğrusu ile düzeltmek, aile yapımızı güçlendirmek için “Aile İçi Sevgi” terimini kullanıyoruz.

Sevgi şiddeti önleyecek en büyük etkendir.

Sevgi nedir, ne değildir? Sevgi elektriklenme denilen hoşlanma değildir, takıntılı veya hastalıklı bir haleti ruhiyeyi ifade eden tutku da değildir. Sevgi anlayıştır, ilgi göstermektir, merhamettir, muhabbettir, vefadır, fedakârlıktır, kanaattir, sabırdır… İçeriği bu şekilde olmadıkça sevgi olmaz.

Aile toplumun temelidir” gerçeği Anayasada da kabul görmüştür. Aile hayati bir öneme sahiptir. Kültürümüzde evi ve aileyi ifade eden “ocak” kelimesi öyle çok yer almıştır ki o atasözlerimiz ve deyimlerimiz bugün dahi kullanılmaktadır. Ocağı tütmek, ocağı yeşertmek, ocağı kör kalmak, ocağı sönmek, ocağı batmak, ocağına incir ağacı dikmek…

Sıcacık bir yuvayı, sevgiyi, şefkati ifade eden “aile” “şiddet” gibi son derece çirkin ve itici bir kavram ile adeta birbirini tamamlarcasına birleştirilmektedir. Kavramlar ile oynanarak, algı yönetimi ve toplum mühendisliği ile temel değerlerimizden, kutsallarımızdan uzaklaştırılmaya çalışılmaktayız.

Aile içi şiddet” kavramı algı yönetiminin bir enstrümanıdır. Aile ve hatta karı-koca denildiğinde hemen şiddet olgusu akla gelmektedir. Batıda evde vuku bulan şiddet olayları için “Domestic Violence - Dâhili Şiddet” tabiri kullanılmaktadır. Evi, aileyi ifade eden “Home” kelimesinin kullanılmasından özenle kaçınılmaktadır. Bu tabir Türkçeye “ev” olarak çevrilerek evin sıcak ve sarmalayıcı imajı ile şiddet kavramı yine yan yana getirilmektedir. Burada amaç toplumu temelinden yıkmaktır çünkü aile yıkılmadan toplum yıkılmaz. Bunlar ülkemiz üzerinde oynanan çirkin ve sinsi oyunların bir parçasıdır. Düşmanlar ne yaparlarsa yapsınlar inancımızdan kaynaklanan güçlü aile yapısı sebebi ile Türkiye’yi yıkamadıklarını görmüşlerdir. Aile yapımız sebebi ile birlik ve beraberlik sağlanmakta, her türlü zorluğun üstesinden gelinmekte, yardımlaşarak en olumsuz şartlar dahi kanaatkâr bir tutum ile aşılmaktadır.

Her vesile ile şiddetten konuşmak yerine -ki bu konuda çok fazla konuşuldu ve kanuni her türlü koruma sağlandı- sevgiden konuşmak gerekmektedir. Ailede sevgiyi, saygıyı tesis etmek için gereken adımlar atılmalıdır. Karı-koca arasındaki ilişki bir güç yarışı olmaktan çıkarılmalıdır. Aile sadece eşler ve çocuklardan ibaret çekirdek aile olarak düşünülmemeli, büyükanne ve büyükbabaları da kapsayan geniş aile yapısı esas alınarak huzurevlerinin sayısının daha fazla artması önlenmelidir.

Kanuni düzenlemeler ailenin korunması ve güçlenmesi için alınması gereken temel, yapısal tedbirlerden değildir. Bunlar hastalığı önlemez, tedavi etmez sadece pansumandır. Aşırı yüksek vergi oranları olduğunda nasıl ki vergi toplanamıyorsa cezalar artırıldığında da bir süre sonra caydırıcı etkisini kaybetmektedir. Şiddetin ve boşanmaların bu düzenlemelere rağmen artarak devam etmesi bunu göstermektedir. Gençlerin evlenmeden boşanmayı düşünmesi, yalnız yaşayan insanların sayısının artması - yalnız yaşayan kadınların sayısı erkeklerden fazladır-, evlilik öncesi yapılan mal rejimi anlaşmaları ve edinilmiş mal rejimi ile boşanmaların adeta bir şirket tasfiyesine dönüşmesi aile kurumunu zedelemektedir. Ailenin zedelenmesi ile toplum çöküntüye uğramaktadır.

Sonuç olarak; Çok uzun yıllardır -özellikle medya yoluyla- sürekli atılan virüsleri yok etmek için bir formata ihtiyacımız var. Özgürlük ve özel hayat denilerek bu kelimelerin ilk hecesi olan “öz”den, özümüzden koparıldık. Yapılması gereken şuurlanarak özümüze, inancımıza, milli ve manevi değerlerimize geri dönmektir. Bunu başardığımızda suyun yatağını bulması gibi işler yerli yerine oturacaktır.

 

Av. Alev Sezen

BİLKA Başkanı 

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.